Arama

Kemal Sayar’ın insan ruhunu çözümlediği eseri: Ruh Hali

İnsanlar arasındaki iletişimin azaldığı, maddiyatın ve materyalizmin ön plana çıktığı çağımızda, ruhsal hastalıklar ve problemler toplumun hemen her sınıfında baş gösteriyor. Problemlerini çözme arayışındaki insanlar psikologlara, ilaçlara ve kişisel gelişim kitaplarına başvururken ne yazık ki yeterli zamanda kısa ve etkileyici çözümlere ulaşamıyorlar. Kemal Sayar'ın "Ruh Hali" kitabı ise tüm bu sorunları ele alan, karanlıkta kalmış alanlara ışık tutan, Türkiye'de ruh sağlığı alanındaki yerli kaynak açığını giderecek mütevazi bir eser mesabesinde. Sizler için Kemal Sayar'ın insana seslendiği "Ruh Hali" eserinden birbirinden güzel ve izah edici alıntıları bir araya getirdik.

  • 24
  • 51
Tüketim kültürü
Tüketim kültürü

"Tüketim kültürü ve marka bağımlılığı çeşitli sebeplerle hızla yayılıyor. Bunun en başta gelen nedeni, "tükettiğin kadar varsın" diyen sistemin, tüketmeyeni yok sayması, "hiç"e indirgemesidir. Tüketim endüstrisi, bize ihtiyacımız olmayan şeyleri aldırma ve yeni ihtiyaçlar yaratma üzerine kuruludur. Tükettiğimiz ürünlere baktığımızda bunların hepsinin gerçek bir ihtiyaca tekabül ettiğini söyleyemeyiz. Kredi kartı ile alışverişin "avantajlarını" vurgulayan reklâmların da tüketim kültürünün yayılmasında etkisi olduğunu görmezden gelemeyiz.

Açık ki çoğumuz ihtiyacımız olmayan şeyleri de satın alıyor ve satın aldıkça kendimizi daha mutlu, daha tamamlanmış hissediyoruz. Neden böyle bir yanılsamaya kurban oluyoruz? Öncelikli olarak yoğun bir mesaj bombardımanıyla karşı karşıyayız. Medyada ve sosyal çevrede "tükettiğin kadar varsın" mesajı mütemadiyen yeniden üretiliyor. Tüketmedikçe eksik kaldığımızı hissediyor, içimizde bir boşluk duyuyor ve bu boşluğu doldurmak için yeniden tüketime yöneliyoruz. Bunda biraz kolaya kaçmanın da rolü var. Çünkü içimizdeki boşluğu asıl dolduracak olan içsel ve kalıcı değerlere ulaşmak ciddi anlamda çaba gerektiriyor. Manevi değerler kazanma zahmetine katlanmak zor geldikçe, değer açlığımızı maddi tüketim unsurları üzerinden gidermeye çalışıyoruz."

Kemal Sayar

Şiirimizin özgün sesi Nef'i Divanı

  • 25
  • 51
Reklamcılık
Reklamcılık

"Reklâmcılık yüzyılın son çeyreğinden itibaren, giderek daha da oburlaşan bir iştahla çocuklara yöneliyor ve çocukluğu muhasara altına alıyor. Bazı araştırmalar, üç yaşındaki bir ABD'li çocuğun ortalama 100 markanın logosunu tanıdığını gösteriyor.

Elektronik medyanın yaygınlık kazanmasıyla reklâmcılar anne babayı bir kenara iterek, kolaylıkla etki altına alabilecekleri çocuklara doğrudan mesaj göndermeye başladılar. Televizyonun girdiği her ev artık fethedilmiş bir toprak parçası gibi, reklâmcılar "vaat edilmiş topraklar"ı olan çocukluğa kolayca erişebiliyorlar."

Kemal Sayar

  • 26
  • 51
Narsizizm
Narsizizm

"Reklâmlar çocuklara maddeci bir dünyayı ve satın almanın hazzını vazediyor. Böylece, kendisini maddi zenginliğe ve çabuk doyurulmaya ayarlamış o sığ "müşteri kimliği"nin tohumları, çocukluğun bereketli topraklarına serpiliyor. Bir düşünün, yetişkin birisi bir çocuğu süreğen bir biçimde aldatır ve istismar ederse, çocuktaki başkalarına güven ve kendisini emniyette hissetme duygusu zedelenmez mi? Aynı şekilde başarı, popülerlik, çekicilik gibi yalancı cennetler vaat eden reklâmlar da, aldatma ve kandırmaya dönük hilelerle çocuğun emniyet duygusunu zedeleyecek, işitip gördüklerine itimat etmesini zorlaştıracaktır. Reklâmlar, gördükleri sonsuz çeşitlilikteki ürüne sahip olamadıkları sürece kendilerini eksik hisseden çocuklarda, narsisistik bir yaraya yol açabilir. İskandinav ülkeleri ve Yunanistan'da, doğrudan çocuklara yönelik reklâmların yasaklanmasına yahut sınırlanmasına şaşmamak gerekir."

Kemal Sayar

İsmet Özel'in Bakanlar ve Görenler kitabından altı çizili cümleler

  • 27
  • 51

"Hepimizin sevgiden, şefkatten, güzel konuşmadan anladığımızı; kalbini karşısındakinin kah bine yaklaştıran insanların birbiriyle anlaşabileceğini düşünüyoruz.

Erkekler agresif ve kavgacıyken, kadınlar sesiz ve sakindir. Kadınlar kendilerine ve karşılarındaki insanlara daha saygılı davranmaya çalışır ve şiddet içeren olaylardan uzak dururlar. Kadınların intihar girişimlerinin erkeklerden daha az olmasının ve daha az agresif davranışlar göstermelerinin sebebi budur. Kadınların dinî inançları daha güçlüdür. Duyguları erkeklerden daha çabuk harekete geçer ve daha değişkendir. Erkekler olaylara daha soğukkanlı yaklaşırken, kadınlar daha aceleci ve sezgisel davranmayı tercih ederler. Daha korunaklı, dikkatli hareket etmeyi severler, daha çekingen ama daha konuşkandırlar. Erkekler kadınlardan daha iyi sır saklarlar."

Kemal Sayar

  • 28
  • 51
Ergenlik dönemi
Ergenlik dönemi

"Ergenlik dönemi karşı cinsi tanıma zamanıdır. Hormonal değişiklikler ergenlerin karşı cins hakkında fikir almak için harekete geçmesine yol açar. Yetişkinlikte herkes kendi kalesine çekilir. Cinsiyetler arasındaki ilişkiler yetişkinlik döneminde tamamen birbirinden ayrılır. İki cins arasındaki farklar gittikçe artmaya başlar.

İlerleyen yıllarda kadınlar bir veya iki yakın arkadaşla derin ilişkiler kurarken, erkekler yakın arkadaş yerine birçok arkadaştan oluşan bir grubun içerisinde yer almayı tercih ederler. Kadınlar arasındaki arkadaşlık, erkeklerin arkadaşlıklarına göre daha güçlüdür. Ayrı kutuplara çekilen kadınlar ve erkekler, yetişkinliklerinde romantik ilişkiler yaşamak için karşı cinse yakınlaşmaya çalışırlar. Ancak uzun süre ayrı geçen onca zamandan sonra bir araya gelmek zor olur. Her iki cinsin de arkadaşlık ilişkisini romantik duygular ile karıştırması işi daha da zorlaştırır. Oysa hem kadının hem de erkeğin her daim birbirine ihtiyacı vardır."

Kemal Sayar

Kafka'nın babasına mektubundan alıntılar

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN