Ayrılık Çeşmesi’nin bilinmeyen hikayesi
Üsküdar, hac ve kervan yolunu şenlendiren hayır yapılarıyla dolu bir ilçe olarak bilinirdi. Surre-i hümayun törenlerinin, hacca uğurlama ve karşılamaların yapıldığı, doğudan gelen ticaret kervanlarının mal indirip bindirirken konakladıkları Üsküdar'da çok sayıda hanın yanı sıra çeşmeler de mevcuttu. Tarihte bir nevi veda çeşmesi olarak anılan Ayrılık Çeşmesi de bunlardan biriydi.
Giriş Tarihi: 07.12.2019
15:43
Güncelleme Tarihi: 07.12.2019
16:36
İstanbul Boğazı'nın altına yapılan Marmaray Tüneli, Avrupa yakasında Halkalı ile Anadolu yakasında Gebze arasında yer alan ve Marmara Denizi boyunca uzanan mevcut banliyö hatlarının modernizasyonu sonucu hayata geçirildi. İnşaat çalışmaları 2004'te başladı, çalışmalar sırasında ortaya çıkan tarihi ve arkeolojik buluntular nedeniyle 12 Mart 2019'da hizmete girdi.
Üsküdar'da 174 çeşmenin inşa edildiği ve 115'inin günümüze ulaştığı belirtilir. Bunların büyük çoğunluğu ise mahalle çeşmeleriydi. Anadolu sağ kolu olan hac yolu , orta kol Bağdat-Basra yolu ile sol kol olan Erzurum-Tebriz yolu, ayrıca Osmanlı Devleti'nin deniz yollarının dört ana kolundan iki kol buradan başlamaktaydı. Sebillerin çoğu hac ve kervan yolunu şenlendiren hayır yapılarıydı. Bunlardan biri de Ayrılık Çeşmesi idi.
Ayrılık Çeşmesi aslında Osman döneminde hüzünlü vedalara tanık olmuş tarihi bir yapıdır. Üsküdar'dan başlayarak Anadolu içlerine doğru uzanan ana yol üzerinde eski Haydarpaşa çayırı kenarında yer alır. Sefere çıkanların buradan uğurlanması ve uğurlayıcıların da buradan ayrılmaları sebebiyle çeşmeye Ayrılık Çeşmesi denmiş.
Osmanlı'ya tanıklık etmiş çeşmeler
Surre-i hümâyun törenleri
Surre-i hümâyun törenlerinin, hacca uğurlama ve karşılamaların yapıldığı, doğudan gelen ticaret kervanlarının mal indirip bindirirken konakladıkları Üsküdar'da çok sayıda hana ihtiyaç duyulduğu muhakkaktır. Evliya Çelebi Üsküdar'da yolcuların, deniz ve kara yoluyla ticaret yapanların kullandıkları, her biri kırk elli ocaklı 500 hanın bulunduğunu söyler. Bu hanların en önemlileri 1930'lu yıllara kadar sağlam durumda kalan Mihrimah Sultan Külliyesi içindeki kervansaray, Atik Vâlide Külliyesi içinde bugün sağlam durumda olan kervansaray ile Çinili Külliyesi'ne ait günümüze ulaşamayan Kösem Sultan ve Gülfem Hatun kervansaraylarıdır.
Birbirine selam duran iki Mihrimah Sultan Camii
İstanbul'da surre alayı hazırlıkları
Her yıl Recep ayının girmesiyle birlikte İstanbul'da surre alayı hazırlıkları başlardı. Recebin on ikinci günü padişahın da katıldığı büyük bir merasim yapılırdı. Davetliler, Topkapı Sarayı'ndaki Kubbealtı önünde toplandıktan sonra Mekke şerifine gönderilecek mektup ile surre-i hümâyûn torbaları hâfızların okuduğu Kur'ân-ı Kerîm eşliğinde padişah huzurunda mühürlenerek 'surre emin'ine teslim edilirdi. Bundan sonra padişahın hediyeleriyle nâmesinden oluşan mahmil-i şerifi taşıyan deve başta, surre torbalarının yüklendiği diğer deve ve katırlar arkada olmak üzere sarayın orta kapısı olan Bâb-ı Hümâyûn'dan çıkılır ve Sirkeci'deki Kireç İskelesi'ne gelinirdi.
500 yıl süren Osmanlı geleneği: Surre Alayı
Oradan Kaptan Paşa'nın hazırlattığı çektirilere (hem yelkenle hem kürekle yol alabilen eski zaman gemisi ) bindirilen surre alayı Üsküdar'a geçirilir ve Mekke-i Mükerreme'ye kadar kara yoluyla gidilirdi. Mekke'ye gitmek üzere yola çıkan Hacı kafileleri ve Surre alaylarının da burada toplaşıp uğurlandığı da bilinmektedir. Şehirden ayrılan kafileler son olarak buradan uğurlandığı için çeşmenin adı Ayrılık Çeşmesi olarak halk diline yerleşmiştir. Tanzimat'a kadar Üsküdar'dan hareket eden alay , 1839'dan sonra Dolmabahçe ve Yıldız saraylarından yola çıkarılmaya başlanmıştır.