Arama

Atina'da Osmanlı yadigarı eserler

İbadete açık cami bulunmayan tek Avrupa başkenti Atina'nın geçmişi, tarih öncesi devirlere kadar uzanır. Tüm dünyada anıtları, sanatsal ve kültürel yaşamı ile bilinen Atina, Osmanlı döneminde de oldukça popüler şehirlerden biriydi. Osmanlı kaynaklarında Medinetü'l-hükema olarak geçen Atina, 1458 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde fethedildi. Camileri, hamamları, çarşıları ile bir Osmanlı şehri haline geldi. Yaklaşık 350 yıl boyunca Osmanlı hakimiyetinde kaldı ve burada bazı mimari eserler meydana getirildi. İşte Atina'daki Osmanlı yadigarı o eserler…

Fethiye Camii moloz taşlarla itinasız biçimde inşa edilmiştir. Önünde, iki yanı duvarlarla kapalı beş bölümlü kubbeli bir son cemaat yeri vardır. Sonradan eklenmiş hissini veren bu son cemaat yerinin kemerleri Türk sanatında XVIII. yüzyılda kullanılan biçimde yarım yuvarlaktır. Fethiye Camii, duvar örgülerinin itinasız oluşuna karşılık mimarisi bakımından önemlidir.

  • 10
  • 20

Burada dört taraftan yarım kubbelerle desteklenmiş bir ana kubbe sisteminin uygulandığı görülür. İstanbul'da bazı büyük selâtin camilerinde örnekleri bulunan bu sistemin, Türk mimarlık tarihi bakımından önemi büyüktür. Fethiye Camii mimarisiyle İstanbul'daki Fatih, Yeni Cami ve Sultanahmet camilerinin ilk örneği kabul edilmektedir.

  • 11
  • 20
Mustafa Ağa Camii
Mustafa Ağa Camii

1177'de (1763-64) inşa edilen Mustafa Ağa Camii (M. Kiel fotoğraf arşivi)

Osmanlıdan günümüze ulaşabilen iki eserden biri ise 1700'lü yıllarda yapılan Mustafa Ağa Camii'dir. Altı fıskiye camii olarak da adlandırılan bu ibadethane Yunan bağımsızlığından sonra uzun süre metruk ve harap bir halde kaldı.

  • 12
  • 20

Aşağı Şadırvan Camii veya Voyvoda Camii olarak da adlandırılan Atina'nın halen ayakta kalabilen ikinci camisi olup 1759-1764'de Eski Cami'nin yerine Mustafa Ağa tarafından yaptırılmıştır. Atina'nın Monastıraki meydanında, zamanında "Türk Çarşısı" olarak da adlandırılan bölgede bulunmaktadır.

  • 13
  • 20

Bina, cami olarak faaliyetine son verilmesinin ardından Yunan ordusunun kullanımına tahsis edilmiş, bir süre hapishane, askeri kamp ve depo olarak kullanılmıştır. Daha sonra restore edilen bina 1923'te Dekoratif Sanatlar Milli Müzesi olarak hizmet vermeye başlamış, 1939'da Yunan Halk Sanatları Müzesi olarak isimlendirilmiş; 1973'te anılan müzenin bir başka binaya taşınması üzerine, 1975'ten itibaren Seramik Koleksiyonunun sergilendiği ek bina olarak hizmet etmeye başlamıştır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN