Arama

Bulgaristan'da Osmanlı izleri

Balkan coğrafyasına uzun yıllar hakim olan Osmanlı Devleti, bu topraklarda huzur ve barış ortamını tesis eder ve bozulmaması için büyük mücadeleler verir. Fakat belli bir müddet sonra bu topraklar elimizden çıkar. Güzel günlerden geriye ise unutulmaz eserler miras kalır. Peki, bir Balkan devleti olan Bulgaristan'da ecdadımızın mirası nasıl korunuyor?

Deosmanizasyon

◾ Programın düzenleyicisi Prof. Dr. İsmail Güleç, kervansarayların günümüze ulaşamamasının nedenini sorduğunda Doç. Dr. Gülberk Bilecik şu ifadelerde bulunur:

"Kervansarayları kullanma gibi bir düşünceleri yok maalesef. Bu topraklar 1878'de elimizden çıkar çıkmaz sistematik bir yıkım çalışmaları başlar. Şehircilik adı altında ve yeni yollar açmak, parklar açmak adı altında ne var ne yoksa götürülüyor."

◾ Bunun nedeni, Türklere ait ne varsa yıkma ve yok etme politikasından kaynaklanır. "Deosmanizasyon" denilen politika esasında Bulgaristan'ı Osmanlı'dan arındırma çalışmasıdır.

Deosmanizasyon nedir?

Osmanlıların etkisinin maddi ve manevi olarak bölgeden silinmesi anlamına gelir.

Osmanlı'nın Balkanlar'da yaşayan 10 eseri

Araştırmacı - yazar Basri Zilabid Çalışkan:

"Bizim çok üzüldüğümüz, Bulgarların dahi üzüldüğü Filibe'de bir Kurşunlu Han'ı var. 1930'lu yıllara kadar ulaşıyor fakat 1929 yılında bir deprem oluyor büyük hasar görüyor. Bu olaydan sonra restore etmeyi, Bulgar yönetimi para harcamayı istemiyor ve yıkıyorlar. Bulgarlar bile buna hayıflanıyor."

Bulgar yönetiminin uyguladığı bir başka "Deosmanizasyon" örneği ise bütün şehirlerde göstermelik olarak birer cami bırakmasıdır. Osmanlı ve Müslümanlara karşı ciddi bir ötekileştirmenin olduğu, Bulgaristan'da başta camiler olmak üzere birçok ata mirası yapı kasten yıkılır.

Balkanlardaki Osmanlı mirası

◾ Balkan topraklarındaki İslam eserlerini saymakla bitiremeyiz. Özellikle Edirne'den çıkıldığı zaman ilk durak olarak kabul edilen Svilengrad'daki Mustafa Paşa Köprüsü, 1980'li yıllara kadar Avrupa'ya giden yol olarak kullanılır.

Ancak günümüzde dahi bu yollardan geçerek yapıları araştırmak kolay değildir, bunun için büyük bir çaba gerekmektedir. Yönetimin tutumu nedeniyle araştırmacılar bölgeyi rahatlıkla inceleyemezler.

◾ Bulgaristan'da araştırma yapmak esasında çok da kolay bir iş değildir. Balkan coğrafyasının geneli için bu durum geçerlidir. Bilhassa Türk araştırmacıların zorlandığı, camilere girişlerin engellendiği ve baskıcı bir anlayışın hakim olduğu söylenir.

Türk kültürüyle harmanlanan Balkan edebiyatı

Bulgar yönetiminin Türklere olan baskıcı tavrına örnek olarak Doç. Dr. Gülberk Bilecik konu ile alakalı bir anısını,

"Bir tur ile gitmiştik yerli halk bizim turist olduğumuzu görünce bizimle fotoğraf çekinmek falan istiyorlardır. Sonra Müslüman olduğumuzu ve Türkiye'den geldiğimizi öğrendikleri zaman yüzler değişiyordu. Mesela bizi bir camiye sokmak istemediler. Eski Zağra'da müze olmuş Hamza Bey Camii vardır. Oraya sokmadılar bizi. Müzeye girmek istedik biletlerimizi alıp müzenin ziyaret günü olduğu halde. Mahmud Paşa Camii diğer ismiyle Sofya Büyük Camii bugün arkeoloji müzesidir. Resmen oradan kovulduk. Müzenin kapısı suratımıza kapandı. Böyle enteresan şeyler de yaşadık." cümleleri ile aktarır.

◾ Balkan coğrafyasında ecdadın izleri her yerdedir. Bazı araştırmalarda daha önce keşfedilmeyen mimari eserler bulunur. Doç. Dr. Gülberk Bilecik bu minvalde heyecanlandığı bir keşif hikayesini nakleder:

"Lom şehrinde geziyoruz. Bizim kaynakları araştırdık fakat orada bir esere ulaşamadık. Ama gelmişken buradan da geçelim. "Dolaşalım muhakkak bir şeyler vardır" dedik. Ondan sonra bir benzinlikte durduk. Bari dedik buradan benzinimizi alalım. Bu arada bir şeyler yiyelim tabi. Meşhur Bulgaristan'a gidip olmuyor. Defterlerimizi çıkardık, işte yapı yokmuş burada vs diye konuşurken arkamızı bir döndük bir çeşme. Tam benzinliğin yanında "Kuyulu Çeşme" olarak da geçen bir yapıyı tespit ettik. İlk defa biz tespit etmiş olduk."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN