20 maddede Abdülhamid’in 33 yıllık başarısının sırrı
O, koskoca bir imparatorluğun en zor dönemlerinin mirasını omuzlarına alan bir hükümdardı. Üç kıtaya hükmetmiş Osmanlı Devleti, tarihinin en zor dönemlerini yaşıyordu. Sultan Abdülhamid, tüm bu zorluklara göğüs germiş, milletinin başında dimdik ayakta duruyor, elinde tuttuğu İslam sancağından bir an olsun ayrılmıyordu. 33 yıl boyunca hükümdarlık yapan Ulu Hakan'ın başarı sırlarını sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 02.04.2019
09:20
Güncelleme Tarihi: 12.04.2019
17:04
PLANLI PROGRAMLI BİR HAYAT
Zaman, en büyük sermaye değil midir? II. Abdülhamid Han, mal israfında olduğu gibi zaman israfından da kaçınıyordu. Zamanını çok iyi kullanıyor, her şeyi bir plan ve program dâhilinde yapıyordu. Yaptığı ve yapacağı şeyleri kendisi not ediyor, yaptıracaklarını da not ettiriyor ve her şeyi bir saate bağlıyordu.
Abdülhamid Han, disiplinli bir sultandı. İşleri zamanında takip etmek en büyük özelliklerinden biriydi. Yapılan müracaatlar intizam içerisinde tetkik edilir ve hiçbir kâğıt parçasının kaybolmasına, hiçbir muamelenin kontrolden kaçmasına ve işlerin uzamasına müsaade etmezdi. Aynı zamanda getirilen ve gönderilen evrakların kayıtlarına çok büyük hassasiyet gösterirdi. Kendisine arz olunun şeylerle kendisinin verdiği emirlerin kayıp ve tahrif olmamasına çok dikkat ederdi.
Marifet, yabancı medeniyetleri körü körüne taklit değil, faydalı olanı alarak bünyeye adapte etmektir.Batı'daki bilim ve teknolojideki ilerlemenin sebepleri ve teknolojideki yenilikleri ülkeye getirmek için öğrenciler gönderdi. Sultan, Batı medeniyeti hakkında şunları söylemektedir:
"Avrupa'nın medeniyetine (bilim ve teknoloji alandaki) daima takdir ederim.Fakat Hıristiyanlığı (kültürlerini) hiçbir zaman Müslümanlığa tercih etmedim ve üstün taraflarını da görmedim. Başkalarını gelişi güzel taklit etmekten hoşlanmadım. Marifet, bu medeniyeti kendimize uydurabilmektir. Ben bu medeniyetin iyi taraflarını hatta sarayıma getirdim."
II. Abdülhamid Han, iyi bir okuyucuydu. Şehzadelik yıllarında başlayan kitap okuma sevgisi ömrü boyunca devam etti. Çok zengin bir kütüphane yaptırdı. Dünyanın her tarafından getirilen eserlerle donatıldı. Sultan, gece yatmadan önce kitap okuturdu. Kızı Ayşe Sultan, yazdığı hatıratında babasından bu konuda şunları nakletmektedir:
"Gündüzleri beni meşgul eden işlerin ağırlığından kurtulmak, 20 zihnimi başka taraflara sevk edip düşüncelerimi defetmek ve rahat uyuyabilmek için her gece odamda kitap okutuyorum. Okuttuğum eserler ciddi olursa büsbütün uykum kaçıyor. Onun için bir takım romanlar tercüme ettiriyorum." Der ve gülerek ilave ederdi: "Küçüklüğümde dadım bana ninni söylerdi. Şimdi de okunan kitaplar aynı tesiri yapıyor. Esasen yarı dinliyor, yarı dinlemeden uykuya dalıyorum. İşte benim uyku ilacım budur."
II. Abdülhamid Han, istisnalar haricinde erken yatıp erken kalkardı. Güneş doğmadan kalkar, sabah namazını kılarak dualar eder, Kur'an-ı Kerim okur, ibadetini yaptıktan sonra kahvaltısını yapardı.