Çocuklarımızı sosyal medyanın karanlık yüzünden nasıl koruruz?
Son günlerde ülkece yaşadığımız acı dolu hadiselerden ötürü ebeveynler, çocuklarına nasıl yaklaşacakları ve onları çevrelerindeki tehlikelerden nasıl koruyacakları konusunda oldukça endişeli. Bu endişeler doğrultusunda Fikriyat.com olarak, "Çocuklarımıza nasıl yaklaşmalıyız, nelere hassasiyet göstermeliyiz ve nasıl bir yol izlemeliyiz?" sorularını Klinik Psikolog Gökhan Ergür ile konuştuk. Odalarına kapanan, insanlarla iletişim kurmayan çocuklar konusunda ne yapabileceğimizden, ebeveynlerin dijital dünyaya nasıl ayak uydurabileceğine ve kendilerini bu konuda nasıl geliştirmeleri gerektiğine kadar pek çok önemli meseleye değindik. Ayrıca, bir çocuğun uzman yardımı alması gerektiğini nasıl anlayabileceğimiz üzerine de önemli bilgiler edindik.
Giriş Tarihi: 12.10.2024
13:00
Güncelleme Tarihi: 13.10.2024
08:32
Soru:
Nasıl oluyor da 12-13 yaşındaki çocuklar kadın düşmanı oluyor? Gençleri şiddet, ayrılık ve nefret gibi duygulara iten sebepler nelerdir?
Gökhan Ergür:
🔸 Toplumda özellikle son yıllarda kadına karşı şiddeti, kadın cinayetleri ni konuşuyoruz. Bunun aslında bazı temel sebepleri var. Reklam endüstrisi bunun en temel sebeplerinden bir tanesi. Kadını bir meta, satış nesnesi haline getirip toplumun önüne sunuyorlar. Basit bir dondurma reklamında bile kadını bir cinsel obje olarak kullanıyorlar ve haliyle bu duygu düşünce topluma yayılıyor. Aslında burada temel konu: Kadını değersizleştirmek… İkinci konu ise müzik sektörü. Şu an meşhur müzik uygulamalarında rap şarkılarına bir bakın, Türkçe rap şarkılarına bir bakın. Burada tüm rap şarkılarını bu alana dâhil etmiyoruz ama birçok rap şarkısının içerisinde kadına karşı şiddet, kadını değersizleştirme, kadını cinsel bir meta olarak kullanan sözler var. Haliyle bu da daha küçücük yaştaki çocukların zihninde "Kadınlar şiddete uğrayabilir, kadınlar değersizdir, kadınlar kötüdür" algısını oluşturuyor. Burada bir diğer faktör de sosyal medyadaki özellikle "X " platformundaki şu an güncel olarak yapılan kadın düşmanlığıdır. Kendilerine "incel " adını veren bazı erkek toplulukları var. Bunlara İngilizcede "İstemsiz Bekarlar" deniyor. Bu istemsiz bekarlar yani inceller şu an sosyal medya üzerinden kadın düşmanlığı yapmakta. Dolayısıyla bu tip örgütlere, bu tip gruplara ilgi duyan, yakalanan çocukların sayısı da hayli fazla…
Soru:
Çizimler ve psikoloji olarak nasıl bir bağ var? Çocuklarımızın hangi ruh durumunda olduğunu çizdiklerinden anlamak mümkün mü?
Gökhan Ergür:
🔸 Özellikle küçük yaş grubu çocuklarına resim yaptırırız. Evi nasıl çiziyor, anne-babayı nasıl çiziyor inceleriz. Çocuğun kendini güvende hissedip hissetmediği, annesi ile güvenli bağlanıp bağlanamadığını bizler bu çizimler sayesinde görebiliyoruz, anlayabiliyoruz. İşin diğer bir tarafı da yetişkinlerde kullandığımız sanat terapisi. Yetişkinlere yaptırdığımız o sanat terapisindeki etkinlikler; çizimler, boyamalar, yazı yazma etkinlikleri, şiir yazma etkinlikleri… Bu, benliğimizi, ruhumuzu dışa vurduğumuz alanlarda bizler aslında o içimizdeki öfkeyi, nefreti, sevinci, huzuru, bozuklukları da ortaya sermiş oluyoruz. Dolayısıyla anne-babaların çocuklarının çizdiği resimlere, defterlerine karaladıklarına özellikle dikkat etmeleri gerekiyor.
Soru:
Odalarına kapanan, insanlarla konuşmayan çocuklar konusunda neler yapabiliriz?
