Yahya Kemal'in en çok sevilen 20 şiiri
Edebiyatımızın usta şairi Yahya Kemal, sadece şiirleriyle değil fikirleriyle de bir döneme damgasını vurdu. "Mısra haysiyetimdir" sözüyle şiirde dizenin bir iç uyumla, musiki cümlesi halinde kusursuzlaştırılması gerektiğini anlatan şair, şiirleriyle olduğu kadar şiirle ilgili görüşleriyle de ilgi gördü. Dizelerini kaleme alırken o kadar titiz davranırdı ki bir şiiri yazması senelerini alırdı. Bu nedenle yaşamı boyunca hiç kitap yayınlamadı. İşte İstanbul şairi olarak adlandırılan Yahya Kemal'in en çok sevilen 20 şiiri...
Giriş Tarihi: 01.06.2020
09:10
Güncelleme Tarihi: 01.06.2020
09:28
Ülfet belâlı şey, fakat uzlet sıkıntılı, Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı?
İnsanlar anlaşıldı. Cihânın da sırrı yok, Kalsaydı terkeşimde bugün tek bir altın ok
En tatlı bir hayâl için atmazdım ufkuma. Dalsın yakında gözlerim artık son uykuma!
"Yalnız duyan yaşar" sözü, derler ki, doğrudur "Yalnız duyan çeker" derim, en doğru söz budur.
…
Selanik yıllarında "Esrar" takma adıyla şiir yazmaya başlayan Beyatlı, İstanbul'da Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin'in şiirleriyle tanıştı, İrtika ve Malumat dergilerinde "Agah Kemal" takma adıyla Servet-i Fünun'u destekleyen şiirler yazdı. Paris'te Fransız simgecilerinin şiirlerini okuyan şairin Fransız şiiriyle kurduğu yakınlık, Türk şiirine faklı bir açıyla bakmasını sağladı.
Sessiz bir vedanın öyküsü
Âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın, Bir âlem-i hayâle dalan âb uyanmasın.
Âgûş-ı nev-bahârda hâbîdedir cihan, Sürsün sabâh-ı haşre kadar, hâb uyanmasın.
Dursun bu mûsikî-i semâvî içinde sâz, Leyl-î tarâbda bir dahî mızrâb uyanmasın.
Ey gül sükûta varmağı emreyle bülbüle, Gülşende mest-i zevk olan ahbâb uyanmasın.
Değmez Kemâl uyanmaya ikmâl-i ömr içün, Varsın bu uykudan dîl-i bîtâb uyanmasın...
Türk şiiri ve Türkçe söz sanatlarını inceleyen ve "Mısra haysiyetimdir" sözüyle şiirde dizenin bir iç uyumla, musiki cümlesi halinde kusursuzlaştırılması gerektiğini anlatan şair, şiirleriyle olduğu kadar şiirle ilgili görüşleriyle de ilgi gördü.
Bazan kader gelen bora halinde zorludur; Dağlar nasıl bakarsa siyah ufka öyle bak, Bazan de çevreden nice bir âdem oğludur, Görmek değil, düşünmeğe bîgâne kal! Bırak...
Dindâr adam tevekkülü, rikkatle, herkese İsâ'yı çarmıhında, uzaktan, hatırlatır. Bir aslan esniyor gibi engin vakar ise, Rindin belâya karşı kayıtsızlığındadır.
Şaire göre divan şiiri "yığma" bir şiirdi ve parçacılık ve belirsizlik üzerine kuruluydu, tanzimat şairleri ise bu şiiri birleştirme çabalarında yetersiz kalmıştı. Kendi ulusunun dilini bulmaya çalışan sanatçı, batıdan edindiği yüksek beğeniyle, batı şiirine öykünmeyen yerli bir şiire yöneldi, biçime ağırlık tanıdı ve esinlenmenin yerine dil işçiliğini getirdi.
Divandan moderne uzanan köprü
Emr-i bülendsin ey Ezan-ı Muhammedî. Kâfi değil sadâna Cihân-ı Muhammedî.
Sultan Selîm-i Evvel'i râm etmeyip ecel, Fethetmeliydi âlemi Şan-ı Muhammedî.
Gök nûra garkolur nice yüzbin minareden Şehbâl açınca Rûh-u Revan-ı Muhammedî
Ervah cümleten görür Allah-ü Ekber'i Akseyleyince arşa Lisan-ı Muhammed
Dize çalışmasındaki titizliği "az ve güç yazıyor" izlenimi uyandıran şairin yaşadığı sürede hiç kitap yayınlamaması bu izlenimi pekiştirdi. Karşıtlarının "esersiz şair" olarak adlandırdığı Beyatlı, çeşitli kesimlerden eleştiriler de aldı.
Üsküp ki Yıldırım Beyazıd Han diyârıdır, Evlad-ı Fatihân'a onun yâdigârıdır.
Firûze kubbelerle yalnız bizim şehrimizdi o; Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyla biz'di o.
Üsküp ki Şar-dağ'ında devâmıydı Bursa'nın Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın.
Üç şanlı harbin arş'a asılmış silâhları Parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları.
"Ati", "İleri", "Tevhid-i Efkar", "Hakimiyet-i Milliye" dergilerinde yazılar yazan şair, daha sonra arkadaşlarıyla "Dergah" dergisini kurdu. Yazılarıyla Milli Mücadeleyi destekleyen Beyatlı, ayrıca 1922'de barış anlaşması için Lozan'a giden kurulda danışman olarak yer aldı.
Kitapları vefatından sonra çıkan şair