Cerrahinin atası Zehravi’nin tıp dünyasına kazandırdıkları
İlim ve fazilet ehli, tıp alanında basit ve mürekkep ilâçlar hususunda tecrübeli, doğru tedavi uygulayan iyi bir tabipti. Tıp alanında çeşitli eserler kaleme aldı, en büyük ve meşhur eseri Kitâbü't-Taşrîf oldu. Avrupalılar tarafından ''Abulcasis'' lakabıyla tanındı. Cerrahi bilim dalının Avrupa'da gelişmesi, eserlerinin çevrilmesi ile başladı. İşte cerrahinin atası kabul edilen Zehravi'nin tıp dünyasına kazandırdıkları…
Giriş Tarihi: 16.01.2019
13:29
Güncelleme Tarihi: 16.01.2019
13:39
İlim ve fazilet ehli, tıp alanında basit ve mürekkep ilâçlar hususunda tecrübeli, doğru tedavi uygulayan iyi bir tabipti. Tıp alanında çeşitli eserler kaleme aldı, en büyük ve meşhur eseri Kitâbü't-Taṣrîf oldu. El Zehravi, Batı Avrupa'nın en büyük başşehri ve ilim merkezi olan Kurtuba 'da 936'da doğdu ve tüm eğitimini orada aldı. Emevi Devleti'nin geliştirdiği bilimsel ortam sayesinde, oldukça iyi bir tıp eğitimi gördü. Mesleğini burada icra etti. İslâm dünyasında İbnü'l-Heysem, Bîrûnî ve İbn Sina gibi 11. yüzyıl bilim adamları arasında yer alan Zehrâvî, her ne kadar tıbbın çeşitli dallarıyla ilgilenmişse de daha çok cerrah özelliğiyle tanındı. Avrupa'da Abulcasis Abulcases, Bulcasis, Albucasis, Albuchasius, Albulcasis, Alcarani, Alcaravius, Alzahavi, Ezzahravi, Ezaharagui gibi adlarla anıldı ve cerrahînin babası kabul edildi.
AVRUPA’DA EN ÇOK RAĞBET GÖREN ESER
Zehrâvî'nin günümüze ulaştığı bilinen tek çalışması olan Kitâbü't-Taşrîf li-men ʿaceze ʿani't-teʾlîf , Batı İslâm dünyasında tıp alanında yazılan en muhtevalı ve Avrupa'da en çok rağbet gören bir eserdir.
Endülüs'ün en büyük tıp doktoru olan Zehravi, 30 ciltten oluşan bu kitabı ile Orta Çağ'da, dünya cerrahi tarihine en büyük katkı yapan hekim olarak kabul edildi. Bunun yanında omurilikte meydana gelen zedelenme ve kırılmalardan dolayı oluşan felç ve kısmî felçleri de ilk defa ez-Zehravî tedavi etmiş ve dünya tıbbının ayakta durması adına mühim bir miras bırakmıştır.
Eser, bir tıp ansiklopedisi niteliği taşımakta olup her biri çeşitli alt bölümlerden (bab) oluşan otuz kısımdan (makale) meydana gelir. İlk makalede genel tıp bilgileri ve esasları, ikinci makalede baştan ayaklara kadar 325 hastalık, bunların belirtileri ve tedavileri, üçüncü makaleden yirmi beşinci makaleye kadar basit ve mürekkep ilâçlar ve hazırlanması, yirmi altıncı makalede her hastalığa uygun gelen besin maddeleri, yirmi yedinci makalede bitkisel ve hayvansal gıdaların ve basit ilâçların özellikleri, yirmi sekizinci makalede madensel, bitkisel ve hayvansal ilâç tabletlerinin yapımı, yirmi dokuzuncu makalede ilâç adları, aynı özelliğe sahip muadilleri, kullanım süreleri, ağırlık ve hacim ölçüleri, otuzuncu makalede cerrahî konusu işlenmiştir.