Gökhan Ergür:
🔸 Çocuk yalnız kaldığı için bir şeylere bağımlı olur. Modern dünyada kişinin tek başına ayakta kalması çok çok zordur. Bir yerlere tutunmak istiyoruz, birileriyle hemhal olmak, birileriyle konuşmak, birileriyle sohbet etmek istiyoruz. Etrafımızda kimseyi bulamayınca, etrafımızda bir dost, bir aile büyüğü bulamayınca çocuk bu sefer telefonuna sarılıyor. Meşhur bir sözdür: "Bugünün çocukları büyüksüz büyüyor" diye. Bu durum büyüksüz büyümenin bir sonuçtur ve çocuk ayakta kalmak için dijital dünyaya başvuruyor, teknolojiye başvuruyor.
🔸 Bizim, çocuğun hayatına onun dünyasına yeniden girmemiz gerekiyor. Ama bağırarak, çağırarak, ona tepeden konuşarak, üstenci bir yaklaşımla değil. Onu dinleyerek, anlayarak, onunla beraber zaman geçirerek, ona zaman ayırarak. "Ya gel seninle bir dışarıda dolaşalım, sana bir şeyler bakalım, bir yemek yiyelim, bir simit yiyelim" bu tarz yaklaşımlarla çocuğun dünyasına girmeye çalışmamız gerekiyor.
🔸 Ergenlik döneminde biliyoruz ki çocuk o kimlik geliştirme ile beraber, anne-babaya karşı bir duvar örüyor. Dolayısıyla çocuk her zaman anne ve babayla vakit geçirmek istemeyebilir. İşte, burada anne ve babanın üzerine düşen vazife çocuğun vakit geçirebileceği sağlıklı alanlar bulmak. İşte bunlar kurslar, anne-babanın güvendiği dernekler, yardım kuruluşları, sportif faaliyetler olabilir. Çocuklarımızı buraya yönlendirmek ve sağlıklı bir zeminde yaşıtlarıyla beraber vakit geçirmelerini sağlamamız gerekiyor.
Soru:
Ebeveynler dijital dünyaya nasıl yetişecek? Bu konuda kendilerini nasıl yetiştirmeleri gerekiyor?
Gökhan Ergür:
🔸 Anne ve babaların problemli internet kullanımını da görüyoruz. Sadece çocukların değil anne ve babaların da bir internet bağımlılığı söz konusu. Sürekli sosyal medya platformlarında gezen, sürekli televizyon karşısında olan, sürekli dijital yatırımlarını takip eden anne ve babaların aslında "Ya bizim oğlan da bizim kız da internet bağımlısı ne yapacağız " söyleminin kökeni birazcık daha anne-babanın o problemli davranışlarında yatıyor. Öncelikle onların davranışlarını düzeltmeleri gerekiyor. Sonrasında ise sağlıklı teknoloji kullanımı ile alakalı yazılmış bazı eserler var. Bunlarla ilgili uzmanlara danışıp "Böyle kitaplar varmış hangisini okuyabilirim" , bizlere mail atıp "Hocam şu kitaplardan bahsetmiştiniz, bizlere ne önerirsiniz" gibi danışabilirler. Bizler bu kitapları zaten ebeveynlerle paylaşırız. Aynı zamanda dijital okuryazarlıkla alakalı ebeveynlere yönelik içerik üreten çeşitli Youtube kanalları da mevcut. Bunları da yine ebeveynlerimize önerebiliriz.
Soru:
Ebeveynler çocuklarının hayatına nasıl ve ne noktada müdahil olabilirler?
Gökhan Ergür:
🔸 Son günlerde yaşadığımız bu malum ve acı veric i hadiseden sonra anne-babalar "Benim oğlumda, kızımda bu tarz şeyler var mı, bu tarz mecralarda vakit geçiriyorlar mı?" diye panikledi. Burada öncelikli olarak evlatlarımızla konuşmamız gerekiyor. "Ya işte bazı haberler duydum. Bu tarz şeyler varmış, senin buralarda üyeliklerin var mı? Sen ne yapıyorsun, nasıl vakit geçiriyorsun?" deyip tatlı bir dille, paniğe kapılmadan çocuklarla iletişime geçmemiz gerekiyor. Tekrar ediyorum: Burada yargılayıcı bir dil kesinlikle kullanmamamız gerekiyor. Panik halini onlara sezdirmememiz gerekiyor. Sadece muhabbet esnasında "Böyle haberler duydum sen bu tarz uygulamalar kullanıyor musun?" diye sorabiliriz.