Arama

Lütfi Ömer Akad: Göç Üçlemesi

Sinemaseverler için önemli bir üçleme ile karşınızdayız. Göç, Türk sinemasının en çok üçlemesi olan yönetmenlerinden, Lütfü Ömer Akad'ın imzasını taşıyor. 70'li yılların toplumsal sorunlarını, taşradan kente göçü beyaz perdeye taşıyan ünlü isim, filmlerinde yöresel meseleleri konu alarak evrensel mesajlar verir. "Gelin", "Düğün" ve "Diyet" filmleri de bu değerli üçlemelerden biridir.

🔸 Evi çekip çeviren ise Zeliha'dır. Kısıtlı bir alanda kıymalı pide ve lahmacun yapar, İbrahim ve Halil ise bunları satar. En küçükleri Yusuf'tan ise sadece okuması ve büyük adam olmasını beklerler.

🎬Filmin başlarında Yusuf, ailesine Hz. Yusuf'un kıssasını okur. İşte bu kıssa, ailenin gerçeği olur. Ailenin küçükleri, ağabeyleri tarafından ekonomik bencillik duygusuyla teker teker kurban edilir. Gözlerini para bürüyen abiler, kız kardeşlerini başlık parası karşılığında evlendirmeye çalışır.

🔸İbrahim ve Halil'in derdi üç tekerlekli bir araba alıp daha çok satış yapabilmektir. Ancak bunun için yeterli paraları yoktur. Borçla bir araba alırlar ve bunu ödemek için farklı bir yönteme girişirler. Cemile'yle evlenmek isteyen kebapçıdan başlık parası isterler. Böylece borçlarını ödeyeceklerdir.

🔸Cemile, evlenmek için erken olduğunu düşünür. Ablası Zeliha da onunla aynı fikirdedir. Evlenmesine mani olmak için elinden geleni yapacak ancak başaramayacaktır.

🔸 Abileri, araba alarak ticari faaliyetlerini geliştirirler. Hatta küçük kardeş Yusuf da onlara yardımcı olur. Ancak bu hırs, diğer kardeşlerini de teker teker harcamalarına sebep olacaktır. Habibe de bu açgözlülüğün kurbanı olur.

🔸 Evin ablası Zeliha ise kendisini kardeşlerine adar ve onlar için yaşar. Bu çetin yolda, elinden geleni yapacaktır. Zeliha'nın eski nişanlısı Ferhat'ın şu sözleri filmi özetler niteliktedir;

"Şimdiki, insan eti yemeye alışmıştır, gayrı durmaz.
...İnsan eti… Kim ki başkalarının sırtından geçinmiş, insan eti yemiştir."

🎬Eser, 11. Antalya Film Festivali'nde "en iyi yönetmen" ve "en iyi film" ödülleri alır.

  • 7
  • 10
Diyet (1974)
Diyet 1974

🔸Üçüncü ve son film "Diyet"tir. Köyden gelmiş iki çocuklu bir kadınla, aynı fabrikada çalışan bir işçinin hikâyesi anlatılır. "Gelin" ve "Düğün" filmlerinden farklı olarak bu filminde yönetmen, fabrikadaki işçi ve işveren arasında gelişen olaylara, işçi haklarına, sendikalaşmaya dikkat çeker.

Efsane filmlerden akıllara kazınan replikler

DİYET FİLMİNİN KONUSU

🔸Bir gün fabrikadaki makine, bir işçinin sakatlanarak bacaklarını kaybetmesine sebep olur. Bilal Usta, İstanbul'a yeni gelen hemşerisi Hasan'ı sakatlanan bu işçinin yerine aldırır. Bütün bu yaşananlar, işçilerin sendikalaşmanın önemli olduğunu anlamasını sağlar.

🔸 İşçilerden biri "Makine değil o bey, katil!" diyerek çalışanların sesi olur. İşçiler, bu makinenin yeni modelinin alınmasını ister. Çünkü daha güvenli ve teknolojiktir. Ancak fabrika yönetimi, olayı "bir kazadır oldu bitti" şeklinde geçiştirmeye çalışır. Tazminatın ödeneceğini söylerler ancak sendikaya üye olmayan hiçbir işçi bu haktan yararlanamaz.

🎬 Filmdeki diyaloglar, fabrika ve makine kullanımının insanı da değersizleştirdiğini özetliyor. Duygusuz yöneticiler, makineleri kullanan insanları da birer makine olarak görür.

+ "Burası küçük bir işletme. Bu yükün altına girersek batarız. Siz de işsiz kalırsınız."

-"Bir insan kaç makine eder?"

🔸Duruma itiraz edenlere ufak bir zam yapılarak susturulmaya çalışılır. Ancak sonunda işler rayından çıkacaktır. İşçilerin sendikaya girmesini istemeyen patronlar, onlardan sadece çalışmalarını bekler.

🔸 Yönetimin fabrikada yaşanan kazalara karşı buldukları çözüm oldukça trajikomiktir. Her yere "dikkat dalgın olma", "dikkatsizin yeri" yazılı ve üzerinde engelli sandalyesi olan afişler asarlar.

🔸 Hasan ve Hacer adlı iki çalışan, birbirlerini severek evlenirler. Hacer, kadın işçiler arasında saygınlık gören birisidir. Sendikalılar, onun da aralarına katılmasını ister. Ancak o, bunu çalıştığı yere ihanet olarak görür. Hasan da sendikaya çok karşıdır. Hacer'in fikrini değiştirmesine sebep olan kişi ise sakatlanan işçinin tekerlekli sandalyedeki hali, Hasan'ın o makinede çalışıyor olması ve her an kocasına bir şey olacak korkusu yaşamasıdır.

🎬Babasının söylediği şu hadis-i şerif, Hacer'in her şeyi anlamasına sebep olacaktır;

" İki birden, üç ikiden ve dört üçten iyidir, birleşiniz!"

🔸Ardından Hacer, makineyi görmeye gider ve onu bir karabasana benzetir. Sendikayla ilgili fikirleri değişir. "Birlik olsaydık makine değişirdi." diye düşünmeye başlar. Hasan ile bu nedenle araları açılır. Ama olanlar olur ve Hasan kolunu makineye kaptırır.

🎬Hacer, eline Hasan'ın kolunu alır ve fabrika yöneticilerine dönerek;

"Al diyetini! Şimdi bizim diyetimizi kim ödeyecek? Kim?"

🔸Bu sözlerle film, final yapar. Diyaloglar, sanayileşmenin karşısındaki duygusuz patronlar ve makine gibi görülen işçilere dair büyük mesajlar verir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN