Lütfi Ömer Akad: Göç Üçlemesi
Sinemaseverler için önemli bir üçleme ile karşınızdayız. Göç, Türk sinemasının en çok üçlemesi olan yönetmenlerinden, Lütfü Ömer Akad'ın imzasını taşıyor. 70'li yılların toplumsal sorunlarını, taşradan kente göçü beyaz perdeye taşıyan ünlü isim, filmlerinde yöresel meseleleri konu alarak evrensel mesajlar verir. "Gelin", "Düğün" ve "Diyet" filmleri de bu değerli üçlemelerden biridir.
Giriş Tarihi: 12.09.2022
08:18
Güncelleme Tarihi: 12.09.2022
11:28
🔸 Göç üçlemesinin ikinci filmi olan "Düğün" Şanlıurfa'dan İstanbul'a göç eden altı kardeşi konu alır. 1970'lerin İstanbul sokaklarını gördüğümüz filmde aile, bu büyük şehre tutunma çabasındadır.
🔸 Film, yaşamın zorluklarıyla mücadele eden ailenin ekonomik savaşını anlatırken, dönemin pek çok toplumsal meselesine de dikkat çeker.
DÜĞÜN FİLMİNİN KONUSU:
🔸Altı kardeşten ikisi Habibe ve Cemile fabrikada işçi olarak çalışır. "Gelin" filminde kadının fabrikada çalışmasının ayıp karşılanma durumu bu filmde ortadan kalkmış, aksine gerekli ve güzel bir davranış olarak görülmeye başlanmıştır. Fabrikada çalışan Cemile'nin bir eli sakattır. Buna rağmen evine ekmek getirir.
Sinema sözlüğü
🔸 Evi çekip çeviren ise Zeliha 'dır. Kısıtlı bir alanda kıymalı pide ve lahmacun yapar, İbrahim ve Halil ise bunları satar. En küçükleri Yusuf 'tan ise sadece okuması ve büyük adam olmasını beklerler.
🎬Filmin başlarında Yusuf, ailesine Hz. Yusuf'un kıssasını okur. İşte bu kıssa, ailenin gerçeği olur. Ailenin küçükleri, ağabeyleri tarafından ekonomik bencillik duygusuyla teker teker kurban edilir. Gözlerini para bürüyen abiler, kız kardeşlerini başlık parası karşılığında evlendirmeye çalışır.
🔸İbrahim ve Halil'in derdi üç tekerlekli bir araba alıp daha çok satış yapabilmektir. Ancak bunun için yeterli paraları yoktur. Borçla bir araba alırlar ve bunu ödemek için farklı bir yönteme girişirler. Cemile'yle evlenmek isteyen kebapçıdan başlık parası isterler. Böylece borçlarını ödeyeceklerdir.
🔸Cemile, evlenmek için erken olduğunu düşünür. Ablası Zeliha da onunla aynı fikirdedir. Evlenmesine mani olmak için elinden geleni yapacak ancak başaramayacaktır.
🔸 Abileri, araba alarak ticari faaliyetlerini geliştirirler. Hatta küçük kardeş Yusuf da onlara yardımcı olur. Ancak bu hırs, diğer kardeşlerini de teker teker harcamalarına sebep olacaktır. Habibe de bu açgözlülüğün kurbanı olur.
🔸 Evin ablası Zeliha ise kendisini kardeşlerine adar ve onlar için yaşar. Bu çetin yolda, elinden geleni yapacaktır. Zeliha'nın eski nişanlısı Ferhat'ın şu sözleri filmi özetler niteliktedir;
"Şimdiki, insan eti yemeye alışmıştır, gayrı durmaz. ...İnsan eti… Kim ki başkalarının sırtından geçinmiş, insan eti yemiştir."
🎬Eser, 11. Antalya Film Festivali'nde "en iyi yönetmen" ve "en iyi film" ödülleri alır.
🔸Üçüncü ve son film "Diyet"tir. Köyden gelmiş iki çocuklu bir kadınla, aynı fabrikada çalışan bir işçinin hikâyesi anlatılır. "Gelin" ve "Düğün" filmlerinden farklı olarak bu filminde yönetmen, fabrikadaki işçi ve işveren arasında gelişen olaylara, işçi haklarına, sendikalaşmaya dikkat çeker.
Efsane filmlerden akıllara kazınan replikler
DİYET FİLMİNİN KONUSU
🔸Bir gün fabrikadaki makine, bir işçinin sakatlanarak bacaklarını kaybetmesine sebep olur. Bilal Usta, İstanbul'a yeni gelen hemşerisi Hasan'ı sakatlanan bu işçinin yerine aldırır. Bütün bu yaşananlar, işçilerin sendikalaşmanın önemli olduğunu anlamasını sağlar.
🔸 İşçilerden biri "Makine değil o bey, katil!" diyerek çalışanların sesi olur. İşçiler, bu makinenin yeni modelinin alınmasını ister. Çünkü daha güvenli ve teknolojiktir. Ancak fabrika yönetimi, olayı "bir kazadır oldu bitti" şeklinde geçiştirmeye çalışır. Tazminatın ödeneceğini söylerler ancak sendikaya üye olmayan hiçbir işçi bu haktan yararlanamaz.
🎬 Filmdeki diyaloglar, fabrika ve makine kullanımının insanı da değersizleştirdiğini özetliyor. Duygusuz yöneticiler, makineleri kullanan insanları da birer makine olarak görür.
+ "Burası küçük bir işletme. Bu yükün altına girersek batarız. Siz de işsiz kalırsınız."
-"Bir insan kaç makine eder?"