Arama

Benzer kaderlerle yolları kesişen 3 farklı hayat

Sinemada bu hafta 2'si yerli, 8 film gösterime girecek. Bu filmlerin içinde, Jafar Panahi'nin Cannes Film Festivalinde 'En iyi Senaryo Ödülü' kazanan son filmi 3 Faces (3 Hayat) var. Panahi, kariyerinin farklı dönemlerinde olan üç insanın yollarının kesişmesi sonucu yaşananları konu edindiği bu filminde, sosyal medyanın İran'daki popülerliğinden yola çıkarak, sinemadaki sansür kıskacını, İran toplumunun huzursuzluğunu ve bir rejim muhalifi olarak İran'ın sosyokültürel açmazlarını mercek altına alıyor.

Filmde kendi adıyla oynayan ve gerçek hayatında da ünlü bir TV starı olan Jafari, panik içinde tanıdığı bir yönetmen olan Jafar Panahi'den yardım istiyor. Zira genç kız sinema sanatında yer alma idealini ancak ailesinin yüksek tahsil yapmasına onay vermesiyle gerçekleştireceğini kararlılıkla söylüyor. Jafari, Panahi ile beraber gizemi çözmek için köye doğru yola koyuluyor. Yolculuk boyunca ikili birçok farklı gelenekle karşı karşıya geliyor. Bunlardan birine yaşlı bir kadının boş bir mezarın içinde Kur'an okuduğu sahneyi örnek verebiliriz. Kadın ne yapıyorsun sorusuna, öldüğünde bedenini yılanlardan korumak istediği için inancı gereği yaptığı cevabını veriyor.

Mizahla dramı ustalıkla harmanlayan bu film, İtalyan Neo Realist akımı yapıtlarını akla getiriyor. Rejimin halkın hürriyetini kısıtladığını gösteren Panahi, kadınların yazgısı ve geleneklerin insanlar üzerindeki yükünün ağırlığını soruşturuyor. Bunun yanı sıra film, toplumda saygı gören bir sanatçının toplum için ne kadar sorumluluk üstlenebileceğinin de cevabını veriyor. Filmde dört, beş oyuncudan gerisi köy sakinleri.

  • 4
  • 11
İNSANIN EN DOĞAL HALİNDEN ÜLKE PORTRESİNİ ÇİZDİ
İNSANIN EN DOĞAL HALİNDEN ÜLKE PORTRESİNİ ÇİZDİ

Kapalı bir kutu olarak nitelendirilen İran'da İslam devriminden sonra kadınlar kendi gelişim tarihi içinde haklar ve özgürlükler anlamında, tersine bir süreç yaşayan nadir örneklerden biri olarak dikkatleri üzerine çekti. İranlı kadınlar rejimin hapsettiği dar alanda var olma ve kendi sınırlarını çizme mücadelesi verdi, veriyor. İran'da kadınlar genellikle erkeklerle eşit düzeyde eğitim görmüyor ve ekonomik alanda ise kadın istihdamı, genelde bir ek gelir faaliyeti olarak değerlendiriliyor. Ülkesindeki eşitsizliği filmlerinde sürekli işleyen, yedi yıldır filmlerini gizli olarak çeken Panahi, yapımlarında kadınlara önemli bir yer verdi. İran'ın geçmişini, günümüzü ve istikbalini temsil eden son filminde de kaderleri birbirine benzeyen 3 kadının hayatını İran toplumu üzerinden mercek altına aldı.

Panahi, yaşadığı zorlu coğrafyanın siyasi ve kültürel yapısına rağmen ülkesinin gerçeklerini net bir şekilde anlattı. Hapse atılmasına, 20 yıl boyunca film çekmesinin yasaklanmasına rağmen bu tutkusundan hiç vazgeçmedi. Ülke dışına çıkış yasağı olduğu için festivallerdeki koltuğu hep boş kaldı. Gizli şekilde çektiği filmleri en prestijli ödülleri aldı. Kendi ailesinin de memleketi olan İran-Türkiye sınırındaki Azeri köylerinde geçen hikâyesinde, kimi zaman çıkarcı ve kurnaz, kimi zaman çocuk saflığındaki yöre insanının en doğal hallerini yansıtarak, ülkesinin de portresini çizmiş oldu.

