50 yıllık gezgin Evliya Çelebi kimdir?
Evliya Çelebi, gördüğü bir rüyanın etkisinde kalarak kendini yollara vurur. Peki, Çelebi'nin seyyahlık öyküsü nasıl başladı? Neden seyahatname yazdı? Gerçek ismi neydi? Sizler için, gördükleri ve deneyimlediklerini kaleme döken ve asırlara miras bırakan Evliya Çelebi hakkında az bilinenleri derledik.
Giriş Tarihi: 31.08.2019
11:19
Güncelleme Tarihi: 01.09.2019
09:33
HANGİ UNVANLARI KULLANDI?
Çelebi, Evliya'nın en çok bilinen unvanıdır. Bazıları Efendi'yi de kullanır. Kendisi ise mücerred (bekâr, aile bağları olmayan), derviş veya fakir, bir de bî-riyâ (riyakâr olmayan) sıfatlarını kullanır.
Seyahatnamelerinden derlenen bilgilere göre, Türkçeyi düzgün kullanabilme becerisine sahip olan Evliya, Enderun'da Arapça, Farsça ve Rumca; babasının arkadaşı Simyon Usta'dan ise Latince ve Yunanca öğrenmiştir.
İyi bir öğrenim gördüğü anlaşılan Evliya Çelebi, Şeyhülislâm Hâmid Efendi Medresesi'nde yedi yıl kadar derslere devam ettiği gibi hocası Evliya Mehmed Efendi'den de hıfza çalıştı. Babasından hattatlık öğrendi. Ardından saraya intisap ederek Enderun'da tahsilini sürdürdü. Güzel sesi dolayısıyla mûsiki eğitimi de aldı.
Bu konuda Derviş Ömer Efendi'den faydalandı. Bir müddet sonra Silâhdar Melek Ahmed Ağa (Paşa), Rûznâmeci İbrâhim Efendi ile Hattat Hasan Paşa tarafından IV. Murad'a takdim edildi. Takdim sırasında padişahın yanında Emîr Gûne Han'ı ilk defa gördü. Padişahın emriyle Kilâr-ı Hâs'a alındı. Burada eğitildi; hat, mûsiki, nahiv ve tecvid gibi dersler okuyarak bilgisini arttırdı.
Evliya Çelebi hiç evlenmemiştir. Eserindeki bilgilerden iyi ata bindiği, iyi cirit oynadığı, gayet çevik ve hareketli bir insan olduğu, herkesle iyi geçindiği, hoşsohbet, nüktedan olup katıldığı meclislerde sözünü dinlettiği anlaşılmaktadır.
Devlet ricâlinden çok tanıdığı olmasına rağmen ikbal hırsına kapılıp mansıp peşinde koşmayarak hayatını seyahate vakfeden Evliya Çelebi, seyahatlerine yardımcı olması için zaman zaman mektup götürüp getirmek, köyleri tahrir etmek, vergi toplamak gibi görevleri kabul etmiştir.
Eserinden anlaşıldığına göre Evliya Çelebi, hoşça vakit geçirmeyi seven zevk sahibi bir kimsedir. Anlattığı garip olaylarda ve latifelerde hiç şüphesiz onun bu özelliğinin tesiri vardır.
GÖRDÜĞÜ RÜYA ONU NASIL ETKİLEDİ?
Kendisi eserinde seyahatlerinin sebebini, 1040 Muharreminin aşure gecesi gördüğü bir rüyaya bağlamaktadır. Buna göre İstanbul'da Yemiş İskelesi civarındaki Ahî Çelebi Camii'nde Hz. Peygamber'i kalabalık bir cemaatle birlikte görür, heyecana kapılıp Resûl-i Ekrem'in elini öperken, "Şefaat yâ Resûlellah" diyecek yerde "Seyahat yâ Resûlellah" der.
Hz. Peygamber tebessüm ederek şefaati, seyahati ve ziyareti ona müjdeler; cemaatte bulunan ashabın duasını alır; Sa'd b. Ebû Vakkās da gördüklerini yazması temennisinde bulunur. Bu rüyayı tabir ettirdiği Kasımpaşa Mevlevîhânesi Şeyhi Abdullah Dede'nin, "Sa'd b. Ebû Vakkās'ın nasihati üzere ibtidâ bizim İstanbul'cağızı tahrir eyle" tavsiyesiyle önce doğduğu ve yaşadığı şehri gezmeye, gördüklerini yazmaya karar verir.