İstanbul’un yüz yıllık tarihini yansıtan 10 film
Sinemamızdaki ilk polisiye film çalışmasının ya da İstanbul'un Fethi'ni konu alan ilk sinema filminin hangisi olduğunu biliyor musunuz? Sizler için İstanbul'un yüz yıllık tarihini sinema perdesine yansıtan 10 filmi derledik.
Giriş Tarihi: 27.04.2019
09:41
Güncelleme Tarihi: 27.04.2019
10:09
RUSYA’DAN SEVGİLERLE (FROM RUSSIA WITH LOVE) - 1963
Büyük bir kısmı İstanbul'da geçtiği için özellikle dış mekân çekimleri belgesel niteliğinde olan elli yıl öncesine ait bu renkli filmde izleyeni büyüleyen İstanbul manzaraları seyrederiz.
Galata köprüsünde ve Beşiktaş'ta yürüyen insanlar henüz beyefendi ve hanımefendiliklerinden hiçbir şey kaybetmemiş bir şehirli imajı çizerler. Vapurdaki sahnelerden gözümüze takılan Üsküdar, Salacak sahilleri ahşap evlerle doludur. Filmde; Galata Köprüsü, Kapalıçarşı, Nuruosmaniye Camii, Sultanahmet Camii ve meydandaki Firuz Ağa Camii kullanılan dış mekânlardır. İstanbul'un en eski camilerinden olan Firuz Ağa Camii ile Sultanahmet Camii arasındaki alan neredeyse bomboştur ve bugün var olan park henüz yapılmamıştır. Yerebatan ve Binbirdirek ise filmde kullanılan iki önemli sarnıçtır. Yakın zamana kadar ahşap bir merdivenle içine inilen Yerebatan Sarnıcı , buraya konulan bir kayıkla gezilebilirdi.
Yerebatan Sarnıcı'ndan sonra İstanbul'un ikinci büyük sarnıcı olan ve çoğu İstanbullunun gözünden kaçırarak ziyaret edemediği Binbirdirek Sarnıcı 2005 yılındaki restorasyonun ardından turizme kazandırılmıştır. Karaköy'deki Saliha Sultan Çeşmesi, Rus Konsolosluğu, Sirkeci Garı'dır . Özellikle kovalamaca sahnelerinde kahramanlar bir tarihi mekanın dehlizinden girip başka bir tarihi mekandan çıkarlar.
Filmin özeti:
İngiliz Gizli Servisi'nin Ruslar'ın elinde olan Lektor şifreleme makinesini ele geçirme görevini verdiği James Bond (Sean Connery) bu iş için İstanbul'a gönderilir. Bond'un yeni görevinden haberdar olan ve dünyadaki güç dengesini eline almaya çalışan ezeli düşman S.P.E.C.T.R.E ise Bond'a bir tuzak kurma amacındadır. S.P.E.C.T.R.E. 'ın bir numaralı adamı Ermst Stavrı Blofeld (Eriv Pohlmann) hem Lector'u alıp yeniden Ruslara satmayı, hem de Bond'u tamamen ortadan kaldırmayı hedeflemektedir…
Turist Ömer'in film süresince dolaştığı mekânlar Taksim Meydanı, Gümüşsuyu, Beşiktaş sahili çevresidir. O günlerde sadece yüksek olmayan apartmanlar gördüğümüz İstanbul'un söz konusu bölgelerinde günümüze oranla henüz ciddi bir yapılaşma yoktur. Bilinen tek otel Hilton'dur ve Beşiktaş – Taksim arası trafiği birkaç belediye otobüsünden ibarettir. Bugün özellikle akşam trafiği bitmek bilmeyen söz konusu güzergâhtaki Gökkafes, çevresine uyumsuz mimarisi ile Boğaz manzarasının önünde kocaman bir set olarak durmaktadır.
