12 maddede İstanbul'un manevi fatihi Akşemseddin
Devrinin en iyi hekimi olan Akşemseddin'in mikrobu keşfeden ilk bilim adamı olduğunu biliyor muydunuz? Fatih Sultan Mehmet'in hocası ve İstanbul'un manevi fatihi Akşemseddin, Anadolu'nun İslamlaşmasında büyük rolü vardı. Fatih Sultan Mehmet'in "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir." dediği büyük alim, fetihten sonra Ayasofya'da kılınan cuma namazında ilk hutbeyi okudu. İStanbul'un fethi manevi mimarı Akşemseddin hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 15.02.2020
15:41
Güncelleme Tarihi: 16.02.2022
15:19
İSTANBUL'UN FETHİNE KATILDI
📌 Göynük'te yaşadığı dönemde Fatih Sultan Mehmet'in fetih hazırlıkları yaptığı haberi üzerine Edirne'ye giden Akşemseddin, İstanbul'un fethine birçok mürşitle beraber katılarak padişahın yanında bulundu.
📌 İstanbul'un fethinde II. Mehmet'in yanında olan Akşemseddin, Fatih üzerinde en etkili insanlardan biriydi.
İSTANBUL'UN FETHİ TARİHİ HAKKINDA 12 BİLGİ
İSTANBUL KUŞATMASINDA DÖNÜM NOKTASI OLAN MEKTUP
📌 20 Nisan 1453'te dört büyük yardım gemisi, Osmanlı donanmasının çabasına rağmen İstanbul'a girdi. Bu durum Bizanslılar arasında büyük bir sevince, Osmanlı ordusunda ise büyük bir hüsrana yol açtı. Muhalifler seslerini yükselterek kuşatmanın hemen kaldırılması gerektiğini söylediler. Orduda büyük bir moral bozukluğu hâkim oldu.
📌 Ordunun durumunu vaktinde teşhis eden Akşemseddin, padişaha sert ifadelerle dolu bir mektup yazdı. Fetih taraftarlarının muzaffer olacağını müjdeleyen Akşemseddin, padişahtan sert tedbirler almaktan kaçınmamasını da istedi.
TARİHTE İZ BIRAKAN 20 MEKTUP
AKŞEMSEDDİN'İN FATİH'E MEKTUBU
📌 Akşemseddin'in yazdığı bu mektup Fatih'in moralini yükseltip, kuşatmaya devam kararını vermesine ve fetih gerçekleşene kadar hedefinden vazgeçmemesinde önemli bir rol oynadı. İstanbul kuşatmasının dönüm noktası olan mektupta Akşemseddin şunları yazmıştı:
"Bu hadise gemi ehlinden oldu. Kalbime büyük kırıklık ve üzüntü getirdi. Bir fırsat görünüyordu. Fakat bu hadise o fırsatı ortadan kaldırdı.
Yeni gelişmeler oldu. Birincisi, kâfirler rahatladı, sevince boğuldu, moral buldu. İkincisi, sizin görüşünüzün eksik, hükmünüzün ve kararlarınızın isabetsiz, sözünüzün tesirsiz olduğu görüşü kuvvet kazandı. Üçüncüsü, dualarımızın kabul olmadığı, müjdemizin geçersiz olduğu ifade edilir oldu. Bu bakımdan bu hadise, bunun gibi pek çok mahzurlar doğurdu.
Şimdi yumuşaklık ve merhamet gerekmez. Bu hususta kusuru görülenler, fethe muhalif olanlar tespit edilip, bunlar görevden azil dâhil gereken en şiddetli ceza ile cezalandırılmalıdır. Eğer bunlar yapılmazsa kaleye yeni bir hücuma kalkışıldığında, hendeklerin doldurulmasına karar verildiğinde gevşeklik gösterilecektir. Bilirsiniz, bunlar yasaktan (zordan) anlayan Müslümandır. Allah için canını, başını ortaya koyan azdır. Meğer bir ganimet göreler, canlarını dünya için ateşe atarlar.
FATİH SULTAN MEHMET'İN 20 UNUTULMAZ SÖZÜ
Şimdi sizin yapmanız gereken bütün gücünüzle, fiilen, emirle, hükümlerinizle, sözünüzle işe sarılmanız, gayret göstermenizdir. Bu tür görevler, gerektiğinde merhameti ve yumuşaklığı az, şiddet kullanabilecek, zora başvurabilecek kimselere verilmelidir. Bu, hem geçmişteki uygulamalara, hem de dine uygundur. Allah şöyle buyuruyor:
'Ey şanlı Peygamber! Kâfirlerle, münafıklarla sonuna kadar savaş ve onlara karşı sert ol, yumuşak davranma. Onların varacakları yer cehennemdir ki, orası varılacak ne kötü yerdir .'
Bir acayip hal oldu. Üzgün bir halde otururken, Sâdâtın büyüğü, Câfer-i Sâdık'ın işareti üzerine Kur'an'ı Kerim üzerinde mütalaada bulunurken şu âyete rastladım: "Allah münafıklara ve kâfirlere ebedi olarak cehennem ateşini vaat etti. O, onlara yeter. Allah onları rahmetinin sahasından uzaklaştırdı. Onlar için devamlı azap vardır".
Bu âyete göre, bu işte gayret sarf etmeyenler de, senin emrine uymayanlar da Müslüman değildir. Bunlar münafık hükmünde olup, kâfirlerle cehennemde beraber olacaklardır.