Abdülhamid’in desteklediği kültür sanat faaliyetleri
Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı modernleşmesini ileriye taşıyan, gelişmelere ve yeniliklere açık bir padişahtı. Kendisinden önceki hükümdarların başlattığı faaliyetleri devam ettirmiş; bazı alanlarda daha ileriye taşıyarak toplumun günlük hayatına hitap eden kültürel aktivitelerin oluşmasını sağlamıştı. Kütüphanecilik, müzecilik, fotoğraf, sinema, resim, tiyatro ve operanın gelişmesine büyük katkılar sağlamıştı.
Giriş Tarihi: 03.10.2020
16:07
ARKEOLOJİK KAZILARDA PEK ÇOK ESER KAÇIRILMIŞTI
Avrupa'da başlayan bu kazılar, adeta açık hava müzesi olan ve geçmişte pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Osmanlı coğrafyasında her geçen gün daha da yoğunlaştı.
Osmanlı'daki ilk arkeolojik kazıları Avrupalılar başlattı. Tarihi eser kaçakçılığının dönemin siyasi atmosferinin de etkisiyle artması nedeniyle yerli araştırmacılarla kazılara devam edildi.
Sultan Abdülhamid'in ilk kez sergilenen şahsi eşyaları
OSMANLI’DAKİ İLK ARKEOLOJİK KAZI
Osman Hamid Bey ve müze uzmanı Demosten Baltacı'nın, 1897'de gerçekleştirdikleri kazıda Kral Kenropol'ün lahdi ile birlikte 21 lahit gün yüzüne çıkarıldı.
Bu tarihi eserler, İstanbul'daki müzede sergilendi.
ABDÜLHAMİD ŞEHZADELİĞİNDE RESİM DERSİ ALMIŞTI
Manzara ve çiçek resimlerinden hoşlanır, portre yapardı. Bunların dışında güzel tablolar toplayarak sarayda bir resim koleksiyonu da oluşturmuştu.
RESİM SANATINDA ÖNE ÇIKAN İSİMLER
Müdürlüğüne Osman Hamdi Bey'in getirildiği bu okul, Paris Güzel Sanatlar Mektebi esas alınarak kuruldu.
Okulda resim ve heykeltıraşlık gibi alanlarda eğitim verildi. Ayrıca okul bünyesindeki üç modern resim atölyesinde pratik olarak resim yapılıyordu. Modern Osmanlı resminde Şeker Ahmed Paşa ve Osman Hamdi Bey ressamlık yönüyle öne çıkan iki önemli isimdi.
Abdülhamid'in İstanbul'a armağan ettiği 50 eser
ABDÜLHAMİD FOTOĞRAFA OLDUKÇA İLGİLİYDİ
Sultan II. Abdülhamid, fotoğrafa oldukça ilgili bir padişahtı ve Yıldız Sarayı'nda 1893 yılında özel bir fotoğraf atölyesi yaptırmış başına Ali Rıza Bey'i geçirmişti.
Pek çok fotoğrafçıya "Saray fotoğrafçısı" unvanı vermiş; bu isimleri, geniş Osmanlı coğrafyasının dört bir tarafını dolaşarak insan, hayvan, tabiat ve kamu binası gibi pek çok şeyin fotoğrafını çekmekle görevlendirmişti.