Alev Alatlı için ne dediler?
Bugün Rahmet-i Rahman'a kavuşan düşünce vadimizin bereketli kalemi Alev Alatlı, eserleri ve fikirleriyle milletinin yanında olan bir mütefekkir, hakikat yolcusuydu. İlmi yolculuğunu felsefe, düşünce, istatistik, ekonomi alanlarında yoğunlaştıran Alatlı'nın ana çerçevesinde her zaman medeniyetimiz vardı. 1986'da "Özgür Madalyası" alan Alatlı'yı önemli isimlere sorduk.
Giriş Tarihi: 02.02.2024
19:44
Güncelleme Tarihi: 02.02.2024
20:04
Gazeteci - Yazar Ekrem Kızıltaş:
Öncelikle hepimizin başı sağ olsun. Çünkü Alev Hanım'ın kaybı sadece ailesinin, yakınlarının değil bence Türkiye'nin, hepimizin belki insanlık aleminin de kaybı. Alev Hanım objektifliğinin yanında yerli ve milli oluşuyla, meseleleri, konuları olabildiği şekilde yerli yerine oturtan ve son derece canlı bir şekilde her ortamda dile getiren bir insandı. Geriye doğru baktığımızda, son 30-40 yıl içerisinde Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durma kavgasını en yakından destekleyen ve bu konuda yapabileceği her şeyi elinden geldiği kadar gerektiğinde televizyon tartışmalarında gerektiğinde yazarak, çizerek gerektiğinde üniversite bazında Türkiye'yi daha ileri noktalara taşıma davasının en canlı savunucularından birisi oldu. Cenab-ı Hak'tan gani gani rahmetler diliyorum. Tabi ki boşluğu çok büyük ama önünde sonunda geride bıraktığı eserleriyle, hepimizin ve özellikle gençlerin oldukça faydalanacağı kaynaklar bıraktığına inanıyorum.
Şair - Yazar Mustafa Akar:
Alev Alatlı her şeyden önce özgüven demektir. Gezi parkı isyanından sonraki eblehleşmeyi, paçozlaşmayı ilk anlatan kişidir. Yüksek zekadır, bilirkişidir, yerlidir, buralı bir entelektüeldir. O meşhur konuşmasındaki satırlar çıkmıyor aklımdan:"Her yasal hak helal değildir ve olamaz; aslolan hakkın helal edilmesi olmalıdır. Asıl olan helalleşmek olmalıdır. Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır." Allah gani gani rahmet eylesin.
Daily Sabah Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Z. Altay:
Alev Hanım sadece edebiyatımızın değil düşünce hayatımızın da dev çınarlarından biriydi. Vefatını öğrendiğimizde bizlerde derin bir teessür meydana geldi, çok üzüldük. Fakat bir tesellimiz var, Yunus Emre'nin de dediği gibi "ancak beden ölür, âşıklar ölmez." Alev Hanım'ın fikirleri ve eserleri de uzun yıllar, uzun nesiller boyunca yaşayacaktır, okunacaktır, tartışılacaktır. Allah rahmet eylesin, başımız sağ olsun.
Nurullah Genç:
Çokça üzüldüm, Rabbim rahmet eylesin. Biz Alev Hanım ile 90'lı yıllarda Erzurum'da "Medeniyet Sohbetleri" yapmıştık. Kendisini henüz yeterince tanımıyordum ama kitaplarından biliyordum. Hassasiyetlerinin farkındaydım. Tarihimize karşı, medeniyetimize bize ait olan değerlere karşı hassasiyetinin farkındaydım ama konuşmamıştım. Konuştuğumuz zaman baktık ki bizim içimizden birisi konuşuyor. Yani milletini iyi tanıyan, tarihini bilen, medeniyetini bilen, ne olması gerektiğini bilen, Batı'yı tanımış, değişik vesilelerle işte Batı'nın pek çok yerinde bulunmuş, Japonya'da bulunmuş dolayısıyla Batı medeniyetinin o, guguk kuşu tavrını, yuva yapmayan tavrını iyi bilen, o sömürgeci tavrını iyi bilen ve iki medeniyeti mukayese ederek bizim medeniyetimizin hakperestliğini, diğerkamlığını, insaniliğini ön plana çıkaran bir hanımefendi, çok kıymetli bir yazar. Konuşmalarımızda, tartışmalarımızda onu müşahede etmiştim ve buna şahitlik etmiştim. Dolayısıyla Alev Alatlı benim dünyamda; hakkaniyeti dile getiren, insanının kendisine olan tavrını kendisinin sahip olduğu değerlerin insanı olan tavrını iyi bilen ve ülkenin menfaatleri için elinden gelen neyse onu yapmaya gayret eden ve bunun için ömrünü veren kıymetli bir yazarımızdı. Kıymetli bir mütefekkir insanımızdı. Önemli bir kayıptı bizim için çünkü yarınlarda, "Şu konuda acaba ne düşünüyor?" diye birilerini aradığımızda bizimle alakalı, meselelerimizle alakalı bulunabileceğimiz bir insanı kaybettik. Allah rahmet eylesin.
Dr. Necdet Subaşı
Maalesef Türkiye çok büyük bir düşünce insanını, mütefekkirini kaybetti. Mekânı cennet olsun. Ben 1980'den beri onu yakından takip etmeye çalışıyorum. Son zamanlarda kendisiyle daha fazla diyalog kurma imkânı bulabildim. Onun özellikle aydınlar, Türkiye'nin geleceği, var olma mücadelesi gibi konulardaki oldukça önemli olduğunu düşündüğüm katkılarını unutmak mümkün değil. Cesur bir kadın düşünürümüzdü, çok cesurdu. Onun Türkiye sevgisi, tartışmasız mutlaka dile getirilmesi gereken bir özellik. Son zamanlarda, özellikle 4-5 yıldır İslam üzerine okumalarını derinleştirdiğini biliyorum. Bu konularda çok daha kapsamlı, etraflı metinler okumaya gayret ediyordu. Tabi ki eleştirenler de vardı, düşüncelerini karşılamaya hazır olmayan bir topluluk, bir kitle de her zaman oldu. Onun Türkiye sevgisi onun bu coğrafyanın kaderiyle ilgili kaygıları, dertleri doğal olarak bir entelektüel duyarlılık içerisinde ortaya koyduğu konulara itiraz edenler de olacaktı. Türkiye onu bağrına bastı, onu sağken de alkışlamayı, desteklemeyi, takdir etmeyi başaran bir milletiz. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. "İçerideki Havalar" diye bir toplantı grubumuz var, o grupta en son birkaç ay önce ağırlamıştık. Çok değerli önerilerde, açıklamalarda bulunmuştu. Rabbim sayılarını azaltmasın, mirasını sürdüren insanlar her zaman olsun. Baş sağlığı diliyorum. Türkiye'nin başı sağ olsun.