Buhara nerede? Buhara'nın Yedi Piri ile görkemli eserleri...
Buhara, yaklaşık 2 bin 500 yıllık geçmişiyle, asırlar boyu koruduğu tarihi ve kültürel dokusuyla, Özbekistan'ın en eski şehirlerinden biri. 2020 İslam Dünyası Kültür Başkenti ilan edilen ve ziyaretçilerini manevi atmosferi ile besleyen bu tarihi şehir, yetiştirdiği ilim adamları, alimler ve onların ardında bıraktığı eserler ile Türk-İslam mimarisini dünyada zirveye ulaştırdı.
Giriş Tarihi: 13.01.2020
16:08
Güncelleme Tarihi: 13.01.2022
14:55
Behâeddîn-i Buhari Hazretleri
Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velilerin on beşincisidir. İsmi Muhammed bin Muhammed'dir. Behâeddîn ve Şâh-ı Nakşibend lakabları vardır, Allah Teâlâ'nın sevgisini kalplere nakşettiği için Nakşibend denilmiştir. 1318 (H. 718) senesinde Buhara'ya beş kilometre mesafede bulunan Kasr-ı ârifân'da doğdu. 1389 (H. 791) senesinde burada vefat etti. İslâm âlimlerinin en meşhurlarından olup, tasavvufda en yüksek derecelere ulaştı. Zamanında ve kendinden sonraki asırlarda, onun sebebi ile pek çok kimse hidayete kavuştu.
BUHARA'DA GÖRÜLMESİ GEREKEN GÖRKEMLİ YAPITLAR
Sahip olduğu ilmi ve tarihi dokuyu bugüne kadar korumayı başarmış ender şehirlerden Buhara'da görülmesi gereken onlarca görkemli yapıt mevcut.
İnce işçiliğiyle ön plana çıkan, şehirdeki en eski mimari yapıl ar arasında yer alan "Ark (Kale)"ın etrafı devasa surlarla çevrili. Kalenin ana kapısından girdikten sonra eğimli yoldan yukarı çıkarken sağda ve solda mahkumların kaldığı demir parmaklıklı hücreler bulunuyor.
Han sarayı olarak bilinen, devlet erkanı ve hizmetlilerin de yaşadığı kale içinde, emirin yazlık odası, cami, devlet hazinesinin konduğu bölme, harem ve zindan gibi bölümler de mevcut. Tarih boyunca hem emirin sarayı hem de karargah olarak kullanılan kale içinde ahşap kapılardaki muntazam işçilik ise görenleri hayrete düşürüyor.
Buhara'nın en önemli sembollerinden Kelan (Büyük) Minaresi , şehirdeki en yüksek yapı olarak yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çekiyor. Yaklaşık 47 metre yüksekliğinde ve bölüm bölüm her kuşağında farklı desenlerin işlendiği bu minare, halk dilinde "Minare-i Kelan" olarak adlandırılıyor. Orta Asya'nın en görkemli ve yüksek minaresi olan yapının bazı kesimleri turkuaz çinilerle işlenmiş ve minarenin gövdesinin orta kısmı kufi yazıyla süslenmiş.
Geçmişte şehre gelen kervanların yollarını kolay bulması için minarenin tepesinde geceleri ateş yakıldığı rivayet edilir.
Şehrin merkezinde yer alan Leb-i Havuz kompleksi , Buhara'da görülmesi gereken en önemli yerlerin başında geliyor. Bu kompleksin içinde medrese cami de bulunurken, ortadaki havuzun kenarında ise Nasrettin Hoca'nın heykeli yer alıyor.
Leb-i Havuz olarak bilinen yer tarih boyunca kervanların en önemli uğrak yerlerinden olmuş. Kompleks bünyesinde yer alan medreselerden Nadir Divan Bey Medresesi'nin giriş kapısında hayvan ve güneş figürlerinin yanı sıra Kur'an-ı Kerim'den ayetlere yer verildiği görülüyor.
Rivayetlere göre, Vezir Nadir Divan Bey 1619-1620'de buraya bir kervansaray yaptırıyor. Daha sonra Nadir Divan Bey, kervansarayın yapımı tamamlanınca bu güzel eseri göstermek için Han'ı davet ediyor. Han'ın eseri görünce medreseye benzetmesi üzerine vezir, ustalara süslemelerin medrese süslemelerine benzetilmesi talimatı veriyor.