Anadolu'nun devlet ve ilim adamı yetiştiren şehzade şehirleri
Şehzade , padişah oğullarına ve onların erkek çocuklarına verilen unvandır. Osmanlı'da şehzadeler babalarının padişahlığı döneminde yanlarına lala adı verilen tecrübeli bir devlet adamıyla birlikte sancaklara vali olarak gönderilir, devlet idaresini öğrenirlerdi. Bu nedenle Manisa, Kütahya ve Amasya gibi şehirler "şehzade sancağı" olarak tanınırdı. Ancak şehzadelerin yöneticilik yaptığı sancaklar bunlarla sınırlı değildi. İşte Anadolu'nun devlet ve ilim adamı yetiştiren şehzade şehirleri...
Giriş Tarihi: 03.04.2020
17:10
Güncelleme Tarihi: 03.04.2020
17:57
Anadolu'nun devlet ve ilim adamı yetiştiren şehzade şehri "Manisa"
Manisa 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, ancak Ankara Savaşı sonrası Timur bölgeyi yeniden eski sahiplerine iade etmiştir. 1412 yılında ise Çelebi Mehmed kesin olarak Manisa'yı Osmanlı egemenliği altına sokmuş ve Saruhan Sancağı adıyla idari bir birim haline getirmiştir.
Manisa 1437-1595 yılları arasında Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları önemli siyasi merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bu dönemde II. Murad, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmet ve I. Mustafa gibi daha sonra Osmanlı tahtına da oturmuş padişahların da içerisinde olduğu 16 şehzade Manisa'da sancakbeyliği yapmışlardır.
Küçük yaştaki şehzadelerin eğitimi için tayin edilen hocalar; onların dini, manevi eğitimlerinden sorumluydular. Şehzadelerle birlikte sancağa çıkar ve onlara fıkıh, hadis, kelam, tefsir ilimlerinin yanında tarih, astronomi, coğrafya, kimya, matematik gibi dersleri de okuturlardı. Ayrıca öğrencinin kabiliyetine göre manevi ve tasavvufi dersler verilirdi. Nitekim Molla Hüsrev ve Molla Fenari'den sonra bir maneviyat eri olan Akşeyh hazretlerinden ders alan II. Mehmet (Fatih) dünyanın en başarılı hükümdarlarından biri haline gelmiş, Akşeyh hazretlerinin yönlendirmeleri ve manevi nüfuzuyla İstanbul'un fethi Osmanlı devletine müyesser olmuştur. Bunlar haricinde şehzadeler idari, siyasi, askeri ve dış politika ile ilgili de eğitim almışlardır.
Anadolu'nun devlet ve ilim adamı yetiştiren şehzade şehri "Bolu"
Bolu Yöresine Osmanlı akını ilk kez Osman Gazi tarafından başlatılmıştır. Bolu yöresinin tümüyle fethedilmesi ise Orhan Gazi döneminin ilk yıllarına (1324 – 1326) rastlar. Bir başka rivayete göre Osmanlılar zamanında bölgede, bol olarak Uluğ – Alim olması nedeniyle önceleri "Bol Uluğ", zamanla yöre "Bolu " olarak isimlendirilmiştir. Yıldırım Bayezid'in ölümü ile başlayan şehzadeler savaşına Bolu, birçok kez sahne oldu. Bolu, Ankara Savaşı sonrası Timur'un talan ettiği bölgelerin dışında kaldığı gibi, bu tehlike bitinceye kadar, Osmanlı Devleti'nin 2. kurucusu sayılan Çelebi Mehmet'i de Kızık Yaylasında barındıran belde olmuştur. Çelebi Mehmet'in Osmanlı Devleti'nin birliğini sağlamasından sonra ise Bolu, düzenli bir yönetime kavuştu.
1324 – 1692 yılları arasında Bolu, 36 kazası olan bir sancak beyliği idi. 16. yüzyılda Bolu, ikinci derece Şehzade sancaklarından biri oldu. 2. Bayezid döneminde Şehzade Süleyman (Kanuni) buraya atandı. 1683-1792 yılları arasında Bolu, Voyvodalıkla yönetildi. II. Mahmut zamanında ise Mutasarrıflığa dönüştürüldü. Tanzimat sonrası Bolu; Kastamonu eyaletine bağlandı (1864). 1909 yılında ise tekrar mutasarrıflığa dönüştürüldü.
Bolu tabii güzellikleri ve tarihi eserleri bakımından turizmde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca Abant gölü, Yedigöller ve kaplıcaları ile de dikkati çekmektedir. Öte yandan Türk halk edebiyatının büyük kahramanı olan ve 1581'den itibaren etrafındaki birkaç yüz kişi ile Bolu-Gerede arasında faaliyet gösteren Köroğlu da (asıl adı Rûşen) bu çevrede yaşamıştır.
Osmanlı'nın kuruluş devrine ışık tutan tarihi kaynaklar