Arama

Aşure geleneğinin Osmanlı şiirine yansımaları

Yüzyıllar boyunca varlığını koruyarak günümüze kadar gelmiş olan aşure geleneği, Muharrem ayının en büyük nişanesidir. Aşure, toplumsal bağlarımızı düzenler ve güçlendirir. Komşularımız ve akrabalarımızla olan ilişkilerimizi olumlu yönde etkilediği gibi dostluk ve barışa da önayak olur. Aynı zamanda edebiyatımıza da tesir eden aşure geleneğimizin, Divan edebiyatında bulunan en müstesna örneklerini sizler için derledik.

Nakd-i cân nezrini kurbânuna uydur yola gir
Kerbelâ-yı gama gel sen dahi âşûr eyle

Can malının adağını kurban diye al, yola gir; gam *Kerbelâ'sına gelip sen de matem eyle.

📌Hayâlî Bey Dîvânı

Hayâlî Bey Dîvânı: 16. yüzyılda Anadolu'da yaşamış, asıl adı Mehmet olan Hayali, Kanuni döneminde Nabi'den sonra gelen önemli Divan şairlerinden biridir.

Kerbelâ Olayı: Hz. Hüseyin'in, 72 yakını ile birlikte, bugün Irak sınırları içinde kalan Kerbela şehrinde haince şehit edildiği olaydır.

Türk - İslam geleneğinde aşurenin önemi

Dem-i 'âşûredür tecdîd olur dünyâ bu mâtemle
Yanar her ehl-i dilden kim derûnı gussa vü gamla

Gönül ehli olan herkesin üzüntü ve kederden yüreğinin yandığı aşure gününde, dünya bu matemle yenilenir.

📌Behiştî Dîvânı

Behiştî: Asıl adı Ahmet Sinan Çelebi'dir. 15. yüzyılda, Lüleburgaz'da doğmuş ve II. Beyazıd döneminde yetişmiş, tarihçi ve yazardır.

Yeni bir hicrî yılın ilk gününde..

Mâtem-i 'âşûr içinde yine mâtem oldı âh
Magfiret eyyâmıdur 'âşûrun eyyâmı yakîn

Ah yine aşure günü içinde yas oldu;
Aşure günleri yakındır, bugünler affedilme günleridir.

📌 Karamanlı Aynî Dîvânı

Karamanlı Aynî: XV. yüzyılda Konya- Karaman bölgesinde yaşamış olan şair hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Fakat kaleme almış olduğu Karamanlı Aynî Dîvânı, Cem Sultan'ın mücadelelerine kaynaklık eder.

Osmanlı'da aşure günü nasıl karşılanırdı?

Heft-dânedür 'aşûre aşı vü yağ rûgân
Büryân aşına gûd-âb dirler çanağa kâse

Aşure aşına heft-dâne, yağa rûgân, büryân yemeğine gûd-âb, çanağa ise kâse derler.

📌 Tuhfe-i Şâhidî

Şâhidî: Mevlevi şairlerinden biri olan Şahidi'nin asıl adı, İbrahim'dir. Aynı zamanda önemli lügat yazarlarımızdandır. Türkçe, Arapça ve Farsça yazdığı divanları bulunur ve bunlardan en meşhur olanı Tuhfe-i Şâhidî Divanı'dır. Aşık Çelebe'yi göre Şâhidî mahlasını, bir mahkemede yaptığı şahitlik sonrası almıştır.

Kerbela olayından sonra hayat bulan bir kavram: Seyyidlik

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN