Unutulmaya yüz tutmuş bir gelenek: Ramazan ilahileri
Ramazan ayı, İslam dünyasında her sene manevî iklimin hüküm sürdüğü bir dönemdir. Hicri takvimin sırasıyla yedinci, sekizinci ve dokuzuncu ayları olan Receb, Şâban ve Ramazan ayı bütün İslam tarihi boyunca Müslümanlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Ramazanın gelişini kutlamak için yazılan Ramazan ilahileri bu coşkuya örnek teşkil etmekle beraber halk arasında çokça sevilen eserler arasında olmuştur. Peki, unutulmaya yüz tutmuş bir gelenek olan Ramazan ilahisi nedir? Musiki ve sosyal hayatımızdaki yeri nedir? Hangi ünlü isimler tarafından bestelenmiştir? İşte bu soruların cevabı ve daha fazlasını sizler için derledik...
Giriş Tarihi: 24.04.2020
14:20
Güncelleme Tarihi: 04.04.2022
15:38
Ramazan hangi ilahilerle karşılanmıştır?
Osmanlı'da bu mübarek ay, ilk on beş gecesinde şu ilahi ile karşılanmıştır:
"Merhabâ ey şehr-i remezân merhabâ" "Merhabâ ey sevgili mâh-ı mübârek merhabâ" "Hoş safâ geldin şehr-i remezân" "Geldi hoş lûtf ile şehr-i remezân"
Bu sözler son on beş gecede yani uğurlama gecelerinde yerini;
"Elvedâ bizden sana ey şehr-i rahmet elvedâ" "Elvedâ şehr-i remezân elvedâ" "Ey mâh-ı gufrân elvedâ" "Zikr u tesbîh u terâvih, gitti bunlar elvedâ"
gibi sözlere bırakmıştır.
Ayrıca, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren güfteleri ramazanla ilgili olmayan, dinî, tasavvufî ve ahlâkî öğütler veren eserler de ramazan ilâhisi olarak okunmuştur.
Osmanlı'nın bestekâr padişahları
Ramazan ilahilerinin güfteleri kimlere aittir?
Ramazan ilâhilerinin güfteleri genellikle Üftâde Hazretleri, Aziz Mahmud Hüdâyî, Bursalı İsmâil Hakkı, Erzurumlu İbrâhim Hakkı gibi mutasavvıf şairlere aittir. Besteleri çoğu tekke mensubu olan klasik Türk mûsikisi bestekârları tarafından yapılmıştır.
Osmanlı'nın bestekâr kadınları
Aziz Mahmut Hüdayi Ramazan ilahisi yazan alimlerden biridir. Aziz Mahmud Hüdâî Efendi'ye ait bir temcidin olduğu da kabul olunmaktadır. Sözlükte "tâzim ve senâ etmek" anlamındaki temcîd, minarelerde ezandan ayrı olarak Allah'a yapılan dua, tazarru ve münâcâtlar hakkında kullanılır.
"Ol Ey Hüdâî subh ü şâm, Zikr-i Hudâda ber-devâm… Medet gitti şehr-i siyâm, Ey mâh-ı gufrân elvedâ…"
"Nur ile doldu yine kevn ümekân Geldi hoş lûtf ile şehr-i Ramazan Zeyn olup açıldı ebvâb-ı cinân. Geldi hoş lûtf ile şehr-i Ramazan Mâsiva hubbun aradan çıkagör Zât-ı bî-çüne Hüdâî eregör Bezm-i vahdette Safâlar süregör Geldi hoş lûtf ile şehr-i Ramazan"
Bursalı İsmail Hakkı da Ramazan ilahisi yazan isimlerden biridir. İlahisi ise şu şekildedir:
"Sâye saldı ehl-i imân üstüne Hamdülillah geldi mâh-ı Ramazan. Doğdu ol nur ehl-i irfân üstüne Hamdülillah geldi mâh-ı Ramazan.
Bağlayıb şeytanı bende vurdular Cümleten ağyar-ı Hakkı sürdüler Ehl-i Hakk ol ayda Hakkı gördüler Hamdülillah geldi mâh-ı Ramazan.
Ehl-i cürmün Hak gözü yaşın siler Ağlayanlar şâd olur dâim güler Şerbet-i gufrân içerler âsiler Hamdülillah geldi mâh-ı Ramazan.
Kıl terâvihi safâlar bulagör Et tesâbihi vefâlar bulagör Zikr ü taat nûru ile dolagör Hamdülillah geldi mâh-ı Ramazan.
Kalbi jeng-i masivadan eyle ağ Bu vücudun zenbin andan kıl ferağ Hakkıyâ nûr-ı Hudâdan yak çerağ Hamdülillah geldi mâh-ı Ramazan."
19. yüzyılın Türk bestekarlarından biri olan İsmail Hakkı Bey de Ramazan ayının gelişini dizeleriyle taçlandıran isimlerden biridir:
"Merhabâ ey sevgili mâh-ı mübârek merhabâ, Merhabâ ey âlemin feyz ü neşâtı merhabâ, Sensin ol âlemi nûrunla münevver eyleyen, Merhabâ ey bâis-i fahr-i mübahât merhabâ."