Askerlerin barınmaları için yapılan Osmanlı kışlaları
Osmanlı'da, gaza ve cihad anlayışından beslenen fütuhat hareketlerinin giderek yoğunlaşmasıyla, düzenli ve daimi bir ordunun gerekliliği görüldü. Bu nedenle askerlerin, soğuk mevsimleri rahat geçirmelerini sağlamak için, kışla yapımına çok önem verildi. Kışla, yazın çadırlarda kalan askerlerin kışın topluca barınmaları için yapılan büyük binalar anlamında geliyordu. Sizler için Osmanlı'da askerlerin barındığı 5 kışlayı derledik.
Giriş Tarihi: 03.01.2020
08:34
Güncelleme Tarihi: 03.01.2020
09:10
Selimiye Kışlası, Kırım savaşı sırasında hastane olarak kullanıldı. Modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale 1854'te kışlaya gelerek yaralı İngiliz askerlerinin tedavisinde görev aldı. Nightingale kışlanın Selimiye Camii tarafındaki kulesinde ikamet etmiştir. Florence Nightingale ve beraberindeki hemşirelerin kaldığı oda günümüzde müzeye dönüştürülmüştür.
Selimiye Kışlası günümüzde 1. Ordu Komutanlığı merkez binası olarak kullanılmaktadır. Kışlanın Güney-Doğu kulesinde Selimiye Askerî Ortaokulu Müzesi, Kuzey-Batı kulesinde ise Florence Nightingale Müzesi yer almaktadır.
Eskiden Osmanlı kışlası olarak kullanılan bugünkü İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) Taşkışla Binası, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Taşkışla Caddesi üzerinde yer alır. Kâgir bir bina olan Taşkışla, dikdörtgen planlı, ortası avlulu, bir bodrum ve iki tam katlı bir yapıdır. Köşelerindeki bölümler hem cepheden dışarıya doğru taşırılarak, hem de üç katlı yapılıp çatıdan daha yukarıya yükseltilerek vurgulanmıştır. Cephelerde katlar birbirinden yatay silmelerle, bütün pencereler de birer çift gömme ayakla ayrılmıştır. İkinci kat pencereleri, üstlerindeki üçgen alınlıklarla daha belirgin hale getirilmiştir.
Şehrin yaşayan sembolü: Taşkışla
İngiliz mimar Williams James Smith ve yardımcısı Osmanlı kalfa İstefan tarafından 1846 ve 1852 arasında, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane (Askeri Tıbbiye) için hastane olarak yapıldı. Kırım Savaşı sırasında Osmanlıların müttefiki Fransızların yaralıları burada tedavi edildi. Savaştan sonra uzun süre boş kaldığı için harap olan yapı 1860′ta onarıldıktan sonra kışla olarak kullanılmaya başladı.
1943-50 arasında büyük bir onarımdan geçirilip yeniden düzenlenen yapıya İTÜ Rektörlüğü ile Mimarlık ve İnşaat fakülteleri yerleştirildi. 1983′te Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından aynen korunması gerekli birinci sınıf tarihsel anıt olduğu kararı alındı.