Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Tarih
  • Cüzzam hastalarının tedavi için karantina altına alındığı Miskinler Tekkesi

Cüzzam hastalarının tedavi için karantina altına alındığı Miskinler Tekkesi

Miskinler Tekkesi, cüzzamlıların barındığı ve rehabilite edildiği alanlardı. O dönemde tedavisi mümkün olmayan bu hastalığa yakalananlar, miskinhane de denilen yerlerde karantina altına alınırdı. Kamu sağlığını korumak için şehre uzak alanlarda inşa edilen bu kurum, cüzzam hastalarının hoşlanmayacakları bir isimle gururlarını kırmamak adına tekke olarak isimlendirildi. Cüzzam hastalarının Avrupa'da lanetli olarak hor görüldükleri bir dönemde Osmanlı, onlara yardım elini uzarak himayesi altına aldı. Osmanlı'nın merhamet yuvası Miskinler Tekkesi hakkında bilinmesi gerekenleri derledik.

  • 8
  • 20
Osmanlı'nın hastalığa karşı karantina alanları
Osmanlı’nın hastalığa karşı karantina alanları

Osmanlı döneminde tedavisi mümkün olmayan cüzzamlılar, şehir dışında tutularak emniyet altına alınırdı. Miskinhane denilen bu yerler, bir karantina alanıydı. Endülüs, Selçuklu ve Osmanlı döneminde miskinhaneler şehir dışında oluşturulurdu.

Hastalığa yakalanan kişiler sınıf farkı gözetilmeksizin birbirne bulaşmaması için şehirde bırakılmayıp Miskinler Tekkesi'ne getirilirdi. Cüzzam rahatsızlığına yakalananların tedavi edilmesi sürecinde Osmanlı'nın bu sürece en büyük katkısı, hastaların psikolojilerini de düşünmeleriyle oldu.

  • 9
  • 20
Cüzzamhanelere neden tekke denildi?
Cüzzamhanelere neden tekke denildi?

Cüzzamlı hastaların tecrit edildiği bu mekanlara tekke denilmesinin nedeni tarikat pîrinin türbesi yanında bulunan ve insanların müstakil bir grup halinde yaşamalarına elverişli olan tekkelere benzetilmesinden kaynaklanıyordu. Miskinler Tekkesi'nin idarecilerine de "şeyh" deniliyordu. Tekkenin yöneticisi zamana göre cüzzamlı veya itimat kazanmış, güvenilir ve adil olan hastalığa yakalanmayan biri de olabilirdi.

Cüzzamlılar halkın içine karışmak istemeyerek münzevi bir hayat sürdürüyorlardı. Tekke olarak isimlendirilmesinin diğer nedeni ise, cüzzam hastalarının hoşlanmayacakları bir isimle gururlarını kırmamak içindi. Bu sayede hastaların psikolojik çöküntüye uğramalarını engellendi. Bu Osmanlı medeniyetinin nezaket örneklerinden biriydi.

  • 10
  • 20

Osmanlı'da zaman zaman cüzzamlı kişilerin hareketlerini kısıtlayıcı tedbirler alsa da bu kamu sağlığını korumaya yönelikti. Bu önlemler hiçbir zaman onları küçük düşürücü ya da Batı'daki gibi bütün hukukî ve sosyal haklarından mahrum edecek düzeyde olmadı.

Avrupa 15. yüzyıla kadar cüzzamı, tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil Allah'ın bir gazabı ve cüzzamlıyı da hasta değil büyücü olarak görüyordu. Öyle ki Avrupalı halk tarafından hor görülen cüzzamlıları kendilerinden uzaklaştırmak için, dolaşırken çıngırak çalmaları zorunlu kılınmıştı.

  • 11
  • 20

Müslüman memleketlerde cüzzam hastaları hiçbir zaman kötü muamele görmedi. Öyle ki bu hastaları için müstakil binaların yapılmadığı yerlerde, şehir ve kasabalar haricinde, tecrit amacıyla bulundukları yerlere girmemek ve orada oturmak şartlarıyla evler ve bunlardan hasta adedine göre mahalleler ihdas edildi.

  • 12
  • 20

O dönemde cüzzamın bir tedavisi bulunamamıştı. Hastalar sadece halktan tecrit edilerek mümkün olduğunca rahat bir şekilde yaşamaları sağlanıyordu.

Yılda on iki kurban tahsis edilen Miskinler Tekkesi'ne, her sabah Atik Vâlide İmareti'nden kırk ekmekle çorba, her akşam yine çorba, et ve pilav gelir, haftada iki gece de zerdeli pilav verilirdi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN