Akşemseddin kimdir? Akşemseddin'in İslam ve bilim tarihimiz açısından önemi...
İstanbul'un fethinin manevi babası, Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemseddin'in gerek fetihteki manevi rolü gerekse ilim ve irfanını ortaya koyan eserleri, İslam ve bilim tarihimiz açısından oldukça büyük önem taşır. Akşemseddin, sıkıntılı anlarda zaferin yakın olduğu müjdesini vererek, sabredip gayret gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak, fethin kısa zamanda gerçekleşmesini sağlamıştır.
Giriş Tarihi: 31.01.2020
15:38
Güncelleme Tarihi: 31.01.2023
11:24
➡ Fatih Sultan Mehmet'in "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir." dediği, fetihten sonra Ayasofya'da kılınan Cuma namazında ilk hutbeyi okuyan Akşemseddin, İstanbul'da Eyyüp Sultan'ın kabrini de bulduktan sonra padişahın tüm ısrarlarına rağmen Göynük'e döndü ve 1459'da burada vefat etti. Türbesi halen ziyaretgâhtır.
Akşemseddin'in türbesi Süleyman Paşa Camii yanında yer alır. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'nin matbu nüshasındaki bir notta, türbenin harap olması üzerine hazîne-i hâssadan masrafı karşılanarak yeni ve güzel bir türbe yapıldığı belirtilir. 1952 yılından itibaren türbenin dış mimarisi tamir görmüş, bu sırada içindeki sandukaların yerleri değiştirildiği gibi bir tanesi de anlaşılmayan bir sebepten kaldırılarak yok edilmiştir. Türbede Akşemseddin'den başka iki oğlu da yatmaktadır.
➡ Akşemseddin'in içinde çileye girdiği hücre bugün de Ankara Hacı Bayram Camii bodrumunda mevcuttur ve şeyhin adıyla anılır. Büyük zat Beypazarı'nda bir mescid ve değirmen inşa ettirdi. Fakat halkın büyük rağbet gösterip etrafına toplanması üzerine günümüzde Çorum'a bağlı olan İskilip kazasında Kösedağı civarındaki Evlek köyüne çekildi.
➡ Bir süre sonra buradan ayrılarak Göynük'e yerleşti ve orada da yine bir mescidle değirmen yaptırdı. Bir yandan çocuklarının, diğer yandan da dervişlerinin tâlim ve terbiyeleriyle meşgul oldu; bu arada hacca gitti. Şeyhi Hacı Bayrâm-ı Velî 'nin vefatından sonra onun yerine irşad makamına geçti.
Akşemseddin sözleri ve alıntıları
Tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber İstanbul'un fethinden önce iki defa Fatih'in yanına Edirne'ye giden Akşemseddin, ilkinde II. Murad'ın kazaskeri Çandarlıoğlu Süleyman Çelebi'yi, öbür defasında da Fatih'in kızlarından birini tedavi ederek iyileştirmiş, Fatih'in kızı da kendisine Beypazarı'ndaki pirinç mezraalarını vermişti.
Fatih 1453 yılı baharında İstanbul'u muhasara etmek üzere ordusuyla Edirne'den yola çıkınca Akşemseddin, Akbıyık Sultan ve devrin diğer tanınmış şeyhleri de yüzlerce müridleriyle ona katıldılar. Akşemseddin kuşatmanın en sıkıntılı anlarında gerek padişahın gerekse ordunun manevi gücünün yükseltilmesine yardımcı oldu. Araştırmacılar, Akşemseddin'in bu sıkıntılı anlarda zaferin yakın olduğu müjdesini vererek sabredip gayret göstermesi gerektiğine dair Fatih'e yazdığı mektupların fethin kısa zamanda gerçekleşmesinde büyük bir tesiri olduğunu belirtirler.
Fetihten sonra Ayasofya'da kılınan ilk Cuma namazı
➡ Fetihten sonra Ayasofya'da kılınan ilk Cuma namazında hutbeyi Akşemseddin okuduğu gibi, İslam ordularının daha önceki kuşatmalarından birinde şehid düşmüş olan sahâbeden Ebû Eyyûb el Ensârî 'nin (RA) kabrini de Fatih'in isteği üzerine yine o keşfetti.
➡ Fatih Sultan Mehmed tarafından kiliseden çevrildikten sonra Fatih medreseleri yapılıncaya kadar önce medrese olarak kullanılan Zeyrek Camii'nin güney ihata duvarında pencere üstündeki bir kitâbeden, Akşemseddin'in İstanbul'da bulunduğu yıllarda burada oturduğu ve ders verdiği anlaşılır.
AYASOFYA'DA İLK CUMA NAMAZI NASIL KILINMIŞTI? OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Mikrop meselesine ilk temas eden alim
➡ Kaynaklarda aynı zamanda "tabîb-i ebdân" (beden doktoru) olduğu, devrinin iyi bir hekimi sıfatıyla da şöhret kazandığı ve tıbba dair eserleri bulunduğu belirtilen Akşemseddin'in, tıp tarihinde ilk defa mikrop meselesini ortaya atmak ve hastalıkların bu yolla bulaştığı fikrini öne sürmekle, bu alanda kesin bilgiler veren Fracastoro adlı İtalyan hekimden önce bu konuya ilk temas eden tabip olduğu kabul edilir.
➡ Akşemseddin'in yedi oğlu oldu. Bunlar sırasıyla Sâdullah, Fazlullah, Nûrullah, Emrullah, Nasrullah, Nûrülhüdâ ve Hamdullah Hamdi 'dir.
➡ Bunlardan küçük oğlu Hamdullah Hamdi hey'et, nücûm ve mûsiki de iyi derecede bilgi sahibi olup aynı zamanda devrinin önde gelen şairleri arasında da yer alır.