Balkanların unutulmaz kahramanları: Yücelciler
Kahramanlar sadece destanlarda, hikayelerde olmaz. Onlar, milletin bağrından zuhur ederler. Makedonya Türkleri için büyük bir kahramanlık gösteren "Yücelciler", komünist rejime karşı Müslümanlığı, Türkçeyi ve hakikati savundular. Dört üyesi şehit edilen, yüzkerce gönüllüsü hapishanelere atılan Yücelciler, Balkan topraklarının öz evlatları, kahramanlık abideleriydi.
Giriş Tarihi: 31.08.2023
16:56
Güncelleme Tarihi: 19.08.2024
17:09
DAVALARINI DERGİ VE GAZETELERDE DUYURDULAR
🔹 Yücelciler okur-yazar olmanın ötesindedirler, birçoğu aynı zamanda öğretmendir. Çıkardıkları Birlik Gazatesi ile Sesler ve Tomurcuk dergileri nde "davalarını insanlara en doğru şekilde" duyurmuşlardır.
🔹 Yaşanan bu gelişmeler, Makedonya yönetimini oldukça rahatsız eder. Türkçe yapılan yayınlar, Türklüğe dair kaleme alınan tüm yazılar bir suçmuşcasına gerekçe gösterilerek bunların cezaları istenir. Böylece 1947 yılının Ağustos ayında ilk tutuklanmalar başlar.
Türk kültürüyle harmanlanan Balkan edebiyatı
İDAMA MAHKUM EDİLDİLER
🔹 Makedonya Halk Devleti'ne karşı halkı organize etmek ve var olan düzene başkaldırmak gibi suçlarla önce 16 masum Türk yargılanır.
🔹 19 Ocak 1948' de ise 16 kişinin duruşması olur fakat yönetimden korkan avutkatlar mahkeme salonuna adımını dahi atamazlar. Canlarını Türklük için feda etmeye hazır olan; Şuayb Aziz İshak, Ali Abdurrahman, Nazmi Ömer Yakup, Adem Ali İdrizova'daki hapishaneden çıkarılarak Suşitsa Köyü'ne götürülürler. Her şeyin aleylerine hazırlanması sonucu idama mahkum edilirler.
🔹 Geriye kalan Yücelciler ise o dönemin idamdan sonraki en ağır cezası olan 20 yıl ile 8 yıl arası değişen tutukluluğa mahkum edilirler.
🔹 Başta Şuayb Aziz ve diğer tüm Yücel Teşkilat üyeleri canlarını, davaları için kefaret olarak sundular. 27 Şubat 1948 tarihinde, teşkilat kurucusunun eşine yazdığı bir mektup ortaya çıkar.
🔹 Bu duygusal anda eşinin neler hissettiği tarif edilemez. Fakat bir Balkan Türkü yazar olan Leyla Şerif Emin şu satırları kaleme alır:
Üsküp'te geçen bir film canlandırdım hayalimde. Bir kadın ve elinde bir mektup,yıl 1948 olsun. Kadın mektubu açıp okuyor, öyle başlıyor film. Titreyen ellerle okunan o mektup Rüzgâra kapılıp gökyüzüne savrulurken, Bu sessizliği bir tren düdüğü bozuyor. Vagon sesleri, makinalar, raylar Ve tren garında sıra sıra bavullar, Hatta davullar karışıyor bu seslere (Yiğitler yiğitçe uğurlanmalıdır.)
Balkanlar'ın İncisi: Makedonya