Zehrâvî'nin 1000 yılında tamamladığı Kitâbü't-Taşrîf, geniş ölçüde, daha önce ortaya konan Yunan ve İslâm tıp kaynaklarına dayanmakla birlikte müellifin yaklaşık elli yıllık şahsî tecrübelerinin sonuçlarını vermesi bakımından önem taşır. Özellikle cerrahî operasyonlara dair açıklamaları ve içerdiği alet resimleriyle öne çıkar. Kitap Avrupalı cerrahların başucu kitabıydı. Cerrahlar, ameliyat ipliği olarak hayvan bağırsağından yapılan katgüt (ameliyat yerini ya da yaraları dikmek için kullanılan, bağırsaktan yapılmış özel iplik) kullanmayı Zehravi'nin kitabından öğrendiler.
Eserin özellikle cerrahîye dair otuzuncu bölümü Latince'ye çevrildikten sonra yazma nüshaları İspanya, İtalya ve Fransa'da yayılmış, defalarca basılmıştır. Fransa'da cerrahînin babası kabul edilen Guy de Chauliac (ö. 1368), 1363'te yayımladığı cerrahîye dair eserinde 200'den fazla yerde Zehrâvî'nin adını zikretmektedir.
Zehrâvî'den alıntı yapanlardan biri de 1628'de neşrettiği De Motu Cordis et Sanguinis adlı eserinde büyük kan dolaşımını ilk defa açıklayan William Harvey'dir. Kitâbü't-Taṣrîf, kendi etkisi yanında Batı'da diğer İslâm bilginlerinin eserlerine ilgi duyulmasında oynadığı rol bakımından da önem taşır.
İslâm dünyasında Zehrâvî'den etkilenen birçok hekim arasında Osmanlı âlimi Sabuncuoğlu Şerefeddin'in ayrı bir yeri vardır. Birçok tıp tarihçisi, Sabuncuoğlu'nun Cerrâhiyye-i İlhâniyye adlı eserini Kitâbü't-Taşrîf'in bir tercümesi olarak değerlendirir. Ancak iki eser mukayese edildiğinde temel bilgiler aynı olsa da ayrıntılarda önemli farklar belirlenmektedir.
Zehrâvî genellikle cerrahî tedavilerin basit dağlama, kan alma, bazı urların kesilip alınması, bazı yaraların ve kesiklerin dikilmesiyle çeşitli kırık çıkıkların tedavisinden ibaret olduğu ve bu tedavilerin berber-cerrah denen kişiler tarafından yürütüldüğü bir dönemde cerrahîyi tıbbın bir dalı olarak görmüş, cerrahînin ve o dönemdeki cerrahî teknolojisinin gelişmesine büyük katkı sağlamış, cerrahî makas ve bıçakları ile bistüriyi, uçları değişik aletleri bulmuş, aletlerin şekilleri kadar onların imalinde kullanılacak metallerin özellikleri üzerinde de önemle durmuştur.
ZEHRAVİ’NİN TIP DÜNYASINA KAZANDIRDIKLARI
Göz ve göz hastalıklarıyla da ilgilenmiş, günümüzde de etkili olabilecek bir tedaviyi "triciasis " için önermiş, "ptergium "u da ameliyatla uygun bir şekilde tedavi etmiştir. Bu iki hastalıkla benzeri birçok göz hastalığı ameliyatında zamanımıza göre de başarılı sayılacak tedaviler uygulamıştır.
Mezopotamyalılar'dan beri çok iyi bilinen katarakta limbusta bir kesme (inzisyon) yapmak suretiyle bir tedavi önermekte, "Kesmede eğer katarakta -kompaktlaşan lense kadar- ulaşılırsa hasta ameliyattan sonra tekrar görmeye başlar" demektedir. Zehrâvî'nin başarı ile tedavi ettiği hastalıklar arasında "tracheostomi" uygulamaları da zikredilebilir. Burada soluk borusuna yapılacak müdahalelerde soluk borusunun yapısını, ona komşu yapıları ve bu tip müdahalelerde nereden kesme yapılacağını tarif etmekte, yine boğazla ilgili olarak "tonsilektomi" uygulamalarını da tanımlamaktadır.