Çağımızın ilginç hastalığı: Paris Sendromu
Dünyada birbirinden ilginç ve farklı pek çok psikolojik hastalık bulunur. Bunlardan biri de Paris Sendromu'dur. Bu rahatsızlığın asıl sebebi; Asya, Amerika gibi kıtalardan Paris'e büyük hayaller ve düşünceler ile giden turistlerin yaşadığı hayal kırıklığıdır. Her yıl mutlaka en az on kişide gözlemlenen bu sendrom hakkında bilmeniz gerekenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 15.02.2024
15:21
Güncelleme Tarihi: 22.11.2024
08:39
SENDROMUN TARİHÇESİ
🔸 Rahatsızlık ilk olarak 1986 yılında Japon psikiyatrist Hiroaki Ota tarafından fark edilir. Doktor, geçici olarak gördüğü psikolojik bozukluk için yine aynı sene Paris Sendromu terimini kullanmıştır.
🔸 Ardından Hotel-Dieu de Paris Hastanesi'nden Youcef Mahmoudia 'nın çalışması, bunun aslında psikopatolojinin tezahürü olduğunu göstermiştir.
Hotel-Dieu de Paris Hastanesi
Hôtel-Dieu de Paris, şehrin 4. bölgesinde, Notre-Dame'ın parvisindeki Île de la Cité'de yer alan devlet hastanesidir.
Japon psikiyatrist Hiroaki Ota kimdir?
1949 yılında Japonya'da dünyaya gelen Hiroaki Ota, psikoloji alanında önemli çalışmalarda bulunmuştur.
İLGİNÇ RAHATSIZLIĞIN İLGİNÇ ÇÖZÜMÜ
🔸 Hastalığı tıp jargonundan ayrı düşünürsek şiddetli bir kültür şoku veya ev hasreti olarak tanımlayabiliriz. Özellikle Japonların yakalandığı rahatsızlığın kulağa garip gelen çözümü ise kendi ülkelerine dönmeleri ve bir daha Paris'e gitmemeleri.
🔸 Elbette Paris Sendromu'na yalnızca Japonlar yakalanmıyor. Dünyanın pek çok köşesinden, başka milletlerden insanlar da yakalanabiliyor. Belirtileri yaşayanlar için şehirde helikopterler hazır bekletiliyor. O zaman biz de kent için "romantizmin değil hayal kırıklığın şehri" diyebiliriz.
BAŞARILARINI SAHİPLENEMEYENLERİN SENDROMU: IMPOSTER
ÖLÜLER ŞEHRİ
🔸 Yıllardır yapılan Paris güzellemesinin arka planında birden çok kirli olay yatmaktadır. Turistlerin yaşadığı hastalık ise olayın sadece psikolojik boyutudur.
🔸 Filmlere, dizilere, kitaplara konu olan "masal diyarı" şeklinde reklamı yapılan kent, tamamen hayal kırıklığı olmasının yanında aynı zamanda "ölüler şehri"dir. 1785 senesinde şehir içindeki mezarların, veba salgınına çözüm ve yeni imar alanı ihtiyacını karşılamak adına, Catacombes adı verilen yer altı mezarlığına taşınması buna yalnızca bir örnektir.