Cacabey Medresesi hakkında 15 bilgi
Türk-İslam kültür ve medeniyetinin muhteşem mimari özelliklerini yansıtan 800 yıllık Kırşehir Cacabey Medresesi ilk astronomi okulu, ilk rasathane ve modern füzelere benzeyen sütunları, gözlem kulesi özellikleri ile Orta Anadolu'da inşa edilen önemli bir eserdir. İşte dünyanın ilk astronomi okulu "Cacabey Medresesi" hakkında ilginizi çekecek 15 bilgi...
Giriş Tarihi: 19.09.2019
09:24
Güncelleme Tarihi: 19.09.2019
10:22
Medrese kesme taştan yapıldı
Medrese kesme taştan yapılmış olup kare planlıdır. İki eyvanlı kapalı avlulu medreseler gurubuna girmektedir. Döneminde astronomi yüksekokulu olarak hizmet vermiştir. Mukarnas kavasları iki renkli taş işçiliğinin uygulandığı taç kapısı bulunmaktadır. Kuzeyindeki giriş kapısı işlemelidir, yapıdan ayrı olan tuğladan yapılmış çinili ve tek şerefeli minaresi ilk önce gözlem yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Ana eyvanda yer alan karşılıklı iki sütun koni ve küre biçimlerinin üst üste bindirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu sütun düzenlemesinin Anadolu Türk sanatında başka bir örneği bulunmamaktadır. Cacabey camiinin sol bitişiğinde Cacabey'e ait bir türbe bulunmaktadır.
Bir dönem bakımsızlıktan harap hale geldi
Nureddin Cebrail (Cibrîl) b. Caca tarafından yaptırılan ve ilk etapta gözlem evi olarak kullanılan yapı, zamanla medrese formatına dönüştürüldü. Selçuklular döneminde dini ilimler yanında müspet bilimlerin de öğretildiği bir fakülte olarak kullanıldı ; gökyüzünün, güneşin, ayın, yıldızların hareketlerini inceleyen bir gözlemevi olarak yıllar boyu ayakta kaldı. Cümle kapısı üstündeki Selçuklu sülüsü ile iki satır halinde yazılmış kitabesine göre Kılıçarslan'ın oğlu III. Keyhusrev zamanında 671 yılında Nureddin Cebrail (Cibrîl) b. Caca tarafından yaptırılan Caca Bey Medresesi, 19. yüzyıl içinde bakımsızlıktan harap hale geldi.
Mühimmat ambarı olarak kullanıldı
1858 yılında Kırşehir'den geçen A. D. Mordtmann yapının mühimmat ambarı (Waffendepot) olarak kullanıldığını belirtir. Daha sonra da harap durumda bulunan medresenin bir kısmının cami yapıldığı 1907 tarihli Ankara Vilayeti Salnâmesi'nde belirtilir. Daha sonraları Vakıflar İdaresi tarafından büyük ölçüde restorasyon gören medrese, cami olarak yeniden ibadete açıldı, bugün ise cami olarak kullanılıyor…
İçinde "Cuma" namazı kılındı
Cacaoğlu Nureddin Kırşehir'deki medresesi için İç Anadolu'nun pek çok yerinde mezraalar, tarlalar, değirmenler, bağlar, bahçeler, hamamlar, kar kuyuları, dükkânlar, evler, hanlar vb . vakfeder. Bu vakfiyelerde, gelirlerin Kırşehir'de "içinde cuma namazı kılınan" medresesinin, hankahın, menzilhânenin, zâviyenin ve mektebin masraflarına harcanması için vakfedildiği bildirildikten başka Kayseri-Kırşehir yolu üstündeki dârüssulehâ ile Kayseri'nin Talimekini köyündeki medresesine de gelirlerden pay ayrıldığı ifade eder. Sayısı hayli yüksek olan bu hayır kurumlarında yaşayanlara da gelirlerden ayrıca pay ayrılmıştır.
Öğrencilerin uyması gereken kurallar vardı
Medresede ders gören öğrencilerin uymaları gereken kurallar da vakfiyede ayrıntılı bir biçimde belirtilir. Böylece bu binanın bir zâviye veya hankah değil bir medrese olduğu ve eyvanının cuma camii olarak da kullanıldığı anlaşılmaktadır. Taçkapının en üstünde yer alan kitâbeden başka giriş kemeri üstünde bulunan tek satırlık kitâbede besmele ve Nahl sûresinin 90. âyetinin baş kısmı yer alır. Bunun altında bulunan ve uçları iki yana dönen diğer kitâbede Âl-i İmrân sûresinin 18 ve 19. ayetleri yazılıdır. Bu yazı şeridiyle kapı kemeri arasına iki satır halinde yerleştirilen, ayrıca sağ köşesine de bir metin eklenen kitabe ise bazı vergilerin kaldırıldığını bildiren bir emirnamedir.