Ali Kemal’in parası olsaydı Boris şimdi Türk vatandaşıydı
Osmanlı'nın son döneminin önemli gazetecilerinden ve Millî Mücadele karşıtı Ali Kemal, İngiliz eşinin ölümünden sonra parasızlıktan bakamadığı çocukları Osman ve Selma'yı İngiltere'de anneannelerinin yanına bırakmak zorunda kalmıştı.
Giriş Tarihi: 28.07.2019
09:50
Güncelleme Tarihi: 28.07.2019
10:21
ALİ KEMAL'DEN ARTİN KEMAL'E
İstanbul Süleymaniye'de doğan Ali Kemal, Mumcu Esnafı Kethüdası Hacı Ahmed Efendi'nin oğluydu. Babası Çankırı'nın Kalfat (Halfat) köyündendi. Mahalle mektebini bitirdikten sonra Gülhane Askeri Ortaokulu'nda okurken haşarılığı yüzünden okuldan atıldı. 1882'de Mülkiye'ye girdi ve burada okurken şiirler yazıp, dergi çıkardı. Asıl ismi Ali Rıza iken yazdığı yazılar ve şiirlerinde Ali Kemal adını kullandığından bu isimle tanındı. Fransızcasını ilerletmek için 1887'de Fransa'ya gitti. Fransa'dayken Paris'teki II. Abdülhamid'in muhalifleriyle temas kurdu. Bir süre sonra Türkiye'ye geri geldiyse de muhalifliği yüzünden tekrar Fransa'ya döndü. Paris'teyken Jön Türk hareketine katıldı. Mizancı Murad'ın bu hareketten uzaklaşması üzerine Ali Kemal de ayrıldı. Ekonomik olarak zor durumdayken Ahmed Celalettin Paşa'nın hanımına ait çiftliği idare etmek için 1900'de Mısır'a gitti. Ali Kemal, İkinci Meşrutiyet'in ilânından kısa bir süre önce 1908'de İstanbul'a döndü ve İkdam gazetesinin başyazarlığını yapmaya başladı. Mülkiye'de ders verdi. Ahrar Partisi'ne girdi. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni eleştiren ağır yazılar yazdı. Serbesti Gazetesi başyazarı Hasan Fehmi Bey'in Galata Köprüsü üzerinde öldürülmesi üzerine İttihatçılar aleyhine ağır yazılar yazdı ve derslerinde yaptığı konuşmalarla üniversite öğrencilerini galeyana getirdi. Ancak İttihatçılar'ın duruma hakim olmaları üzerine Paris'e kaçtı. Daha sonra Londra'ya yerleşti. Bu sırada İngiliz eşi öldü. 1912'de İttihatçılar iktidardan uzaklaşınca İstanbul'a dönüp, İkdam'da başyazar olarak yazmaya devam etti. Fakat İttihatçılar tekrar siyasete hakim olunca çıkardığı Peyam Gazetesi uzun ömürlü olmadı.
Ali Kemal, İttihat ve Terakki yönetiminde gazetecilik yapamadığından öğretmenlik ve tüccarlık yaparak geçinmeye çalıştı. 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından sonra siyasete atıldı. Hürriyet ve İtilâf Partisi'nin genel sekreteri oldu. Birinci Damad Ferit Paşa hükümetinde, Maarif Nazırı, yani Eğitim Bakanı, ikinci Damad Ferit Paşa hükümetinde ise Dahiliye Nazırı, yani İçişleri Bakanı oldu. Ali Kemal, İçişleri Bakanı iken Kuva-yı Milliye ve Mustafa Kemal Paşa'nın aleyhine emirler yayınladı. İngiliz mandasını isteyen İngiliz Muhipleri Cemiyeti'ne üye oldu. Ali Kemal, bu sırada hükümet içinde çıkan bir anlaşmazlık yüzünden bakanlıktan ayrılıp, gazetecilik yaptı. Millî Mücadele aleyhindeki yazıları yüzünden öğrencileri tarafından protesto edilince Darülfünun'daki hocalık görevini bıraktı. Millî Mücadele aleyhindeki yazıları yüzünden Ali Kemal'e "Artin Kemal" adı takıldı. Milli Mücadele'nin sonuna kadar muhalefetini sürdüren Ali Kemal, İzmir'in kurtulmasından sonra 10 Eylül 1922'de "Gayelerimiz Bir İdi ve Birdir" başlıklı bir yazı yazarak yanıldığını söyledi. Ali Kemal, Ankara hükümetinin isteği üzerine Ankara'ya getirilmek üzere İstanbul'dan kaçırıldı. Trenle yargılanmak üzere Ankara'ya gönderileceği sırada 6 Kasım 1922'de İzmit'te Sakallı Nureddin Paşa'nın yönlendirmesiyle linç edildi.
Erhan Afyoncu-Sabah