Damat İbrahim Paşa neden öldürüldü?
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Osmanlı zamanında sanatın ve mimarinin altın çağı olarak bilinen Lale Devri'nin önemli devlet adamlarından biriydi. Paşanın sadrazamlığı oldukça uzun sürmüş ve bu uzun süre içinde devlete hatırı sayılır yenilikler yapmıştır. Fakat ekonomik sorunların bir türlü çözülememesi İbrahim Paşa'nın sonunu getiren, kayıtlara 'İstanbul'da fetihten bugüne ezan okunmayan tek gün' olan Patrona Halil İsyanı'na neden oldu. Peki, III. Ahmed'in en güvendiği isim olan Damat İbrahim Paşa neden öldürüldü?
Giriş Tarihi: 01.10.2019
10:20
Güncelleme Tarihi: 01.10.2019
10:24
SULTANIN GİZLİ İŞLERİNDE GÖREV ALDI
Bu vesileyle Şehzade Ahmed'i yakından tanıma imkanı buldu. Onun güvenilir adamı oldu ve gizli işlerinde görev aldı. İbrahim Paşa Edirne olayından sonra saray halkıyla birlikte İstanbul'a döndü. Dârüssaâde Dairesi yazıcılığına terfi eden İbrahim Efendi altı yıl bu görevde kaldı, idari işlerde emin bir müsteşar gibi hizmet etti.
Padişaha olan yakınlığını çekemeyenlerin çabaları sonucunda Haremeyn muhasebeciliği göreviyle hâcegân zümresine dahil edilerek saraydan uzaklaştırıldı. Daha sonra malları müsadere edilerek Edirne'ye sürüldü. Bir müddet sonra tekrar Haremeyn muhasebecisi, ardından da mevkūfatçı olarak Damad Ali Paşa'nın Mora Seferi'ne katıldı.
ORDUYU DAĞILMAKTAN KURTARDI
Ertesi yıl mevkūfatçılık görevi üzerinde kalmak şartıyla Niş defterdarlığına getirilen İbrahim Efendi, Avusturya seferinde ordunun geçeceği yol üzerinde mühimmat sevki işleriyle görevlendirildi . Petervaradin seferine katıldı. Sadrazam Damad Ali Paşa'nın şehid olması üzerine aldığı tedbirlerle orduyu dağılmaktan kurtardı.
Edirne'ye gelerek durumu padişaha anlattı ve Şehid Ali Paşa'nın üzerinde bulunan sadâret mührünü teslim etti. Sultan III. Ahmed bundan sonra İbrâhim Efendi'yi yanından ayırmadı.
III. AHMED KENDİ YÜZÜĞÜNÜ İBRAHİM PAŞA'YA VERDİ
Kendisini süratle terfi ettirerek rûznâmçe-i evvel, mîrâhûr-ı evvel ve vezirlikle rikâb-ı hümâyun kaymakamlığına getirilip, şehid Ali Paşa'dan dul kalan kızı Fatma Sultan'la evlendirildi. Böylece dâmâd-ı şehriyârî olan İbrâhim Paşa, Avusturya seferleri sırasında ikinci vezir rütbesiyle rikâb kaymakamı olarak İstanbul'da padişahın yanında kaldı.
Bu sırada yapılan sadâret tekliflerini kabul etmedi; savaş halinde bulunan bir devletin başına geçmekten kaçındı. Avusturya ve Venedik ile savaşa son verecek mütarekenin görüşülmesi sırasında III . Ahmed'in sadrazamlık teklifini kabul etti. III . Ahmed, diğer sadrazamlardan farklı olarak damadına kendi kullandığı tuğralı zümrüt mührü "mühr-i hümâyun" olarak verdi.
1500 KESELİK TASARRUF SAĞLADI
Damad İbrahim Paşa, kaybedilen toprakları geri almak için sefer peşinde koşacak bir yapıya sahip değildi. Daha çok içtimai ve mali meselelerle uğraşmak istiyor, uzun yıllardan beri yenilgiyle biten savaşları unutturacak bir barış dönemini özlüyordu.
Bosna civarındaki ocaklık mukātaalarını da yeniden tahrir ettirerek gelirlerin artmasını sağladı. İstanbul'da yaptırdığı yoklamalarla yalnız asker ulûfelerinden 1500 keselik bir tasarruf sağladı.
SEFALETİ ÖNLEMEK YERİNE İMARA ÖNEM VERDİ
*İbrahim Paşa elde ettiği bu gelirlerle Anadolu'nun çeşitli yerlerinde, özellikle doğduğu yer olan Nevşehir'de ve ayrıca İstanbul'da birçok cami, mektep, medrese, çeşme, sebil, kütüphane, imaret, saray, kasır, köşk ve yalılar inşa ettirdi.
Ancak ülkenin sosyal sefaletini önleyecek ciddi tedbirler almak yerine daha çok zevk ve sefahat vesilesi olarak imar işine önem veren İbrahim Paşa, Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi'nin Paris'ten dönüşünde sunduğu sefâretnâmesinin de tesiri altında kalıp Fransa'dan getirtilen saray ve bahçe planlarına göre İstanbul'un çeşitli mesirelerinde inşaata girişti; bilhassa Kâğıthane'yi Versailles ve Fontainebleau'ya benzetmek için uğraştı.
*Sâdâbâd adı verilen ve imarı iki ay içinde bitirilen Kâğıthane İstanbul'un en rağbet edilen yeri oldu