Turist Ömer filminin özeti:
Turist Ömer (Sadri Alışık), gününü gün edip eğlenen, hayatı dalgaya alan, her olaya ve duruma kendine has tepkiler veren bir adamdır. Son çalıştığı benzin istasyonundan kovulunca bir bankanın reklam paralarını dağıtma işi bulan Turist Ömer, banka müdürüyle anlaşıp paraları dağıtacağı arabaya binmek üzereyken reklam paralarının olduğu çantayı müdürün odasından almayı unuttuğunu fark eder. Ancak bu sırada bankayı soymaya gelen hırsızlık çetesinin, banka müdürünü bayıltıp kasadaki paraları masada duran diğer çantaya koyduklarından haberi olmayan Turist Ömer, müdürün odasına girdiğinde saklanan çeteyi görmez ve bankanın reklam paralarını olduğu çantayı değil içi gerçek paralarla dolu çantayı alır. Turist Ömer, daha önce karşılaştığı kör kızın ameliyatı için ona yardımcı olamamaktan şikâyet ettiği sırada yarısını dağıttığı paraların gerçek olduğunu anlar. Paranın geri kalanını kör kızın ameliyatına, bir kısmını evlenmek üzere olan arkadaşı Rüknettin'e (Vahi Öz) vererek kalanını da kendine ayırır. Bankayı soyan çete ise gerçeği anlayınca Turist Ömer peşine düşer…
Türk sineması tarihinde köyden kente göçün ilk kez konu edildiği ' 'Gurbet Kuşları''nda aile bireylerinin perspektifinden sosyal ve ekonomik dinamiklerin altı çizilmiştir. Hikâye Haydarpaşa Garı'nda başlayıp yine aynı mekânda biter. Ailenin İstanbul'a ayak bastığı ilk yer olan Haydarpaşa Garı bütün haşmetiyle aileyi büyüler, ''Rumelihisarı vapuru'' ile karşı yakaya geçen ailenin tek hayali İstanbul'un efendisi olmaktır. Fatih Çarşamba'da gelir düzeyi nispeten düşük insanların ikamet ettiği mahallede, eski bir Türk evine yerleşen ailenin iki ferdi Selim ve Murat burada yaşamaktan memnun değildirler ve Haliç'in öbür yakasındaki Beyoğlu'nun zengin yaşamına özenirler. Tahir Bey, ilk dükkânını modern bir yerde açmak ister; dolandırılınca mahalle tamircisi olmakla yetinmek zorunda kalır.
Kozmopolit yaşam biçiminin egemen olduğu ve manevi değerlerin yozlaştığı yer olarak temsil edilen İstanbul'da, zengin-yoksul farkından ziyade alaturka-alafranga yaşam farkı dikkat çekmektedir. Yok olmaya yüz tutan eski mahallelerinin yanında, yeni oluşmaya başlayan gecekondu mahalleleri İstanbul'daki hızlı yapılaşmanın bir nevi belgeselini sunmaktadır. Dar sokaklardaki ahşap binalarla beton apartmanlar, şehirdeki bu sosyal karışıklığı mimari açıdan göz önüne sermiştir. Filmdeki çekimlerde Çarşamba orta gelirli insanların yaşadığı mahalleyi; Cihangir orta gelir üstünü; Nişantaşı'nda yükselen beton binalar yüksek geliri; Boğaz'daki yalılar ise varlıklı yaşamı temsil etmektedir. Bununla birlikte filmde çıplak tepelerde görülen ufak tefek gecekondular, nüfusu o zamanlar henüz bir buçuk milyonu bulmayan İstanbul'u bekleyen çarpık yapılaşma tehlikesini yansıtması bakımından önemlidir.
Gurbet Kuşları filminin özeti:
Kahramanmaraş'taki otomobil tamirciliği işi kötü gitmeye başlayınca, Tahir Efendi (Mümtaz Ener), elinde avucunda ne varsa satıp eşi ve dört çocuğunu da alarak yeni bir hayat kurma ümidiyle İstanbul'a göç eder. Ailesiyle, daha önceden tuttuğu eski ahşap eve yerleşen Tahir Efendi, kaporasını verip satın aldığı otomobil tamirhanesine gittiğinde dolandırıldığını anlar. Tüm birikimini ortaya koyarak mahalle arasında tamirci dükkanı açan ailenin işleri bir türlü yoluna girmez. Tahir Efendi'nin dört çocuğunun ise yeni geldikleri şehre ait birçok hayalleri vardır. Ancak aile bireyleri için işler hiç de umdukları gibi gitmez.