Çağımızın hastalığı "vurdumduymazlık"
21. yüzyıl bizlere sunduğu birçok imkan ve fırsatın yanında benliğimizi kanser gibi saran manevi hastalıkları da yanında getirdi. Bunlardan biri olan duyarsızlaşma; milli ve kültürel kimliğimizi en çok da özümüzü tehdit ediyor. Evet, hissizleşme bizim en büyük düşmanımız haline geldi. Gözümüzün önünde vuku bulan acı olaylara ve doğal afetlerin ağır sonuçlarına karşı verdiğimiz tepkiler değişti, hatta tepkisizleştik. Gazze'de gerçekleşen ve işgalci İsrail'in faili olduğu katliamlar yüreklerimize ne denli işliyor?
Giriş Tarihi: 07.05.2024
12:00
Güncelleme Tarihi: 07.05.2024
13:23
◾ Bizler; akraba, eş-dostumuzun derdiyle dertlenen, kederiyle kederlenen, sevinciyle sevinen, üzüntüsüyle de üzülen bir halktık ne oldu bize? ara ara bu soruyu sormamız gerekiyor kendimize.
◾ Hissizleştik veyahut hissizleşmeye mahkum edildik. Etrafımızda gördüğümüz olaylara anlık üzülme ve sevinme gibi reaksiyonlar göstermeye başladık. Hislerimiz artık saniyelere ve dakikalara hapsoldu.
◾ Hissizliğin ve duyarsızlığın elbette belli sebepleri var. Yaşadığımız yüzyıl itibariyle deprem, yangın, sel gibi doğal afetlere hem de insanlığa büyük ölçüde zarar veren savaşlara tanık oluyoruz.
◾ O kadar sık bu haberlere maruz kalıyoruz ki bir noktada psikolojik olarak çöküşe geçiyoruz. Tabi, bu çevremizde olup bitenlere ve benliğimize karşı bir hayıflanma olmamalı .
◾ 21. yüzyılın bize sunduğu imkanlar dahilinde, "bizi biz yapan" değerlerimizi de yok ettiğini söyleyebiliriz. Şehirleşme minvalinde ekonomik sıkıntılar, maruz kalınan mobbingler ruhsal bunalımları doğuruyor.
◾ İnsan zihni, Rabbimiz tarafından öyle muazzam yaratılmıştır ki kriz anlarında zihnimiz bizi korumaya alır ve bir şekilde yaşanan olaylardan etkilenmememizi sağlar.
Mobbing nedir?
Latince kökenli mobbing kelimesinin Türkçe karşılığı ile bezdiri , bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapması olarak tanımlanır. En iyi ifade eden manasıyla "yıldırma veya iş yerinde psikolojik terör"dür.
Çağın vebası: Tükenmişlik sendromu
◾ Fakat yukarıda anlattığımız kriz dönemleri haricinde yanı başımızda hatta gözlerimizin önünde yaşanan olaylara karşı tavrımız toplumsal olarak yozlaşmanın yolunu açıyor.
◾ Çağımızın hastalığı duyarsızlaşmanın ne denli ciddi bir boyuta ulaştığını anlamak için 13 Mart 1964 tarihinde, ABD New York'taki Queens Bölgesi'nde gerçekleşen olayı hatırlamamız yetecek.
Toplumsal yozlaşma nedir?
Toplum içinde yaşanan değer karmaşası, zamanla faydacılığın ve diğer her şeyin önüne geçer. Bu durum etik kurallarının uygulanmasını etkiler ve "toplumsal yozlaşma" olarak anılmaya başlanır.
◾ O gün Kitty Genovese adındaki genç kadın iş yerinden çıkmış evine giderken bir serserinin saldırısına uğramıştı. Saldırgan ilk saldırısında kaçmış fakat kimsenin gelmediğini fark edince ikinci kez saldırmış ve son olarak üçüncü kez harekete geçip genç kadını evinin önünde katletmişti. Bu esnada çevre binalardan bakanlar da bulunuyordu. Evet, tam 38 kişi.
◾ Bu üç ayrı zaman diliminde tanıklardan hiçbiri yardıma koşmuyor ve polisi aramıyor . Soruşturmayı takip eden dedektifler, tanıklara neden tepkisiz kaldıklarını sorduğunda "bunun bir sevgili kavgası olduğunu düşündük, açıkçası korkmuştuk, yorulmuştuk" gibi insanlıktan tamamıyla uzak yanıtlar vermişlerdir.