Abdülhamid'in İstanbul'a miras bıraktığı 5 cami
Sultan II. Abdülhamid, payitahtın dört bir yanında yeni eserler yaptırdı ve eski eserleri ihya etti. Usta bir marangoz olduğu bilinen Sultan II. Abdülhamid'in Yıldız Hamidiye Camii'ndeki mahfil kafesleri ile dört büyük halife levhalarını sarayın marangozhanesinde bizzat kendisinin imal ettiğini biliyor muydunuz? Ya da Evliya Çelebi'nin, Seyahatname isimli eserinde o dönem İstanbul'unun tamamının net görüldüğü için Cihangir Camii'ye Cihannüma ismini verdiğini? Sizler için, Abdülhamid'in İstanbul'a miras bıraktığı 5 camiyi derledik.
Giriş Tarihi: 26.04.2019
14:56
Güncelleme Tarihi: 20.05.2019
12:59
Yıldız Hamidiye Camii, Beşiktaş Meydanı'ndan Barbaros Caddesi'ne doğru çıkan yolun sağ tarafında, Yıldız Sarayı yolu üzerinde yer almaktadır. Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırılan ve devrinin simge yapılarından birisi olan Yıldız Hamidiye Camii, 1885-1886 yıllarında inşa edilmiştir. Cami önündeki yeşillikler arasında beyaz bir kuğuyu andırır vaziyette mimarisi, dış cephe özellikleri, plan şeması ile Osmanlı mimarisinde eşi benzeri olmayan bir yapıdır.
Sultan Abdülaziz'in Dolmabahçe Sarayı'ndan askeri darbe ile tahttan indirilmesi sebebiyle Dolmabahçe Sarayı'nı güvenli bulmayan Sultan II. Abdülhamid, 1877 yılında devletin merkezini Yıldız Sarayı'na taşımıştı.
Cuma Namazı, Bayram Namazı ve önemli dini günlerde güvenlik sebebiyle Beşiktaş'tan uzakta bulunan camilere girmekten hoşlanmayan sultan, sarayın yanına Yıldız Hamidiye Camii'ni inşa ettirmiştir. Yıldız Hamidiye Camii inşa edildikten sonra, saltanatının sonuna kadar çok gösterişli Cuma Selamlıklarına sahne olmuştur.
Yıldız Hamidiye Camii, Osmanlı sultanlarının yaptırdığı son cami olma özelliği ile dikkat çekmektedir. Caminin mimari uzun yıllar Sarkis Balyan olarak bilinmiş fakat Dolmabahçe Sarayı Arşivi'nde çıkan bir belgede asıl mimarının Nikolaidis Jelpuylo isimli bir Rum olduğu ortaya çıkarılmıştır. Mimari yapısı, dekoru, iç süslemeleriyle Osmanlı mimarisinden uzak bir çizgide yer alan cami, 10 dönümlük bir arazi içinde 1440 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuştur.
Yıldız Hamidiye Camii'ne çift taraflı beyaz mermer merdivenler ile çıkılarak saray kapılarını andıran taç kapısından girilir. Nisa Suresi 103. Ayet-i kerime ve Sultan II. Abdülhamid'in tuğrasının bulunduğu taç kapı bir sanat eseridir. Caminin son cemaat yeri bulunmamaktadır. Bu alanda görülen güzel bezemeler cami içi hakkında ipucu verir. Taç kapıdan girildiğinde dikdörtgen bir alan geçildikten sonra caminin harim kısmına geçilir.
Lacivert zemin üzerinde altın varakla süslenmiş kubbesi, gökyüzünü ve sonsuzluğunu ifade etmesi bakamından dikkat çekidir. Bu özelliğinden dolayı kubbe, olduğundan büyük görünmektedir. Kubbenin ortasındaki hat kuşağında Neml Suresi'nden ayetler bulunmaktadır. Kubbede bulunan altın yaldızlı yıldızlar ve krem zemin üzerine işlenmiş renkli motifler önemlidir. 16 oval pencerenin bulunduğu yapı, son derece aydınlıktır. Caminin içinde kuvve tavanları ve bütün duvarlarında bol altın yaldız ve zengin kalem işleri görülmektedir.
Hattat Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılan hat yazılarında gülkurusu zemin üzerinde mavi desenle bezenmiş, abanoz üzerine sedef oyma ile altın yaldız kaplama yapılmıştır. Ustalık ve zarafetin konuştuğu levhalarda, selatin camilerde olduğu üzere Cenab-ı Hakkın, Peygamber Efendimiz'in ve dört büyük halife ile Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimizin isimleri yer almaktadır. Usta bir marangoz olduğu bilinen Sultan II. Abdülhamid Han, caminin hünkâr ve şehzadeler mahfili kafesleri ile sedef kakma olarak 4 büyük halife levhalarını saray marangozhanesinde bizzat kendisi imal etmiştir.
Cami hariminde bulunan kıymetli avize de Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından İstanbul ziyaretinde camiye hediye edilmiştir.
Her yönüyle farklılık arz eden Yıldız Hamidiye Camii'ndeki bir başka özellik de diğer camilerde bulunan fil ayakları yerine, Mescid-i Aksa'daki gibi ana sembol olarak, içi çelik üzeri ahşap kaplama ve motiflerle bezeli dört direk dikilmiş olmasıdır. Caminin minber ve vaaz kürsüsü mermerden yapılmıştır. Cami içerisinde üç tarafı dolanan ve Mülk Suresi'nin yazılı olduğu kufi kuşak yazısını ise Ebuzziya Mehmed Tevfik Bey yazmıştır.
Altın varak süslemelerin yer aldığı hünkâr köşkünün ikinci katı Sultan II. Abdülhamid'e ayrılmıştır. Camideki en ihtişamlı kısım hünkâr mahfilidir. Sultanın Yıldız Sarayı'ndaki özel odasıyla, aynı dekorasyona sahip güzellikteki gül ağacından yapılan mahfilde sultanın namazlarını eda ettiği bilinmektedir.