Balkanlarda İslam nasıl yayıldı? Osmanlı'nın Rumeli'ye geçişi...
Osmanlı'nın Balkanlara geçişi, Bizans'ın iç karışıklıklar yaşadığı; Sırp İmparatorluğu'nun zayıfladığı, Macaristan ve Venedik'in yayılma politikası güttüğü bir döneme rastlar. İki büyük devletin yayılma politikası, hem siyasi ve askeri anlamda hem de Katolikliği temsil etmesi bakımından bölgeyi tehdit etmektedir. Osmanlı, bu devletlere karşı bölgede mücadele etmiş; Balkanlarda gerçekleştirdiği fetihlerin ardından iskân politikası ile bu coğrafyada hâkimiyetini sürdürmüştür. Osmanlı'nın Bizans'ın ardından gerçekleştirdiği adaletli idare biçimi, gayrimüslimlere sağladığı güvence, İslami anlamda gönül çelme politikası ve dini eğitim sağlayacak kurumları inşa etmesi, Balkanlarda İslam'ı yaygınlaştıran unsurlardır.
Giriş Tarihi: 21.03.2021
17:45
Güncelleme Tarihi: 08.09.2022
15:57
OSMANLI DIŞINDAKİ BEYLİKLERİN RUMELİ’DEKİ ROLÜ
Osmanlı Beyliği'nin sınırları dışındaki bölgelerde bulunan aşiretlerin fetihlere katılmaları ve Rumeli'ye yerleşmeleri, buradaki iskân faaliyetleri içerisinde önemli bir rol oynamıştır.
💠
🔸 O dönemde Anadolu beylikleri, Osmanlı hâkimiyetine henüz girmemelerine rağmen idarelerinde bulunan bazı aşiretlerin Osmanlı fetihlerine katılmalarında, fethedilen topraklar üzerindeki propagandalarda etkili olmuşlardır.
🔸 Süleyman Paşa'nın idaresinde her geçen gün güçlenen Osmanlı Rumelisi , zamanla Anadolu karşısında başlı başına bir bölge haline gelmiştir.
🔸 Uc beyleri de devletin Rumeli'ye doğru yayılmasında birinci derecede rol üstlenmişler ; devamlı genişleyerek yeni sınırlara ulaşmışlardır.
🔸 Uc sancakları başlarda beylerin idaresi altında bulunurlardı; merkezi idare karşısında bağımsız bir yapıları vardı.
🔸 Uc beyleri ise sultanlar tarafından tayin edilir; Rumeli'deki bütün sancakların üzerinde merkezi otoriteyi temsil ederlerdi.
🔍 İstanbul'un fethi Osmanlı'nın gelişmesini nasıl etkiledi?
OSMANLI RUMELİ’YE GEÇTİĞİNDE BALKANLARIN DURUMU NASILDI?
Osmanlılar, iç işlerini halletmiş olmaları ve düzenli fetih metotları sayesinde, Balkanlardaki genişlemede fazla zorluk çekmediler.
💠
🔸 Balkanların müdafaası için siyasi birliğin veya işbirliğinin olması gerekiyordu oysa 14'üncü yüzyılın son çeyreğinde Balkanlar siyasi bakımdan birlik değillerdi.
🔸 O dönemde Balkanlar, birçok devletçik halinde parçalanmış durumdalardı. Aralarındaki rekabet ve çekişmeler, Osmanlı'ya karşı birlik olup karşı koymayı engelliyordu.
🔸 Öte yandan bu durum, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olarak nüfuz ve hâkimiyeti yayma imkânı verdi.
🔸 Tarihçi Halil İnalcık, Sırp İmparatorluğu'nun zayıflamasının Osmanlı açısından avantaj olduğunu, bunun ardından Osmanlıların Balkanlarda hamilik rolünün başladığını söylemiştir.
🔸 Kuzeyde Macaristan, batıda ve güneyde ise Venedik'in siyasi parçalanmadan istifade ederek Balkanlarda yayılma politikası gerçekleştirmeleri; bu güçlerin Katolik olmaları Balkanlar tarafından benimsenmemeleri ile sonuçlanmıştır.
🔸 Böylece Osmanlı'nın bu devletlere karşı mücadele etmeleri, Balkanlar açısından büyük bir tehlikeye set çekmiştir.
BALKANLARDA HANGİ YIL HANGİ BÖLGE FETHEDİLDİ?
