Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Sinema
  • Fikriyat'tan bir Semih Kaplanoğlu röportajı: "Ölüm idrakini ortadan kaldırmak istiyorlar"

Fikriyat'tan bir Semih Kaplanoğlu röportajı: "Ölüm idrakini ortadan kaldırmak istiyorlar"

Usta yönetmen, yapımcı ve yazar Semih Kaplanoğlu ile Fikriyat ekibi olarak Bergman'dan, doğanın hakikatine, özümüzden, sinemanın insan üzerinde uyandırdığı tefekkür meselesine kadar bol istifadeli bir röportaj gerçekleştirdik. "Filmler niye öyle uzun diye soru alıyorum. Çünkü zaman idraki vermeye çalışıyorum. Seni sıkmaya çalışıyorum arkadaş!" diyen usta yönetmen eserlerinde özü ve hakikati arayan bir derviş esasında... Bu samimi ve felsefi sohbette; yaşamdaki yerinize, ölüm gerçeğine, suyun akışına, rüzgarın sesine bir başka bakacaksınız.

  • 19
  • 22
Bir şeylerin farkına varmak için insana bir uyarıcı mı gerekiyor?
Bir şeylerin farkına varmak için insana bir uyarıcı mı gerekiyor?

"Vaktinin nasıl geçtiğini sana hissettirmek istemiyorlar. Zamanı senden çalıyorlar. Çünkü ölüm idrakini ortadan kaldırmak istiyorlar."

Semih Kaplanoğlu

Özge Özkul: Çoban film boyunca nadiren görünen bir karakter. Hasan'a söylediği "sen önce kendinden kurtul" cümlesi ile karakter kadar izleyici de ekrana kilitleniyor. Burada bir Hızır ya da manevi gözleri açık bir derviş karşımızda sanki. Bir şeylerin farkına varmak için insana bir uyarıcı mı gerekiyor?

Semih Kaplanoğlu: Aslında bütün kâinat bu konuda konuşuyor bizimle. Elmalar da konuştu…

Mesela, Ankara'da film bitti, soru-cevap yapıyoruz. Arkadan bir çocuk, parmak kaldırıyor, 10- 11 yaşlarında… Sonunda gördüm, konuş bakalım, ne diyorsun, dedim. Kalktı;

  • O çoban var ya dedi, aslında yok değil mi, dedi.
  • Ne diyorsun dedim?
  • O çoban da aslında Hasan değil mi, dedi.
  • Nasıl yani, dedim.
  • O Hasan'ın iyi yönü, dedi.

11 yaşında. Benim tam yapmak istediğimi görmüş o. Bütün herkes kafaları çevirdi çocuğa bakıyor. Atıyorum 10 bin kişi seyredip, bir tanesi görmüş, zaten mesele bu.

İnsana bir uyarıcı mı gerekiyor bilemiyorum ama sonuçta her karşımıza çıkana o gözle bakmamız gerekiyor. Her şeye de öyle bakmamız lazım. Bu bana ne diyor, bunun manası ne, bunda belki benim anlamadığım bir şey var, belki benim çözemediğim bir şey var. Ama o kadar hızlıyız ve sürekli hareket halindeyiz ki durup bir an bakamıyoruz.

  • 20
  • 22
Sizin dünyanızda metafor tam olarak ne ifade ediyor?
Sizin dünyanızda metafor tam olarak ne ifade ediyor?

Özge Özkul: Filmin son sahnesi de çok çarpıcı. İki kardeşin uzaklaştığı anda sanki gelenek gidiyor modernizm ise yerinde durmuş ağlıyor. Aslında birbirine muhtaç olan iki zıt uç görüyoruz ekranda. Bir dağın bir dağdan uzaklaşması sanki sinema perdesinde vücut buluyor. Ağabeyinin Hasan'a dediği "değmez" cümlesi kalıyor kulaklarımızda.

Metaforları özellikle çok sık kullanıyorsunuz, sizin düşüncelerinizi merak ediyorum. Sizin dünyanızda metafor tam olarak ne ifade ediyor?

Semih Kaplanoğlu: Bazı şeylerin arkasında bir mana var. Bir de aslında manasını belki henüz bilmediğimiz, bize söylenmemiş ama bizim keşfimize bırakılmış manalar vardır diye düşünüyorum. Gazali Hazretlerinin kitabı var; "Varlıkların Yaratılış Hikmetleri."

Bence her sinemacının başucunda olması gerekiyor. Diyelim kuş gösteriyorsun, bu niye yaratılmış acaba? Bunu bilmek senin o kuşa bakışını değiştirebilir. Onun temsiliyeti görsel anlamda başka bir şey olabilir. Bir bu kısmı var metaforun. Çünkü sende kazılı bir manası var, o mana açığa çıkıyor.

İkinci şey, gördüğümüz zaman manasını merak etmediğimiz ama manası olabildiğini hissettiğimiz şeyler var. O da bir düşünceye veya tefekküre sebep olabilir. Ama bizim yolumuzda hep manalar ilmi var. Buğday dediğimiz zaman onun bir karşılığı var. Yunus'a baktığın zaman mesela, "çıktım erik dalına" derken ne diyor, bir şey diyor. Boşuna yazmamış onu. Bütün hikâye metaforlarda saklı.

Yunus Emre Divanı'ndan seçmeler

  • 21
  • 22
Duymuyoruz!
Duymuyoruz!

"İçinde yaşadığımız dünyada inanılmaz çok ses var ve biz bu sesleri duymuyoruz aslında."

Semih Kaplanoğlu

  • 22
  • 22
Genç sinemacılara tavsiyeler...
Genç sinemacılara tavsiyeler...

Bekir Salih Yaman: Mülakat vesilesi ile sizinle bir araya gelmişken izleyicilerinizin de sesi olmak istiyoruz. Sinema ile ilgilenen gençlere tecrübelerinizden hareketle neler tavsiye edersiniz?

Semih Kaplanoğlu: Büyük şairlerimizi, Yunus Emre'yi mesela ve o eserlerin şerhlerini okusunlar. Fusûsü'l-Hikem okusunlar, Yunus'ta, Mevlana'da olan irfani akıl orada da tecelli ediyor ve bir şeyler söylüyor bize. Formları anlamamız için Menakıbname de okusunlar. Aynı şekilde tarih de okumamız gerekiyor. Bir de film seyredecekler, bütün ekolleri bilmeleri, sıkılmadan izlemeleri gerekiyor. Kitap okumak da lazım. Dijital platformların çizdiği sınırlar ve çerçeveler var. Ben bu çerçevelerin özgürce anlatmanın önündeki engellerden biri olduğunu düşünüyorum. O tür şeyleri hep doğruymuş gibi kabul ediyoruz maalesef. Bütün bunlar kaçınmamız, sorgulamamız gereken şeyler…

*Film ile ilgili detaylı dosyamızı çok yakında sizlerle paylaşacağız.

*Semih Hocamıza bizi bu denli kendimize getirdiği için ve değerli "zaman"ınını bizlere ayırdığı için bir kez daha teşekkür ediyoruz.

*Hayatınıza bir nebze de olsa anlam katmak, yaşamınızda biraz da olsa nefes alabilmek için Bağlılık Hasan'ı mutlaka izleyin.

Röportaj: Özge Özkul - Bekir Salih Yaman
Fotoğraf: Ahmed Helal

Türk kültüründe menakıbnameler

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN