Çelikten Mezar Dumlupınar Denizaltısı
70 yıl önce Çanakkale Boğazı'nda serin, sessiz ve karanlık bir gecede gerçekleşen bir olay, tüm ülkenin dikkatini Çanakkale'ye çekmişti. Naboland isimli bir İsveç yük gemisiyle çarpışan TCG Dumlupınar hızla dibe batmıştı. Kurtarma çalışmaları ile geçen üç günün ardından gerçekleşen kaçınılmaz facia, ülkemizi yasa boğmuş ve çaresiz bırakmıştı. Denizcilik tarihimizin en acı hikayelerinden olan Dumlupınar Faciası'nın bilinmeyenlerini araştırdık.
Giriş Tarihi: 21.08.2023
12:19
Güncelleme Tarihi: 22.08.2023
11:11
Sesli dinlemek için tıklayınız.
◾ Şiddetli çarpışmada Dumlupınar Denizaltısı manevra yapma imkanı bulamadan yük gemisi Naboland ona çarpmış ve denizaltı hızla su almaya başlamıştı. Burun kısmı parçalanan Dumlupınar, kulak yırtıcı bir sesle Boğaz'da dikey durmaya ve bir kaç dakika içinde batmaya başlamıştı. Güverteden savrulan sekiz mürettebattan ikisi denizaltının pervanesine takılarak şehit olurken Astsubay Şaban Mutlu da şiddetli çarpmanın etkisi ile bilincini kaybederek boğazın sularında kaybolmuştu.
◾ Hayatta kalan beş mürettebat ise deniz içinde çırpınıyor, azgın dalgalar la boğuşuyordu. Naboland gemisinden denize can simidi atılıyor ve indirilen filikalarla Türk denizciler gemiye çıkartılıyordu.
◾ Bu acı olaya tanık olan Dumlupınar gazisi Kd. Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış olayı şöyle anlatır:
" Nöbeti devralmak üzere güverteye çıkıyordum. Kapağı açmamla beraber şiddetli bir savrulma oldu, birden tüm deniz suyu içeriye dolmaya başladı. Suyun tazyik gücü o kadar kuvvetliydi ki kolum kopacak sandım. Etrafıma bakınırken Veysel Saygılı'nın tutunmak için pervaneye yüzdüğünü gördüm ardından da Enver Uçar vardı. Veysel pervaneyi tuttuğunda (yutkunarak) pervane hızla döndü ve Veysel parçalandı. Enver ise gördüğü bu dehşet karşısında kaçarken pervane bu sefer sola dönmeye ve Veysel ile aynı kaderi paylaşmasına sebep oldu. Gözyaşları içinde ağlayarak yüzmeye çalıştım. Botlarım ağırlık yaptığı için çıkarttım ama köpekbalığının ayağımı ısıracağından da çok korktum. Son gücümle çırpınırken yüzüme bir ışık çarptı. Biri ensemden çekip beni bir tekneye çıkarttı. Gemiye çıkıp şaşkınlıkla etrafa baktığımda Dumlu gözümün önünde denizin dibini boyladı."
◾ Hava şartlarının çok kötü olduğu fırtınalı gecede Dumlupınar Denizaltısı baş tarafından su almaya başladığında denizciler, denizaltının kıç torpido tarafına doğru ilerlemeye başladı. Ama ne yazık ki denizaltının kıç tarafına 78 denizciden 22'si ulaşabildi. Geride kalan 56 denizci ise denizaltının batmasının ilk dakikalarında şehit oldu.
◾ Torpidoya sığınan denizciler hızla yüzeye battı şamandırası nı gönderdiler. Üzerinde; "TCG Dumlu Denizaltısı burada battı. Kapağı aç, telefon içeridedir. Telefonun düğmesine basarak konuş, telefon ile konuşamazsan en yakın limana haber ver. Botunu şamandıraya bağlama!" yazan şamandıra, balıkçılar tarafından fark edilince haber verildi ve Çanakkale Deniz Kuvvetleri Komutanı Albay Zeki Adar tarafından açıldı.
◾ Albay Zeki Adar elektrikçi Astsubay Başçavuş Selami Özben ile irtibata geçti. Selami Özben mürettebat hakkında bilgi verdi ve 72 saatlik oksijenleri olduğunu bildirdi. Albay Zeki Adar ise bu malumata, "Merak etmeyin o hava 2 gün yeter size. Gerekmedikçe konuşmayın, sigara içmeyin Kurtaran ulaştı." cümleleriyle mukabele etti.
(X) Denizcilik tarihimizin dönüm noktası: Preveze Zaferi
72 SAAT
◾ 02.15'te gerçekleşen çarpışmada İsveç gemisi de Eceabat'taki 10 numaralı Gümrük motoruna "Çanakkale'den 3 mil mesafedeki mevkide meçhul bir denizaltı ile çarpıştık. Acil yardıma ihtiyacımız var." haberini bildirmişti. Atılan havai fişeklerle de hızlıca yeri tespit edilen Dumlupınar Denizaltısı için kurtarma çalışmaları başladı.
◾ Denizaltının barometresinde 267 kadem hava vardı ki bu da 72 saat için yeterliydi. Denizin 90 metre altında 22 denizci çaresizce kurtarılmayı bekliyordu. Kazadan 10 saat 25 dakika sonra Nara Burnu 'na ulaşan Kurtaran gemisi, ters akıntıdan dolayı çan sistemini kolayca bağlayamamıştı ve bunun üzerine dalgıç subaylar devreye girmişti.
◾ 4 Nisan 15.00'de denizaltına ulaşan dalgıçlar kurtarma çanını yanlış yere sabitledi ve çanın tekrar bağlanması için halatı çözmeye çalışırken halat koptu. Kopan halat sertçe savruldu ve şamandıraya da çarptı. Batan şamandıra ile tüm kurtarma ümitleri de battı.
ÇELİKTEN MEZAR
◾ Sabah olduğunda deniz yüzeyine bir ceset çıkmıştı. Bu torpidoda kurtarılmayı bekleyen denizcilerden Astsubay Ulvi Erharaz'dan başkası değildi. Yeni doğan çocuğunu görme ümidiyle imkansızı zorlayan astsubay, denizdeki basınçla bilincini kaybetmiş ve şehit olmuştu. Bu olay üzerine son çare olarak dalgıçlar dibe dalış yaptı. Olay olduğundan bu yana tüm Türkiye radyolara kitlenmiş ve umutla beklemişti.
◾ Gün geçtikçe umutlar tükeniyordu. Akıntı dalgıçlara zorluk yaşatıyor, zaman hızla geçiyordu. Üstçavuş Nurettin Ersoy ölümü göze alarak elindeki telle 80 metreye kadar dalış yapsa da basınç ve akıntı ile ağzından kan gelmesiyle yüzeye çekilerek tedaviye alındı.
◾ Ölümden kıl payı kurtulan dalgıç kendine geldiğinde ilk sözü, "Tel şamandıraya bağlandı mı?" oldu. Başarısız olduğunu duyunca çok üzülen dalgıç sonraki dönemde Cumhurbaşkanı olacak olan Tuğamiral Fahri Korutürk'e "Emredin komutanım yine dalayım." dese de onay alamadı.
(X) İkinci Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren 8 önemli olay