Osmanlı'nın Balkanlar'a yönelik fetih hareketleri, aynı zamanda Avrupa'ya doğru ilerlemelerini de sağlayacaktı.
💠
Hristiyan Avrupa'ya karşı İslam'ı yayma anlayışı ile gaza hareketlerini gerçekleştiren Osmanlı ordularının fetihleri tarihlere göre şu şekilde olmuştu:
🔸 Bugün Makedonya sınırları içinde: 1382-83'te Manastır, 1392'de Üsküp, 1395'te Karasu, Prilepe ve İştip.
🔸 Bugün Sırbistan sınırları içinde: 1428'de Niş, 1444'te Pirot, 1455'te Novo Brdo, 1459'da Smederevo, 1465'te Nikşiç, 1483'te Şabac ve Belgrad, 1522'de Knin.
🔸 Bugün Hırvatistan sınırları içinde: 1526'da Petrovarajdin ve Osijek.
🔸 Bugün Bosna Hersek sınırları içinde: 1528'de Jajce ve Banyaluka, 1536'da Slavonska Pojega, 1541'de Sombor, 1592'de Bihaç.
🔍 Osmanlı sancakları ve anlamları
OSMANLI’NIN BALKAN FETİHLERİNDEKİ POLİTİKASI
Halil İnalcık, Osmanlı fetihlerinin kılıçtan ziyade gönül çelme ismi verilen uzlaştırıcı bir politika ile gerçekleştirildiğini belirtmiştir.
💠
🔸 "İstimâlet" olarak adlandırılan gönül çelme politikası, Müslüman olmayan ahalinin çeşitli vaatlerle kazanılması sayesinde Osmanlı hâkimiyet sahasının genişletilmesidir.
🔸 Osmanlı idaresi yaptığı faaliyetlerle İslam'ın müsamaha politikası çerçevesinde gayrimüslimlere can ve mal güvenliği ile dinlerinde serbestlik tanınmış ve onları eski feodal bağlılıklarından kurtarmıştır.
🔸 Osmanlı idaresini kabul eden gayrimüslimlerin, askerlik hizmeti yerine "cizye" vergisini ödemeleri halinde hayatları, malları ve dinleri teminat altına alınmıştır.
🔸 Öyle ki Osmanlı hükümdarlarının verdiği ahitnamelerle bu hak ve özgürlükler konusunda güvence sağlanmıştır.
GAYRİMÜSLİMLERİN HAKLARI GÜVENCE ALTINA ALINMIŞTI
Osmanlı'nın Balkanlar'a yönelik siyasetinde gayrimüslimlere yönelik hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması da etkili olmuştur.
💠
🔸 Fatih Sultan Mehmet'in Bosna Hersek'i fethinden sonraki ahitnamesinin günümüz Türkçesine aktarılmış hali şu şekildedir*:
"Bu padişah fermanı şöyledir:
Ben ki Sultan Mehmet Han'ım; sıradan ve seçkin bütün insanlar tarafından bilinsin ki, bu padişah buyruğunu ellerinde bulunduran Bosnalı (Fransisken) ruhbanlara büyük bir lütufta bulunarak şunları buyurdum:
Adı geçenlere ve kiliselerine hiç kimse engel olmayacak ve sıkıntı vermeyecektir ve onlar sakınmaksızın ülkemde yaşayacaklardır ve kaçıp gidenler bile güven içinde olacaklardır.
Gelip ülkemizde korkusuzca oturacaklar ve kiliselerine yerleşeceklerdir. Ne ben, ne vezirlerim, ne kullarım, ne uyruklarım, ne de ülkemin bütün halkından hiç kimse adı geçenlere –kendilerine ve canlarına ve mallarına ve kiliselerine ve dışarıdan ülkemize gelenlerine- dokunmayacak, saldırıp incitmeyecektir. Yeri, göğü yaratan Rızıklandırıcı adına ve Kur'an adına ve ulu Peygamberimiz adına ve yüz yirmi dört bin peygamber adına ve kuşandığım kılıç adına yemin ederim ki, bu kişiler emrime itaat ettikleri sürece, bu yazılanlara hiç kimse uymazlık etmeyecektir.
Böyle biline."
🔸 Görselde bulunan, Bosna Hersek'teki rahiplere özgürlük bahşeden bu ahitname, Fatih Sultan Mehmet tarafından 28 Mayıs 1463 tarihinde verilmiştir. Belgenin orijinal nüshası, 558 yıldır Bosna Hersek'in Fojnica şehrindeki manastırda muhafaza edilmektedir.