  • 5
  • 11
İRAN’IN SOSYOKÜLTÜREL YAPISI
İRAN’IN SOSYOKÜLTÜREL YAPISI

Köklü medeniyet geçmişine sahip olan İran, tarihi, kültürel, diplomasi ve edebiyat alanlarında zengin bir birikime sahip. İran, 1979'da antiemperyalizm retoriği üzerinden bir devrim gerçekleştirdiği için ideolojik, bu devrimin baş aktörlerinin, söyleminin ve hedeflerinin ilhamını dinden alması ve devrimin İslam Devrimi olarak adlandırılmasından ötürü dini, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerde yaşayan Şii mezhebi müntesipleri nezdindeki konumundan dolayı mezhepsel unsurları bünyesinde barındırır. Jafar Panahi de İran'ın bu sosyokültürel yapısını filmlerinde sıkça işler. 3 Hayat filminde de bu noktaya değinerek, ülke dışına çıkış yasağına dokundurmayı da ihmal etmez. Devrim öncesinin en büyük sinema yıldızlarından, günümüzde film çekmesi yasak olan Shahrzad'ı da anar.

İran medyanın önemini kavrayan ve bunu Devrim sırasında çok iyi kullanan bir ülke olarak medyaya gereken yatırımı yapıyor. Filmde de yeni nesil iletişim teknolojisine ayrı bir parantez açılıyor. Panahi, toplumsal geleneklerin altında ezilen genç kuşağın "sanal" özgürlüğüne dair önemli tespitler yapıyor. Oyuncu olma hayaliyle şehirdeki konservatuvara gitmek isteyen bir genç kız, onu evliliğe zorlayan ailesine karşı telefonuna sarılıp sosyal medyanın gücüne sığınıyor ve ünlü oyuncu Behnaz Jafari'ye bir video mesaj ulaştırıyor. Tıpkı yönetmen gibi filmde kendisini oynayan Jafari, Panahi ile birlikte o kızı bulmak için Türkçe konuşulan Azeri bölgesine doğru yolculuğa çıkıyor.

Devrim öncesinde az sayıda İranlı yurt dışında yaşarken, şimdi sayıları tam olarak bilinmese de 1-4 milyon arası sayıda İranlının yurt dışında yaşadığı tahmin ediliyor. Bu sayının büyük çoğunluğunu Devrim sırasında yapılan baskıdan kurtulmak için ülkeyi terk edenler oluşturuyor. İran'da özgürlüklerin çok kısıtlı olması ve yabancıya karşı güvensizlik, katı dini kurallar da İran'ın yurt dışı imajını olumsuz olarak etkiliyor.

  • 6
  • 11
SİNEMADA SANSÜR KISKACI
SİNEMADA SANSÜR KISKACI

Toplumsal muhalefetin cılızlaştığı rejimlerde tek muhalif güç sanattır. Ortaçağ Avrupa'sında açlıktan dolayı ölümlerin yaşanması ve kilisenin lüks ve varlık içerisinde yaşamasına rağmen halk muhalefetinin cılız olduğunu ve buradaki düzenin meşruiyetini sorgulayan tek gücün sanat adamları olduğunu görmekteyiz.

İran'ın sinema ile tanışması 1900'lü yılların başında gerçekleşiyor. Ülkede ilk uzun metraj film Ermeni asıllı yönetmen Ovans Oganyas tarafından çekilen Abi ve Rabi oluyor. 1970'lerden itibaren ise Abbas Kiyarüstemi ve Panahi önderliğinde, onca baskıya ve sansüre rağmen yepyeni bir sinema anlayışı ile birlikte daha modern bir anlatıma kavuşan İran sineması, 1990'lardan sonra tüm dünyaya yayıldı. Daryuş Mehrcui, Panahi, Mecid Mecidi, Asghar Farhadi, Abbas Kiyarüstemi başta olmak üzere dünya çapında tanınmış ve birçok yönetmene ilham olmuş sinemacılar barındıran İran, sinema sanatının icra edildiği önemli ülkelerden biri.

Sanat en çok baskıcı rejimler döneminde büyük gelişme gösterdi. Bunun en iyi örneği, İran şahı Muhammed Rıza Pehlevi döneminde yaşandı. Yoksul İran halkının, şahın baskıları karşısında çaresiz kaldığı bir anda rejimi eleştiren bir filmin sahnelendiğini gördük. Böylece rejimi bu derece yanıltan ve üstelik rejimin desteğiyle çekilen bir filmi en iyi özetleyecek kelime sanat oldu. Kısaca halkın konuşmadığı yerde sanat konuştu.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN