Arama

Ansiklopedik risaleleriyle tanınan felsefe topluluğu: İhvan-ı Safa

İhvân-ı Safâ, 10. yüzyılda Abbasi Devleti'nin son dönemlerinde ortaya çıkmış, dini, felsefi ve siyasi çekişmelerin yaşandığı bir devirde çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde sürdürmüştü. Buna karşın görüşleri ve kaleme aldıkları risaleler, daha o yüzyılda geniş bir coğrafyaya yayılmıştı. Kendilerini dini ve ahlaki kaygılarla ortaya çıkan bir topluluk olarak tanımlayan İhvân-ı Safâ topluluğu, bağnazlık, fikir ve mezhep çekişmelerini gidermeyi hedeflemişti.

Sesli dinlemek için tıklayınız.
  • 6
  • 13
İHVÂN-I SAFÂ TOPLULUĞU NEYİ HEDEFLEMİŞTİ?
İHVÂN-I SAFÂ TOPLULUĞU NEYİ HEDEFLEMİŞTİ?

Dini ve ahlaki kaygılarla ortaya çıkan bir topluluk olan İhvân-ı Safâ, bağnazlık, fikir ve mezhep çekişmelerini gidermeyi hedeflemiştir.

🔸 İhvân-ı Safâ, kardeşlik ve yardımlaşma duygusunu yerleştirmeyi, kendilerine göre yanlış bilgiler ve bâtıl düşüncelerle kirletilmiş olan dini, felsefe ile yeniden temizlemeyi amaçlamıştır.

🔸 Önyargılardan uzak bir yaklaşımla din, felsefe ve ilim ile ilgili erişebildikleri her tür bilgiyi bu minvalde kullanmıştır.

🔸 Düşüncelerine temel oluşturmada Kur'an-ı Kerim kadar Tevrat ve İncil'e de yer vermişlerdir.

🔸 Peygamber Efendimiz ve Hz. Ali'nin sözlerine; felsefi anlamda Sokrates, Platon ve Aristo'nun görüşlerine; geometride Pisagor ve Öklid'in tespitlerine ve coğrafyada Batlamyus'un çalışmalarına değinmişlerdir.

(x)🔍 Ekrem Demirli'nin İslam felsefesine dair yazılarını okumak için tıklayın.

  • 7
  • 13
HANGİ KAYNAKLARDAN YARARLANMIŞLARDI?
HANGİ KAYNAKLARDAN YARARLANMIŞLARDI?

Müslüman bir toplumda yaşamaları ve kendilerinin de İslam dinine mensup olmaları nedeniyle Kur'an-ı Kerim ve hadislere daha çok önem verdikleri görülür.

🔸 Mezhepçilik yapmaktan uzak durmaya çalışan İhvân-ı Safâ, doğru buldukları her düşünceyi kaynağı ne olursa olsun alma yolunu seçmiştir. Bu minvaldeki görüşlerini şöyle ifade etmişlerdir:

"Kardeşlerimizin ilimlerden hiçbirine düşman olmamaları, hiçbir kitabı hor görmemeleri, mezheplerden hiçbirine önyargı ile bakıp taassuba düşmemeleri gerekir. Çünkü bizim görüş ve mezhebimiz bütün mezheplerin görüşlerini kapsar ve bütün ilimleri kuşatır."

Bulundukları devre dair her türlü bilgiyi derleyip değerlendiren İhvân-ı Safâ, bu bilgilere ilişkin kaynaklarını şöyle sıralamışlardır:

🔸 Bilge ve filozoflar tarafından yazılmış matematik ve fiziğe dair kitaplar.

🔸 Tevrat, İncil ve Kur'an gibi kutsal kitaplar ve peygamberlere melekler aracılığıyla indirilen sahifeler.

🔸 Yıldızların hareketleri, burçların kısımları ve mevcut varlıkların şekilleriyle maden, bitki ve hayvanlardan bahseden astronomi, jeoloji ve botaniğe dair eserler.

🔸 Temiz ve saf insanlara Allah'ın ilham yoluyla bildirdiği ilâhî kitaplar.

  • 8
  • 13
RİSALELER GENİŞ BİR COĞRAFYADA ETKİLİ OLDU
RİSALELER GENİŞ BİR COĞRAFYADA ETKİLİ OLDU

İslam düşünce tarihinde ansiklopedik risaleleriyle kendine yer edinen İhvân-ı Safâ, kendilerinden sonraki âlimleri de etkilemişlerdir.

🔸 Kendi dönemlerinde kısa sürede yayılan bu düşünceler, İslam dünyasının hem doğusunda hem batısında uzun yıllar etkili olmuştur.

🔸 10. yüzyıla ilişkin bilim ve felsefenin düzeyi açısından özel bir yere sahip olan bu risaleler, Müslümanlar tarafından Yeni Platonculuk ve Yeni Pisagorculuğun tanınmasını sağlamıştır.

