Arşiv fotoğraflarıyla Osmanlı döneminde öğrenciler
Osmanlı döneminde ilim ve eğitim oldukça önemliydi. Medreselerde okula başlayan öğrenciler çeşitli kademelerde eğitimlerine devam ederdi. Osmanlı'da çocuk herhangi bir mevsimde okula başlardı. Ancak üç aylar, kandil geceleri gibi kutlu sayılan bir zaman ya da Pazar veya Perşembe günlerinden biri tercih edilirdi. Bu talebeler özel törenlerle okula başlardı. Öyle ki bazı mekteplerde talebelere aylık ücret ödenirdi. Tarihi arşivden fotoğraflarla Osmanlı dönemindeki öğrencileri sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 04.09.2019
09:24
Güncelleme Tarihi: 08.09.2020
07:00
*Öğretmen ve öğrenciler çiftlikte
Temel prensiplerinden birisi disiplin olan Enderun mektebinde eğitim-öğretim 14 yıl sürerdi. Bunun 7-8 yılı hazırlık mekteplerinde geçerdi.
Enderun mektebi öğrencileri öğrenimleri boyunca mekteplerinde yatıp kalkıyorlar, yiyip içiyorlar, ayrıca birinci yıldan başlayıp, her sınıftan artarak aylık alıyorlardı.
Enderun'da görev yapan Ali Ufkî Bey, kaleme aldığı eserinde mektepten şu sözlerle bahsetti:
"Yatsı namazından sonra bütün içoğlanları kendi yerlerinde ayakta durur ve defterci, hepsinin adlarını teker teker okuyup kaçan olup olmadığına bakar. Her içoğlanı adı okunduğunda lebbeyk, yani buradayım diye cevap vermek zorundadır.
Liste okunduktan sonra ve yatma izni verilmeden önce, odabaşı gün boyunca bir kusur işlemiş olanları değnekletir.
*Öğrenci Koğuşu
Bu da bittikten sonra, odabaşı asasının ucunu yere vurarak yatma vaktinin geldiğini belirtir.
O zaman herkes küçük yatağını hazırlamaya başlar; bu yatak yarısı döşek, yarısı da örtü olarak kullanılan oldukça kalın bir battaniye, hava soğuduğunda kullandıkları ayrı bir ince örtü ve başlarının altına koydukları yaklaşık 1,5 metre uzunluğundaki küçük bir yastıktan oluşur. Tam bir sessizlik içinde yuvalarını hazırlayıp yatarlar.
Ali Ufkî Bey'in kaleminden Enderun'la ilgili haberimize ulaşmak için tıklayın.
*Silah eğitimi yapan askeri öğrenciler
Darülfünun ise Osmanlı döneminde, eğitim alanında atılan en büyük adımdı. Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ziya Gökalp ve Fuat Köprülü gibi şairleri, düşünürleri ile bir eğitim yuvasına dönüşen Darülfünun, aynı zamanda İstanbul'un işgaline tepki gösteren ilk kurumdu.
Medreseden modern üniversiteye geçişte önemli bir rol oynayan Darülfünun, Türk yükseköğretim hayatında çok önemli bir yere sahiptir. 18. yüzyılda kurulmaya başlanan Avrupai tarzdaki yüksekokulların temel özelliği, acil mesleki ihtiyaçların karşılanmasını ön planda tutmasıdır.
Osmanlı'nın ilim yuvası Darülfünun'un iz bırakan hocalarıyla ilgili haberimize ulaşmak için tıklayın.
*Galatasaray Lisesi (Mekteb-i Sultani) öğrencilerinden Muhtar-Bey'in Cevad Bey'e ithaflı fotoğrafı
Eğitim sistemimizde önemli bir yeri olan Mekteb-i Sultani, Sultan Abdülaziz tarafından ilk kuruluş sebebine yakın bir sebeple, yine devletin önemli kademelerindeki eğitimli eleman açığını kapamak amacıyla kuruldu.
Mekteb-i Sultânî'ye öğrenciler imtihanla alınacak, eğitim süresi beş yıl olacak, imtihanı kazanamayanlar üç yıl idâdî (hazırlık) sınıfında okuduktan sonra normal sınıflara alınacak ve beş yıllık eğitimlerini tamamlayacaklardı.