27 Mayıs 1960 Darbesi'nin unutturulmuş mağduru; Zakar Tarver
1960 darbesinin ardından tutuklanarak camları gazete yapıştırılarak kapatılmış bir gemiyle Yassıada'ya götürülenler arasında iki dönem Demokrat Parti milletvekili yapan Zakar Tarver de vardı. Adnan Menderes ile sevk edildiği Yassıada'da gördüğü işkenceden hayatını kaybeden Tarver'in yaşadıkları, 27 Mayıs'ın bilinmeyen hikayeleri arasında yer alıyor.
Giriş Tarihi: 27.05.2019
11:51
Güncelleme Tarihi: 27.05.2019
12:10
"19 Eylül'de ailesinden haber geldi, Zakar Tarver öldü diye. Cenazesini Gülhane'deki Adli Tıbba götürmüşler. Zakar Bey'in bütün vücudu mosmordu. Belli ki çok dövmüşler. Gazeteleri annesinden sakladık, oğlunun ölüm haberini okumasın diye. 'Asker gazeteleri yasakladı' dedik. Sonra duyunca annesi yıkıldı, çok acı çekti." (Tarver'in bir yakını)
27 Mayıs darbesinin kurbanları Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan dışında başka kurbanları da vardı. Bu hain darbenin kurbanlarından Yassıada'ya götürülen 10 milletvekili ve bürokrat işkence sonucu hayatını kaybetti. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Lütfi Kırdar, duruşma sırasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Yusuf Salman, Lütfü Şaylan, Gazi Yiğitbaşı, Emekli Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Yümnü Üresin ve Kenan Yılmaz, Anayasa davasında yargılanırken, Yassıada'da vefat ettiler. İçişleri Bakanı Namık Gedik, Ankara'da Harp Okulu'nda hayatını kaybetti, ölüm nedeni 'intihar' olarak açıklandı. Herkesin ortasında askerlerden dayak yemeyi gururuna yediremeyen Cemil Keleşoğlu bileklerini keserek intihar etti. İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay da 30 Eylül 1960'da, işkence sonucu hayatını kaybetti.
1954-60 yıllarında iki dönem Demokrat Parti İstanbul milletvekilliği yapan Dr. Ermeni Zakar Tarver, 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından Adnan Menderes ile sevk edildiği Yassıada'da işkencede hayatını kaybetti.
Demokrat Parti'nin İstanbul milletvekili olup aynı zamanda Türkiye'nin ilk radyologlarından biri olan Zakar Tarver'in yaşadıkları 27 Mayıs'ın bilinmeyen hikâyeleri arasında yer alıyor.
TÜRKİYE'NİN İLK RADYOLOGLARINDAN BİRİYDİ
Zakar Tarver'in asıl Rupen Zakar Zakarya olup soyadı değişikliğiyle Tarver soyadını aldı. 1917'de öğrenimini İstanbul Tıp Fakültesi Radyoloji Bölümü'nde tamamlamasının ardından I. Dünya Savaşı'nda askere alındı ve subay olarak Osmanlı ordusunda görev yaptı.
1919-22 eğitimine devam etmek üzere Paris'e giden Dr. Tarver, radyoloji alanında uzmanlaşarak 3 yıl Marie Curie'nin asistanlığını üstlendi. Dönemin önemli tıp profesörlerinden eğitim alan Tarver, İstanbul'a ilk röntgen cihazını 1923'te getirdi. Kendisini geliştirmek için büyük çaba sarf eden Tarver Türkçe, Ermenice, İngilizce ve Fransızcadan başka Almanca ve Rusça da öğrendi.
Yedikule'deki Surp Pırgiç Hastanesi'nde 1923-1933 yılları arasında Radyoloji Klinik şefliğini yaptı. 1948-1955 yılları arasında başhekim olarak görev yaptı. 1942-43'de ise II. Dünya Savaşı yıllarında yüzbaşı rütbesiyle Sivas'ta tekrar askerlik görevini yaptı.
Bugün yayın hayatına devam eden Surp Pırgiç dergisinin kuruculuğunu üstlenerek, 'R. Zakaryan' ve 'Z. Kar' mahlaslarıyla Ermenice hikâyeler yazdı.
Siyasete ilk olarak İstanbul Belediyesi'nde Meclis üyesi olarak girdi. "O, çevresindekilerin yoğun ısrarları kıramayarak" milletvekili adayı oldu ve 1954'te milletvekili seçildi.
İKİ DÖNEM DEMOKRAT PARTİ MİLLETVEKİLLİĞİ YAPTI
1954 ve 1957 seçimlerinde DP'den İstanbul milletvekili seçildi ve iki dönem milletvekilliği yaptı. Mecliste sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için çalışmalar yürüttü. Nüfusun 50 milyona yükseltilmesi, çocuk ölümlerinin önüne geçilmesi, 10 binin üstünde hekimin yetiştirilmesi, 5 bin kişilik tıp fakültesi ve eczacılık okullarının kurulması, Milli Sağlık Planı hazırlanması konusunda önergeler veriyor, Meclis'te Sağlık ve Sosyal Yardım Komisyonu'nda aktif olarak çalışarak Sağlık Vekili Lütfi Kırdar ile büyük bir mesai yapıyordu. Eğitimle ilgili konularda da ön plana çıkan Tarver, Avrupa'ya ve Amerika'ya gönderilen öğrencilerin dışarıdan ucuza kitap getirebilmeleri için bunlardan alınan vergilerin düşürülmesini öneriyordu.
"Bütün ilim ocaklarına mümkün olduğu kadar hibe ve yardıma teşvik edecek şerait içerisinde bulunalım. Bu ocaklara dışarıdan malzeme gelecek, gümrükten muaf olacaktır. Dahilden ve hariçten alacağı maddi yardımların tamamen muaf olması ilim ocaklarının teşvik edilmesi" temennisinde bulunacak kadar da eğitime önem verirdi.