Arama

Bin yıllık 'toplum yönetme' sanatı: Nasihatü’l Müluk

İnsan topluluklarını yönetmek, tarih boyunca bir sanat olarak görüldü ve buna dair tavsiyeler, sayısız siyasetname yoluyla nesilden nesle aktarıldı. Siyasetnameler içinde oldukça farklı bir konuma sahip olan eserlerden biri ise Nasihatü'l Müluk. İmam Gazali, Nasihatü'l Müluk'te hukuk ve felsefe kuramları ile ahlak anlayışını birleştirdi. Gazali, Allah'ın dinini yaymak için hükümdarın çaba sarf etmesi gerektiği sözleriyle başladığı bu eserde, zalim bir yönetime boyun eğmenin kötülüklerini de ele alıyordu.

  • 4
  • 6
“DEVLETİ KALEM VE KILIÇ AYAKTA TUTAR”
DEVLETİ KALEM VE KILIÇ AYAKTA TUTAR

İkinci bölümde vezirlerin âdil, güvenilir, tecrübeli, cesur, ilim sahibi ve isabetli politikalar geliştirebilenler arasından seçilmesini öğütler.

Üçüncü bölümde İslâm geleneğinde kalemin önemine işaret eden Gazâlî devleti ayakta tutan iki şeyden birinin askerî gücün sembolü kılıç, diğerinin de bürokrasiyi temsil eden kalem olduğuna dair görüşlere yer verir.

Dördüncü bölümde devlet başkanlarının cömert, azimli ve gayretli olmalarını, bulundukları makamın şerefine uygun hareket etmeleri gerektiğini kaydeder. Beşinci bölümde hikmetin Allah vergisi olduğunu belirttikten sonra hikmetli sözlerden seçmeler yapar.

Altıncı bölümde akıl konusunu ele alan Gazâlî, aklın insan için büyük bir nimet olduğunu ve insanın aklı ölçüsünde hayatta yer edindiğini ifade eder. Eserin son bölümünde, aile hayatından bahsederek özellikle kadınlar hakkında dönemin anlayışını yansıtan görüşlere yer verir.

  • 5
  • 6
ESERİN ARAPÇA ÇEVİRİSİ ORİJİNALİNDEN DAHA ÇOK BİLİNİYOR
ESERİN ARAPÇA ÇEVİRİSİ ORİJİNALİNDEN DAHA ÇOK BİLİNİYOR

Nasîhatü'l Mülûk'un Sultan Sencer'in Horasan meliki olduğu dönemde ona hitaben yazıldığına dair rivayetler de bulunur. Eserin Gazâlî'ye ait olmadığını ileri sürenlerin yanı sıra, sadece iman konularından bahseden giriş bölümünün ona ait olduğunu söyleyenler de vardır.

Nasîhatü'l Mülûk'u Gazâlî'nin öğrencilerinden Safiyyüddin Ali b. Mübârek b. Mevhûb el-İrbîlî, Musul Atabegi Alp Kutluğ adına et-Tibrü'l-mesbûk fî Nasîhatü'l Mülûk adıyla Arapça'ya çevirmiş, bu çeviri Farsça aslından daha çok yaygınlık kazanmıştır.

  • 6
  • 6
NASÎHATÜ’L MÜLÛK DEFALARCA NEŞREDİLDİ
NASÎHATÜ’L MÜLÛK DEFALARCA NEŞREDİLDİ

Celâleddin Hümâî Nasîhatü'l Mülûk'u geniş bir mukaddime ve notlarla birlikte neşretmiş, neşrin sonuna mütercimi bilinmeyen Arapça muhtasar bir çevirisini de eklemiştir. F. R. C. Bagley, Hümâî'nin Farsça neşrini esas alarak kitabı İngilizceye tercüme etmiş, Oxford Bodleian Kütüphanesi'nde bulunan bir başka Arapça tercümesi H. D. Isaacs tarafından neşre hazırlanarak bu çevirinin sonuna eklenmiştir. Nasîhatü'l Mülûk'un Arapça tercümesi et-Tibrü'l Mesbûk, 1277'de Kahire'de basılmış, daha sonra da çeşitli baskıları yapılmıştır.

Eser, Osmanlı döneminde ilk olarak 16'ıncı yüzyılda Âşık Çelebi, daha sonra Kınalızâde Ali Efendi ve Vücûdî tarafından birkaç kez Türkçeye çevrilmiştir. Son dönemde eseri, Osman Şekerci 1969 yılında Devlet Başkanlarına "Nasîhatü'l Mülûk" , Hüseyin Okur 2004 yılında Yöneticilere Altın Öğütler ve Osman Arpaçukuru 2004 yılında Devlet Başkanına Öğütler adıyla Türkçeye çevirmişlerdir.

Fikriyat

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN