Boğaziçi'nde 'hanım sultanlara' ait 5 tarihi yalı
Bir binanın "yalı" olarak tanımlanması için, "penceresinden elinizi uzattığınızda parmak uçlarınızın suya değmesi gerekir". İstanbul'un boğazına yakıştırılmış incileri gibi duran yalılar, geçmişinde nice hikayeleri saklayarak günümüze ulaştı. Boğaziçi'nde 366'ü bulan tarihi yalılar öyle zaman geldi ki kömür deposu oldu, tütün deposu oldu, marangozhane oldu... Kimiyse yandı, hem de defalarca... Kiminin son sahipleri, nazenin yapının asırlık geçmişini hiçe saydı. İstanbul Boğazı'nın süsü, nazenin yalılar, onca kaza, felaket ve yanlış uygulamaya rağmen halen ayakta kalmaya devam ediyor. İşte sizler için Boğaziçi'nde 'hanım sultanlara' ait 5 tarihi yalıyı derledik.
Giriş Tarihi: 22.08.2019
15:18
Güncelleme Tarihi: 22.08.2019
16:21
Günümüzde sadece iskeleti kalan Ortaköy'deki bu yalı bir zamanlar gözleri kamaştıran büyüleyici bir güzelliğe sahipti. 1788 yılında Esma Sultan'a hediye edilen yalının mimarı Sarkis Balyan'dır.
Adını Sultan Abdülaziz'in kızı Esma Sultan'dan alan yalı, tarih içinde birçok olaya ve kişiye tanıklık etti. Devlet adamlarından Çerkes Mehmet Paşa'yla evlendirilen Esma Sultan, Ortaköy Camii'nin yanında bulunan yalı düğün hediyesi olarak verildi. Esma Sultan, İstanbul'un en zengin prensesiydi. Şık giyinmesiyle ünlü olan Esma Sultan, sosyete dünyasının gözdesi, İstanbul modasının bir numaralı ismiydi.
Esma Sultan'ın ölümü üzerine II. Abdülhamid yalıyı 1899 yılında kızı Cemile Sultan'a verdi. Cemile Sultan da vefat ettikten sonra kızı Fatma Hanım Sultan'a verilen yalı, 1915 yılında Osmanlı saray hanedanının mülkiyetinden çıktı. 1918 yılından itibaren Rum okulu, 1922 yılından sonra da tütün deposu olarak kullanıldı. 1950'lerde ise birkaç defa satılıp marangozhane ve depo olarak kullanıldı. Bina 1975 yılında bir yangın geçirdi.
The Marmara Collection, 90'lı yılların başlarında Esma Sultan Yalısı'nı satın aldı. Orijinal planına sadık kalarak binaya yeni bir kültürel kimlik kazandırdı. 2001 yılında Philip Robert'in projesi doğrultusunda cam ve çelik kullanılarak binanın içi yeniden yapıldı ve yalı, yılın tamamında açık olacak şekilde hizmet vermeye başladı. Günümüzde sosyal toplantılar ve özellikle sosyete düğünleri için kullanılıyor.
Fehime Sultan'a ait olduğu düşünülen yalı, aslında Naime Sultan'a aitti. Sultan II. Abdülhamid tarafından 1876 yılında inşa ettirilen yalı Gazi Osman Paşa'ya hediye edilmişti. Gazi Osman Paşa'nın oğlu Kemaleddin Bey ile evlenen II. Abdülhamid'in kızı Naime Sultan, Osman Paşa Yalısı olarak bilinen bu yalıya gelin gitti. Bu tarihten sonra da Naime Sultan Yalısı denmeye başlandı.
İyi bir eğitim alan Naime Sultan hanedan sürgüne gönderilince evvela Fransa'ya daha sonra da ikinci eşi Celaleddin Paşa'nın memleketi Arnavutluk'a gitti. Bir süre sonra Celaleddin Paşa, hastalanarak vefat etti.
DÜNYADA EŞİ BULUNMAYAN SÜSLEMELERE SAHİPTİ
Gurbet diyarında iki çocuğuyla yapayalnız kalan Naime Sultan'ı yokluk, sefalet, gurbet, vatan hasreti yatağa düşürdü. II. Dünya Savaşı yıllarında yapayalnız vefat etti. Ortaköy'deki yalısı ise yanarak, bütün yaşanmışlıklarıyla tarihe karıştı.
Klasik dönem Osmanlı mimari özelliklerinden farklı inşa edilmiş bu yalı, dünyada bir eşi daha bulunmayan peyzaj süslemeleriyle ünlüydü . Tüm odalar deniz görecek şekilde, denize dik olarak sıralanmışlardı.
Hanedan yurt dışına sürgüne gönderilirken , Naime Sultan yalısını, eğitim amaçlı kullanılmak üzere devlete bırakmıştı. Bir süre boş kalsa da 1926'dan 1933'e kadar Darüleytam ve tütün deposu olarak kullanıldı. Daha sonra da Gazi Osman Paşa Ortaokulu oldu. 70 sene eğitim verdikten sonra 2002 yılında temmuz ayında çıkan büyük bir yangınla kullanılamaz hale geldi. Birinci derecede tarihi eser olan yalı, aslına uygun restore edildi.