Fikriyat'tan bir Semih Kaplanoğlu röportajı: "Ölüm idrakini ortadan kaldırmak istiyorlar"
Usta yönetmen, yapımcı ve yazar Semih Kaplanoğlu ile Fikriyat ekibi olarak Bergman'dan, doğanın hakikatine, özümüzden, sinemanın insan üzerinde uyandırdığı tefekkür meselesine kadar bol istifadeli bir röportaj gerçekleştirdik. "Filmler niye öyle uzun diye soru alıyorum. Çünkü zaman idraki vermeye çalışıyorum. Seni sıkmaya çalışıyorum arkadaş!" diyen usta yönetmen eserlerinde özü ve hakikati arayan bir derviş esasında... Bu samimi ve felsefi sohbette; yaşamdaki yerinize, ölüm gerçeğine, suyun akışına, rüzgarın sesine bir başka bakacaksınız.
Giriş Tarihi: 08.12.2021
02:30
Güncelleme Tarihi: 04.04.2022
14:16
Sizin dünyanızda metafor tam olarak ne ifade ediyor?
◾ Özge Özkul: Filmin son sahnesi de çok çarpıcı. İki kardeşin uzaklaştığı anda sanki gelenek gidiyor modernizm ise yerinde durmuş ağlıyor. Aslında birbirine muhtaç olan iki zıt uç görüyoruz ekranda. Bir dağın bir dağdan uzaklaşması sanki sinema perdesinde vücut buluyor. Ağabeyinin Hasan'a dediği "değmez" cümlesi kalıyor kulaklarımızda.
Metaforları özellikle çok sık kullanıyorsunuz , sizin düşüncelerinizi merak ediyorum. Sizin dünyanızda metafor tam olarak ne ifade ediyor?
◾ Semih Kaplanoğlu: Bazı şeylerin arkasında bir mana var. Bir de aslında manasını belki henüz bilmediğimiz, bize söylenmemiş ama bizim keşfimize bırakılmış manalar vardır diye düşünüyorum. Gazali Hazretlerinin kitabı var; "Varlıkların Yaratılış Hikmetleri."
Bence her sinemacının başucunda olması gerekiyor. Diyelim kuş gösteriyorsun, bu niye yaratılmış acaba? Bunu bilmek senin o kuşa bakışını değiştirebilir. Onun temsiliyeti görsel anlamda başka bir şey olabilir. Bir bu kısmı var metaforun . Çünkü sende kazılı bir manası var, o mana açığa çıkıyor.
◾ İkinci şey, gördüğümüz zaman manasını merak etmediğimiz ama manası olabildiğini hissettiğimiz şeyler var. O da bir düşünceye veya tefekküre sebep olabilir. Ama bizim yolumuzda hep manalar ilmi var. Buğday dediğimiz zaman onun bir karşılığı var. Yunus'a baktığın zaman mesela, "çıktım erik dalına" derken ne diyor, bir şey diyor. Boşuna yazmamış onu. Bütün hikâye metaforlarda saklı.
Yunus Emre Divanı'ndan seçmeler
"İçinde yaşadığımız dünyada inanılmaz çok ses var ve biz bu sesleri duymuyoruz aslında."
Semih Kaplanoğlu
Genç sinemacılara tavsiyeler...
◾ Bekir Salih Yaman: Mülakat vesilesi ile sizinle bir araya gelmişken izleyicilerinizin de sesi olmak istiyoruz. Sinema ile ilgilenen gençlere tecrübelerinizden hareketle neler tavsiye edersiniz?
◾ Semih Kaplanoğlu: Büyük şairlerimizi, Yunus Emre'yi mesela ve o eserlerin şerhlerini okusunlar. Fusûsü'l-Hikem okusunlar, Yunus'ta, Mevlana'da olan irfani akıl orada da tecelli ediyor ve bir şeyler söylüyor bize. Formları anlamamız için Menakıbname de okusunlar. Aynı şekilde tarih de okumamız gerekiyor. Bir de film seyredecekler, bütün ekolleri bilmeleri, sıkılmadan izlemeleri gerekiyor. Kitap okumak da lazım. Dijital platformların çizdiği sınırlar ve çerçeveler var. Ben bu çerçevelerin özgürce anlatmanın önündeki engellerden biri olduğunu düşünüyorum. O tür şeyleri hep doğruymuş gibi kabul ediyoruz maalesef. Bütün bunlar kaçınmamız, sorgulamamız gereken şeyler…
*Film ile ilgili detaylı dosyamızı çok yakında sizlerle paylaşacağız.
*Semih Hocamıza bizi bu denli kendimize getirdiği için ve değerli "zaman"ınını bizlere ayırdığı için bir kez daha teşekkür ediyoruz.
*Hayatınıza bir nebze de olsa anlam katmak, yaşamınızda biraz da olsa nefes alabilmek için Bağlılık Hasan'ı mutlaka izleyin.
Röportaj: Özge Özkul - Bekir Salih Yaman Fotoğraf: Ahmed Helal
↘ Türk kültüründe menakıbnameler