Bir kitaptan etkilenen psikolojik sendrom: Huckleberry Finn Sendromu
Edebiyat her daim insanlığın düşüncelerini, davranışlarını yansıtan bir araç oldu. Yaşamımız bu sanat dalını etkilediği kadar etkilendi de... Modern zaman hastalığı olarak da kabul edilen Huckleberry Finn Sendromu, Tom Sawyer'in Maceraları'ndan ismini almıştı. Sizler için bu hastalığın ilginç detaylarını derledik.
Giriş Tarihi: 11.06.2019
09:13
Güncelleme Tarihi: 11.06.2019
09:42
Mark Twain için en önemli karakter Tom Sawyer'dır. Tom, kitap boyunca sürekli başını belaya sokan kurnaz bir çocuk olarak karşımıza çıkar. Huckleberry Finn ise Tom'un en yakın arkadaşlarından birisidir.
Huckleberry Finn'in en önemli özelliği, sorumlulukları konusunda endişeler taşımasıdır. Dersleri kaçırır, görevlerini önemsemez. İlk başta, Finn Tom Sawyer'ın Maceraları'nda ikincil bir karakter olarak karşımıza çıkmıştı. Ancak o kadar büyüleyici bir karakterdir ki Twain onun başkahramanı olduğu bir roman yazmaya karar verir.
Twain bu romanda Huckleberry Finn'in Tom Sawyer ile taban tabana zıt kişiliğini gösterir. Finn, Tom'un tam tersi terk edilmiş bir çocuktur. Teyzesiyle yaşayan Tom'un alkolik eniştesi çocuk için gerçek bir tehditti.
Kitapta Finn babası tarafından kaçırılıp esir tutulur. Ancak kaçmayı başarır ve bu esnada bir köle olan Jim ona yardım eder. Her ikisi de cesur Tom Sawyer tarafından kurtarılana kadar tehlikeli ve heyecan verici maceralar yaşarlar.
Finn'in psikolojisinin temelinde ihmal edilme ve kötü bir baba ile büyümek yatar. Bu sendromun iki temel özelliği varoluşsal bir boşluk ile acıyı gideren veya mutluluk getiren şeylere dair sonsuz arayıştır.
Sendromun temelinde hangi duygu yatıyor?
Varoluşsal boşluk: Hayata anlam katan bir şeyin eksik olduğu duygusudur. Sürekli hoşnutsuzluk ve kalıcı bir boşluk hissi meydana getirir. Depresyon olarak tanımladığımız duruma çok benzer.
Sonsuz arayış: Huckleberry Finn sendromunda, sonunda o boş duyguyu doldurabilecek bir şeye dair arayış başlar. Bu, tamamlanmış hissetmek için bir gerçeklik bulmaya dair derin bir arzudur.
Umursamazlık maskesinin ardında tatmin edilemeyen bir huzursuzluk vardır. Amaç eksikliği, bu sendromu yaşayan kişilerin her yeri aramaya, anlam bulmaya çalışmasına neden olur.