🔸 Yine aynı yüzyılda İspanya aracılığıyla Avrupa'ya da taşınmış ve Ortaçağ Latin fikir dünyasına etki etmiştir.

🔸 Risalelerin geniş bir coğrafyaya yayılması, İslam dünyasındaki aydınlar üzerinde etki etmiş ve farklı yüzyıllarda pek çok yazma nüshası ortaya çıkmıştır.

(x)🔍 Prof. Dr. Teoman Duralı'nın felsefeye dair kaleme aldığı yazılara ulaşmak için tıklayın.

İLİMLERİN SINIFLANDIRILMASI

🔸 Bilimsel anlamda bir sınıflama oluşturan İhvân-ı Safâ'nın bu anlayışı, kendilerine has bir üsluptadır.

🔸 Bu sınıflandırmada Aristo'nun ve Farabi'nin etkisi görülse de sihir, astroloji, rüya ve kehanet gibi ilimlerin yanında tarihi de ilim olarak kabul etmeleri dikkat çekicidir.

🔸 Bilimi sınıflandırmaktaki amaçları, teorik bir amaçtan çok üyelerine yönelik gerçekleştirdikleri eğitim faaliyetlerine bir müfredat oluşturmak ve bu program ile ilerlemektir.

🔸 İhvân-ı Safâ, bilimleri "riyazi" yani pratik, "şerî" yani dini ve felsefi olmak üzere üç ana kategoriye ayırır.

  • 9
  • 13
İHVÂN-I SAFÂ’NIN FELSEFE ANLAYIŞI
İHVÂN-I SAFÂ’NIN FELSEFE ANLAYIŞI

Evrende var olan bütün varlıkların bilgisini elde etmeyi ilke edinen İhvân-ı Safâ, Pisagorcu-Platoncu bir felsefe eğitim anlayışına sahiptir.

🔸 Bu nedenle bilgi araştırmalarına matematik ile başlarlar; zira matematiğin insanı tevhid bilgisine ve Yaratan'ı ikrara götürdüğü kanaatindedirler.

🔸 Mantık konusundaki yaklaşımları ise bu alanın hem felsefenin ölçüsü hem de filozofun bir aracı olduğu yönündedir.

🔸 Mantık ile matematik arasında bir benzerlik kurmuşlar; mantık bilimlerini "zihinde tasavvur edilen kavramların anlamlarını bilmek" şeklinde tanımlamışlardır.

🔸 İhvân-ı Safâ'nın felsefe anlayışı, dini kayıtlardan arınmış bir felsefe değildir. Ahlaki eğitim gerçekleşmeden hikmet kapısını çalmanın mümkün olmadığı düşünülür.

🔸 Onlar için felsefe teorik bir uğraş değil; insanın aynı zamanda zihin, kalp, ahlâk ve aksiyon dünyasını bütünüyle düzenleyen kuşatıcı bir disiplindir.

  • 10
  • 13
İHVÂN-I SAFÂ’NIN BİLGİ ANLAYIŞI
İHVÂN-I SAFÂ’NIN BİLGİ ANLAYIŞI

İhvân-ı Safâ'nın düşünce sistemi, insanı merkeze alan bir sistemdir ve insanın var oluş gayesi, kendini, âlemi, Yaratan'ını, eşyanın hikmetini ve hakikatini kavramaktır.

🔸 İhvân-ı Safâ, insanın ancak bunları gerçekleştirebildiği ölçüde mükemmel olabileceğine değinmiştir.

🔸 Dolayısıyla erdemi bilgiye eşdeğer gören Sokratesçi düşünce sistemi ile benzerlik gösterir.

🔸 İhvân-ı Safâ, 17. yüzyıl filozofu John Locke'un savunduğu "Tabula Rasa" kuramını yüzyıllar önce ortaya atmıştır.

🔸 Topluluğa göre insan zihni, üzerine henüz herhangi bir şey yazılmamış boş bir kâğıda benzetilir. Nahl suresi 78. ayet bu konuda onların dayanağıdır:

"Allah sizi annelerinizin karnından bir şey bilmez durumda çıkarmıştır."

(x)🔍 Nahl suresi 78. ayetin tefsiri için tıklayın.

🔸 Dolayısıyla İhvân-ı Safâ, insanın doğuştan bilgilerle dünyaya gelmediğini; bu bilgilerin sonradan kazanıldığını savunur.

🔸 Bilgi elde etmenin yolu, ilk olarak duyulardan geçmekte; daha sonra akıl ve ardından burhan gelmektedir. Duyular olmasa gerisinin inşa edilmesi mümkün değildir.

🔸 İhvân-ı Safâ, vahiy ve ilhamı da bilgide önemli bir araç olarak görmüş; risalelerde bu tür bilginin merkezi olan kalp ve kalp temizliği üzerinde durmuştur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN