Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Tarih
  • 15 maddede Osmanlı padişahlarının asırlık geleneği: Bayram alayı

15 maddede Osmanlı padişahlarının asırlık geleneği: Bayram alayı

Osmanlı'da bayramlar oldukça coşkulu ve şatafatlı bir şekilde kutlanırdı. Bu zamanlarda payitahtta en önem verilen hadise ise padişahların bayramlaşma törenleriydi. Padişahların bayramlaşma kaideleri kanunnameler ile belirlenmişti. Sultanın, bayram namazı için camiye doğru beraber yola çıktığı alay renkli görüntüler oluştururdu. İşte 15 maddede Osmanlı padişahlarının asırlık geleneği bayram alayları hakkında bilinmesi gerekenler...

  • 8
  • 15
BAYRAM ALAYINDA GÖREVLİ DEVLET ERKÂNI
BAYRAM ALAYINDA GÖREVLİ DEVLET ERKÂNI

Bayram alayında padişaha kapıcıbaşılar, çavuşbaşı, mîr-i alem, çavuşlar ve rikâb-ı hümâyun solakları dışındaki devlet ileri gelenleri de atlarına binerek padişaha refakat ederlerdi.

Bayram alayında önden arkaya doğru şu görevliler bulunurdu: Yaya olarak saray hocaları, kapıcıbaşı ağalar; atlı olarak da defter emini, ikinci ve üçüncü defterdarlar, başdefterdar, nişancı, sadrazam kethüdâsı, vezirler, iki tarafında yaya olarak sorguçlu yeniçeri bölük çorbacıları bulunan veziriazam, sağ elinde gümüş asa, sırtında kısa kürk, başında Selîmî kavuk, ayağında mor kadife Tatar şalvarı ve Çerkes yemenisi giyen kapıcılar kethüdâsı bulunurdu.

Osmanlı'nın az bilinen meslekleri

Yaya olarak ikinci ve birinci mîrâhur ağalar, iki yanında kırmızı ve bej renkli sivri külâhları ve ellerinde beş köşeli asâlarıyla hasekiler, peykler, solaklar, mücevher sorguçlu çuhadarlar olduğu halde padişah, başlarında mücevherli üsküf, bellerinde incili kuşak ve mücevher kakmalı hançer, sırtlarında bol sırmalı entari ve kaftanlarla silâhdar ağa ve başçuhadar; başında Selîmî kavuk, belinde som mücevher bıçak, sırtında sırmalı entari, üstü kaftan, bunların üzerinde serâserden dört yerli samur kürk ile Dârüssaâde ağası; başlarında Selîmî kavuklarla Bâbüssaâde ağaları; başlarında düz kaş serpuş, bellerinde mücevher kakmalı hançer, altın köstekli som mücevher kama ve ayaklarında kontuşlarla hazinedar ağa ve Has Odalı ağalar.

  • 10
  • 15

Padişah Ortakapı'dan çıkınca Has Fırın tarafındaki duvarın önünde dizilmiş olan çavuşlar alkışa başlarlar, padişah da onları selâmlardı. Padişah camiye vardığı zaman binek taşının yanında çizmeleri çıkartılır, özel bir pabuç giydirilirdi. Sadrazam ve yeniçeri ağası namaz kılacağı mahfil-i hümâyuna kadar padişaha refakat ederlerdi. Caminin mahfil-i hümâyununda önceden serilmiş hususi seccadesi üzerinde namaz kılardı.

Bayram sofralarınızı şenlendirecek Osmanlı yemeği

  • 11
  • 15

Dönüşte Topkapı Sarayı'na gelen padişah burada Enderun mensuplarının tebriklerini kabul ederdi. Daha sonra haren-i hümayuna geçer, harem mensuplarıyla bayramlaşırdı. Bayram sebebiyle haremde de çeşitli etkinlikler düzenlenir, bu etkinliklerin bazılarına bizzat padişah da izleyici olarak katılırdı. Sarayda pehlivan güreşleri, ok atma müsabakaları, esnaf alayları cambazlık ve hüner oyunları bu eğlencelerden bazılarıydı.

Esnaf alaylarındaki çeşitli mesleklerden esnaflar, uğraş alanları ile ilgili işleri bir gösteri şeklinde sanardı. Örneğin bir ayakkabıcı bir gün içinde 110 çift ayakkabı dikmişti. Etkinliklerin sonunda padişah, harem görevlilerine bahşişler dağıtır, devletin sahibi olarak herkesin mutlu olmasını gözetirdi.

  • 12
  • 15
AVRUPALI SEYYAHIN GÖZÜNDEN OSMANLI'DA BAYRAM TÖRENİ
AVRUPALI SEYYAHIN GÖZÜNDEN OSMANLI’DA BAYRAM TÖRENİ

Ramazan bayramlarında arife gününde ikindi vaktinden bayram sonuna kadar gemilerde alay sancakları keşide olunup beş vakit 21 pare top atışı yapılırdı. Diğer şehirlerde de top atışları yapılırdı. Avrupalı seyyah Busbecq Kanuni Sultan Süleyman'ın Ramazan bayramı namazını izleme fırsatı buldu.

"İmamın söylediklerini derin bir sessizlik içinde dinliyorlardı. Her rütbe ve sınıfın kendine ayrılmış yerleri vardı. Sıralandıkları geniş alanda birer duvar görüntüsü veren ayrı ayrı saflar halinde dizilmişlerdi... Sanki toprağa çakılmış ve kök salmış gibi hareketsiz duruyorlardı. Ne öksüren ne de boğazını temizleyen vardı. Tek çıt çıkmıyordu. İmam, Muhammed'in adını telaffuz ettiği zaman derin bir saygı içinde başlarını yere eğiyorlar, Tanrı'nın adı anıldığında huşuyla yere kapanarak toprağı öpüyorlardı. Türkler dini ayinlerine büyük bir sevgi ve saygıyla katılıyorlar."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN