Dünya tarihini değiştirmiş rüyalar
Gece kafanızdaki düşüncelerden uyuyamadığınız oldu mu ya da aklınıza takılan şeylerin rüyanızda da peşinizi bırakmadığı? Gün içerisinde bin bir türlü düşünce havuzunun içerisinde yüzeriz. Düşünceler genellikle zihnimizde dağınık halde varlığını gösterir. İşte uyku esnasında tüm düşünceler rüyalarda yerini bulur. Sizler için dünya tarihini değiştiren rüyaları derledik.
Giriş Tarihi: 27.06.2019
13:15
Güncelleme Tarihi: 27.06.2019
13:58
Canlılığa özgü bir eylem olan uykuda, günde ortalama üçte birini geçiriyoruz. Yapılan çalışmalarla uyku ve rüyaların hem bellek hem de bedenimiz açısından yararı ortaya çıkarıldı. Ayrıca psikolojik açıdan da uykuya ihtiyacımız var. Çünkü bilinçli haldeyken herhangi bir problem ile ilgili topladığımız her ne varsa bilinçaltı zihnimiz uyku sırasında rüyalar aracılığıyla onları bir araya getirip organize ederek o problemin bellekteki diğer bilgilerle arasında yeni bağlantılar kuruyor. İşte tam da bu noktada dünyanın tarihini değiştiren büyük isimlerin rüyaları karşımıza çıkıyor.
Mendeleyev ve periyodik tablo
"Rüyamda tüm elementlerin tabloda olması gereken yerde olduğunu gördüm. Uyandığımda hepsini hemen bir kâğıt parçasına yazdım, sadece bir yerdeki elementi düzeltmem gerekti."
Dimitri Mendeleyev 1869 yılında kimyasal elementlerin atomik ve kimyasal özelliklerine göre sıraladığı periyodik tablosunu yayınlamadan önce bu elementleri organize edeceği örüntünün mantığını bulmakta zorlanıyordu. İşte bu zorlu dönemde masasında uyuya kalmış ve elementlerin sıralamasını rüyasında görmüştür.
Niels Bohr’un atom rüyası
"Bir gece aynı gezegenlerin güneşin etrafında döndüğü gibi elektronların da atom çekirdeğinin etrafında döndüğünü gördüm."
1922 yılında Nobel Ödülü almış Kuantum Mekaniğinin öncüsü olarak bilinen Niels Bohr günümüzde hâlâ geçerli kavramlar olan elektronların çekirdeğin etrafında döndüğü ve bir enerji seviyesinden ya da bir yörüngeden diğerine sıçrayabildiğini gösteren atomun Bohr Modeli'ni geliştirmiştir.
Bohr sıklıkla kendisini atomun yapısını keşfetmeye götüren rüyasından bahsetmiş ve uyandığı gibi laboratuvarına gidip rüyasındaki modele bilimsel kanıt aramaya başlamıştır.
Kekule’nin ouroboros (Kuyruğunu ısıran yılan) rüyası
19'uncu yüzyılda kimyasalların teknik olarak gözlenebilmesi mümkün olmadığından bunların kimyasal özelliklerine bakılarak sınıflandırıldığı dönemde Alman kimyager Friedrich August Kekule benzenin halka yapısını rüyasında gördüğü kendi kuyruğunu ısıran yılan sembolünden ilham alarak keşfetmiştir. Benzer şekilde kimyasal yapıyı formüle ettiği teorisini de yine rüyasında atom ve moleküllerin dönerek bir çeşit dans ettiğini görmesinden esinlenerek ortaya atmıştır.
Einstein’ın görelilik rüyası
"Geceleyin arkadaşlarımla kızakla mal taşırken tepeden aşağıya kaymaya başladım ama kızağım hızlı ve gittikçe daha da hızlı gitmeye başladı. O kadar hızlı gidiyordum ki ışık hızına yaklaştığımı fark ettim. Tam bu noktada yukarı baktım ve yıldızları gördüm. Daha önce hiç görmediğim renkleri yansıtıyorlardı. Bir huşu hissiyle dolmuştum. O an bir şekilde hayatımın en önemli anlamına bakıyor olduğumu anladım."
Albert Einstein henüz gençlik dönemindeyken gördüğünü belirttiği rüyasını bu şekilde aktarmıştı. Einstein sonrasında tüm bilimsel kariyerinin gördüğü bu rüya üzerine olduğunu ifade etmiştir. Albert Einstein'ın da dediği gibi, "Sezgisel akıl kutsal bir hediye iken rasyonel akıl sadık bir hizmetçidir. Öyle bir toplum yarattık ki o toplum hediyeyi unuttu ve sadece hizmetçiyi onurlandırıyor."