Avrupalı seyyahın gözünden köleleri evlat sayan medeniyet
Fransız seyyah Abdolonyme Ubicinni, uzun süre İstanbul'da yaşamış, Osmanlı medeniyetine hayran kalmıştı. Batı'nın kalıplaşmış ön yargılarını yıkarak, Türklerin erdemlerini, onurlarına düşkünlüğünü, sade yaşantılarını, ağır başlılıklarını, inceliklerini gerçekçi bir tutumla anlattı. İstanbul'un sokaklarında dolaşıp, kahvehanelerine uğradı, bazı hanelerine misafir oldu. Peki, Avrupalı seyyah Abdolonyme Ubicinni, köleleri evlat sayan Osmanlı'yı nasıl anlattı?
Giriş Tarihi: 10.10.2019
16:30
Ubicini İstanbul'da geniş bir çevre edindi. Çeşitli ailelerle tanıştı ve onların konuğu oldu. Mustafa Reşid, Fuad, Âlî ve Ahmed Vefik paşalar gibi dönemin önde gelen devlet adamlarıyla irtibat kurdu.
Türkiye'deki gelişmeleri, özellikle Tanzimat'la birlikte hızlanan yenilik hareketlerini yakından takip etti. Türkçeyi edebî metinlere nüfuz edebilecek ölçüde öğrendiğinden Doğu kaynaklarını değerlendirebilecek donanıma sahipti. Ardından Paris'e döndü. 27 Ekim 1884'te Vernou sur Brene'de öldü.
Légion d'Honneur nişanının Grand Croix derecesine sahipti. Yayımladığı eserlerden anlaşıldığına göre Ubicini, reform sürecinde Osmanlı Devleti'nin yeniden canlanması ve ilerlemesi için girişim başlatan II. Mahmud'un yaptıklarına büyük değer veriyordu.
II. Mahmud'u reformları gerçekleştirirken içinde bulunduğu durum açısından Büyük Petro'dan daha üstün görür. Tanzimat'ı "eski nizamın yeniden kurulması" şeklinde tanımlayan Ubicini, II. Mahmud'un eseri olarak gördüğü bu harekete daha geniş bir anlam verirdi.
AVRUPA'NIN KALIPLAŞMIŞ ÖN YARGILARINI YIKTI
Ubicini, İslam'ın Türkiye'deki hukuk düzeni ve günlük yaşayış üzerindeki etkisini inceler, ulemanın durumunu ele alır ve Tanzimat'la başlayan yeni yasaları değerlendirir; bunların Müslüman ve gayrimüslim tebaa yönünden getirdiği yenilikleri tahlil eder; okullar, kütüphaneler, basın, maliye, posta sistemi, ordu ve toplumsal yapı üzerinde ayrıntılı biçimde durur.
Ubicini XIX. yüzyılda Türker'e karşı oldukça tarafsız bir zihniyetin temsilcisidir. Bu dönemde Avrupa kamuoyunun kalıplaşmış ön yargılarla davrandığı göz önüne alınırsa bu tutumun önemi daha iyi anlaşılır.
Özellikle mektupları bu ön yargıların sorgulanmasında etkili olmuştur. Ubicini Türklerin erdemlerini, onurlarına düşkünlüğünü, sade yaşantılarını, ağır başlılıklarını, inceliklerini gerçekçi bir tutumla anlatmaya çalışmıştır.
OSMANLI MEDENİYETİNİN HAYRANI BİR SEYYAH
Osmanlı'da uzunca bir süre kalan Ubicini, İstanbul'un sokaklarında dolaşıp, kahvehanelerine uğrar, bazı hanelerine misafir olur, mezarlıklarına bakar; sur içinde gezer, Pera'da da. Hem Osmanlı'nın üzerinde oturduğu siyasal ve toplumsal zeminin farkındadır, hem de gündelik hayatın iyi bir gözlemcisidir.
Türkiye hakkında yazdığı kitapları okurken, Osmanlı medeniyetine hayranlığı dikkat çeker. Kitaplarından bazılarında Osmanlı yönetim sistemi ve reform çabalarından söz edilir. Bazılarında ise gündelik hayata ilişkin gözlemler, tasvirler ve gezi notları bulunur.