Arama

Kemal Sayar’ın insan ruhunu çözümlediği eseri: Ruh Hali

İnsanlar arasındaki iletişimin azaldığı, maddiyatın ve materyalizmin ön plana çıktığı çağımızda, ruhsal hastalıklar ve problemler toplumun hemen her sınıfında baş gösteriyor. Problemlerini çözme arayışındaki insanlar psikologlara, ilaçlara ve kişisel gelişim kitaplarına başvururken ne yazık ki yeterli zamanda kısa ve etkileyici çözümlere ulaşamıyorlar. Kemal Sayar'ın "Ruh Hali" kitabı ise tüm bu sorunları ele alan, karanlıkta kalmış alanlara ışık tutan, Türkiye'de ruh sağlığı alanındaki yerli kaynak açığını giderecek mütevazi bir eser mesabesinde. Sizler için Kemal Sayar'ın insana seslendiği "Ruh Hali" eserinden birbirinden güzel ve izah edici alıntıları bir araya getirdik.

  • 14
  • 51

"Aliya İzzetbegoviç, "Tarihe Tanıklığım" adlı kitabında şöyle yazar: "Kurbana duyulan sempati, düşünme yetisinde bulunabilecek bir şey değildir; o ancak ruhta, yani 'bu dünyaya ait olmayan' bir ilkede bulunabilir. Ne denli yoğun olursa olsun hiçbir akıl yürütme, düşünme ve basiret, adalet ve hakikat uğruna feda edilmiş bir hayata ilişkin tek bir örneği bile açıklamaya, meşrulaştırmaya yetmez." Bu sözler uzun zamandır zihnimi tırmalıyor. Hodbinliğin salgın boyutuna vardığı bir zamanda, başka insanların yararı için kendi çıkarlarını feda eden, doğruluk ve hakikat için, özgürlük ve adalet türküleri söyleyebilmek için kendilerini feda eden insanları nasıl açıklayacağız? Onları esinleyen şey nedir? Hangi psikolojik dürtü veya düzenek "bu çağın soyluları"nı diğerlerinden ayırıyor?"

Kemal Sayar

Necmettin Erbakan'ın "Davam" kitabından alıntılar

  • 15
  • 51
Narsizizm
Narsizizm

"Çağımız, narsisizm ile diğerkâmlığın savaşma tanıklık ediyor. Narsisistik düşünce içindeki grup ve kişiler kendi gruplarının seçilmişliğine, üstünlüğüne ve dışarıda kalanların potansiyel düşman olduğuna inanırken; diğerkâm oluşumlar bütün insanların eşit ve değerli olduğu kabulüne ve dışarıda kalanların potansiyel dost oldukları düşüncesine dayanır. Narsisist, "Grubumuzun hak ve iddiaları öncelik taşır, grubumuzun dışında kalanların hayatları kolayca harcanabilir, grubumuzdaki insanlara yardım edersem daha iyi bir insan olurum" derken; diğerkâm, hiçbir grubun öncelikli bir iddiasının olamayacağını, bütün hayatların kutsal olduğunu ve grubun dışında kalanlara yardım etmenin kendisini daha iyi bir insan yapacağını düşünür. Kendimize sık sık hangi tarafta olduğumuzu sormalıyız. Dünyadaki narsisizmi ve zalimane ilişkileri çoğaltan, merhamet ve diğerkâmlığa yer bırakmayan, her şeyi reel politik ve piyasa şartlarıyla izah eden bir tarafta mıyız yoksa Hz. ibrahim'e su taşıyan karınca ile mi saf tutuyoruz? Hani o, kendisine "Senin taşıdığın sudan ne olacak?" diyenlere, "Hiç olmazsa safım bilinsin" diyen mübarek karınca.

Şu da var ki; sadece safımızı belli ederek, kendimizi temize çıkaramayız. Çünkü insan, kolaylıkla her şeyi meşrulaştırabilen, çocukça bir kıskançlıkla çıkarlarını kovalayan, her edimini rasyonalize edebilen bir varlıktır. Tuttuğumuz taraf söylediklerimizde değil eserlerimizde görünür; eserlerimizde yani hayatlarımızda. Hakikate sadakat, ancak samimiyetle mümkündür."

Kemal Sayar

İbrahim Gülşeni Divanı

  • 16
  • 51
Kıskançlık
Kıskançlık

"Kıskançlık herkeste ortaya çıkan bir duygu değildir. Özgüveni yüksek, kendi kendine yeten insanlar kolay kolay kıskançlığa esir olmazlar. Daha ziyade kendisini yetersiz addeden, olası tehdit durumuna karşı kendisini donanımsız gören insanlar daha çok kıskanırlar. Örneğin eşini kıskanan insan, büyük bir ihtimalle o dönemde kendisinde bir şeyleri yetersiz bulmaktadır."

Kemal Sayar

Osmanlı padişahlarının mühürleri

  • 17
  • 51
Sevgi
Sevgi

"Sevgide kendimizi yüceltme duygusu vardır. Evet, karşımızdaki insanı yüceltiriz ama o sayede kendimiz de biraz yücelmiş oluruz. Derken bir başkası çıkar ve bizim sevdiğimiz insan ona ilgi duyar. Bu genellikle gençlik dönemindeki aşklarda çok sık yaşanır. Tam bulutların üzerinde yürümeye hazırlanmışken birdenbire sevdiğimizi kaybedebileceğimiz düşüncesi, bizi aslında o kadar da sevilmeye layık birisi olmadığımız düşüncesiyle baş başa bırakır ve buna kıskançlık eşlik eder. Kıskançlık devreye girdiği zaman "sevilmeye layık olduğumuz" bilgisiyle baskılanmış emniyetsizlikler, güvensizlikler, geçmişte aldığımız darbeler birden canlanıverir. Birden zavallı, incinebilir, kusurlu varlıklar olduğumuz gerçeği şamar gibi yüzümüze çarpar. Artık kendimizi o sevgi ilişkisindeki yüce varlık olarak görmeyiz. Kendimizi terk edilebilir, uzakta bırakılabilir, unutulabilir bir varlık olarak algılamaya başlarız; bu da bizi incitir."

Kemal Sayar

Bir Osmanlı destanı: Osmancık'tan alıntılar

  • 18
  • 51
Çocuklar
Çocuklar

"Ailedeki en küçük çocuklar, o dönem için en yoğun ilgiyi üzerine çeken kişilerdir; başka biriyle paylaşamayacakları özel bir konuma sahiptirler. En azından birkaç yıl için, kardeşlerin en yeteneksizidirler. Bu nedenle kendilerini yetersiz ve değersiz hissedebilirler. Kendilerini ailenin diğer fertlerine ispatlamayla çalışırlar. En küçük kardeşler itaatkâr olma eğilimi gösterebilirler. Bu, büyük kardeşin hata ve başarılarını yakinen gözlemlemelerinden kaynaklanır. Diğer yandan, el üstünde tutuldukları takdirde sırtlarını hep birilerine dayamaya da alışabilirler."

Kemal Sayar

Nurettin Topçu'nun hayata bakışı: İslam ve İnsan

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN