Ayasofya'daki padişah türbeleri
Osmanlı'nın fetih camisi Ayasofya, bünyesinde barındırdığı padişah türbeleriyle de ayrı bir öneme sahiptir. Tarih boyunca iki büyük imparatorluğa tanıklık eden bu eşsiz mabed, ayrıca bir "hanedan mezarlığı" hüviyeti de taşıyor. Ayasofya'ya defnedilen ilk padişahın kim olduğunu biliyor musunuz? Peki ya, Osmanlı'da ilk defa şahsı adına ayrı bir türbe yapılmayan padişahın hangisi olduğunu?
Giriş Tarihi: 08.07.2020
15:09
Güncelleme Tarihi: 24.07.2023
16:41
AYASOFYA'DAKİ İLK TÜRBE II. SELİM’E AİT
II. Selim'in Ayasofya'ya yaptığı hizmetler
Ayasofya'ya gömülen ilk Osmanlı hükümdarı, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu II. Selim'di. İstanbul'da doğan ilk hükümdar olan II. Selim, Ayasofya'ya en fazla hizmet edenlerdendi. Sultan, Ayasofya'nın etrafını binalardan temizletip camiyi kuvvetlendirmenin yanında Bizans devrinden beri narteks kısmında duvara yapıştırılmış olarak duran taşa işlenmiş levhalar halindeki uzun bir karar metnini de tercüme ettirdi.
Yalnızca bunlarla kalmadı, Ayasofya'ya iki minare ve medrese ekletti. Bu çalışmalar sürerken çok sevdiği ve ömrü boyunca hizmet ettiği Ayasofya'da kendisi için bir türbe yaptırtmaya başladı. Fakat ne yazık ki Sultan, türbenin inşaatına devam ederken vefat etti. Mimar Sinan'ın Ayasofya'da yaptığı türbe tamamlanana kadar aynı alanda kurulan otağa gömülen II. Selim, 1576'da emrettiği türbeye nakledildi.
Ayasofya'da beş padişah yatıyor
Sultan II. Selim Türbesi'nin içi, 16. yüzyılın en güzel çinileri ile bezenmişti. Erhan Afyoncu'nun Sabah 'ta yayımlanan "Ayasofya'da beş padişah yatıyor" yazısında naklettiğine göre türbenin çini panolarının bir kısmı Fransız Albert Dorigny tarafından eksiklerinin tamamlanması bahanesiyle sökülüp, yerine taklitleri konulduktan sonra çalınıp Louvre Müzesi'ne götürüldü. Günümüzde ise halen Türkiye çinileri geri almak için mücadele ediyor.
Türbede II. Selim'den başka hasekisi Nurbânû Sultan, kızları Gevherhan, İsmihan, Fatma sultanlar, şehzadeleri Süleyman, Osman, Cihangir, Mustafa ve Abdullah ile III. Murad'ın oğulları ve kızları yatmaktadır.
II. Selim Türbesi'nin Osmanlı dönemindeki onarımları hakkında fazla bilgi yoktur. Fossati'nin Ayasofya'yı tamir ederken burada da bazı çalışmalar yaptığı düşünülmektedir. 1950'lerde, daha sonra 1982-1987 arasında ve kısmen 1996 yılında onarım görmüş olan yapı 2006'da restorasyona alınmıştır.
Edebiyatçıların kaleminden Ayasofya
Türbenin mimari özellikleri
Mimar Sinan'ın inşa ettiği yapı dışta köşeleri genişçe pahlı kare bir plana sahiptir ve içte sekizgen bir galeriden meydana gelmektedir. Çift kubbe ile örtülü olan yapıda dış kubbe yüksek kasnaklı olup duvarlara oturmakta, iç kubbe sütunlar üzerindeki sivri kemerlerle taşınmaktadır.
Kalem işi ve ahşap süslemelerin kullanıldığı yapıda duvarlar ikinci sıra pencerelere kadar çini kaplanmıştır. Beyaz zemin üzerine kırmızı, lâcivert, mavi, fîrûze, yeşil ve siyah renkli sır altı tekniğindeki çinilerde hatâyî, yaprak ve çiçek motiflerinin yanı sıra vazodan çıkan çiçeklerden oluşan düzenlemeler ve süpürgelikte mermer taklidi bezemeler vardır.
A'raf'taki Ayasofya!
ON DOKUZ ŞEHZADESİYLE BİRLİKTE AYASOFYA'YA DEFNEDİLEN III. MURAD
Ayasofya'da türbesi bulunan bir diğer padişah ise İkinci Selim'in oğlu III. Murad idi. Sultan III. Murad, ölümünün ardından on dokuz şehzadesiyle birlikte Ayasofya Camii hazîresine gömüldü, daha sonra III. Mehmed'in emriyle başmimar Dâvud Ağa tarafından türbesinin inşasına başlandı. Na'şlar gömülürken yer seçiminde yapılan bir hata, sultanın sandukasının türbenin merkezinde yer alabilmesi için yapının bir duvarı ile Şehzadegan Türbesi'ne bitiştirilmesini zorunlu kıldı.
Türbede III. Murad'ın yanı sıra hasekisi Safiye Sultan, yirmi şehzadesi, kızları Fatma, Fahri ve Mihriban sultanlarla diğer yirmi kızı, III. Mehmed'in iki kızı ve üç şehzadesi, I. Ahmed'in oğlu Kasım ile Sultan İbrâhim'in bir şehzadesi ve iki kızıyla birlikte toplam elli dört kişinin gömülü olduğunu Ayvansarâyî bildirir. Bugün yapıda elli adet sanduka bulunmaktadır.
Ayasofya'da ilk Cuma namazı
Türbenin mimari özellikleri
Esasen altıgen planlı olan türbe, revakın iki yanında yer alan pahlı köşelerden dolayı bozuk sekizgene dönüşmüştür. Yapı tasarım bakımından, Mimar Sinan'ın daha önce Kanûnî Sultan Süleyman ve II. Selim türbelerinde uyguladığı çift kubbeli, üst örtü sisteminin halefleri tarafından altıgen alt yapı üzerine uygulandığı bir örnektir. Ayrıca içte düzgün olmayan taşlarla örülen duvarların dışta tamamıyla mermer kaplanmasıyla da Mimar Sinan'ın sultan türbelerinde belirlediği standartları yansıtır.
Sedef işçiliğinin güzel bir örneğini teşkil eden ahşap kapı kanatları Dalgıç Ahmed Ağa'nın, metal aksamı ise İsmâil adında bir ustanın eseri olduğu imzalarından anlaşılmaktadır. Revakın aynalı tonozlarının 1978 yılındaki restorasyonda ortaya çıkarılan kûfî yazılarla bezeli özgün kalem işi süslemeleri ise dönemin özelliklerini yansıtır.