Divan-ı Hümayun üyelerinin görevleri
Üç kıtaya hükmeden Osmanlı'nın en önemli kurumu Divan-ı Hümayun'du. Devletin en önemli kararları burada alınırdı. Her gün sabah namazından sonra başlayan toplantı, öğlene kadar sürerdi. Peki, oldukça geniş bir kadrosu olan divanın toplantılarına kimler katılıyordu, görevleri nelerdi? Sizler için Divan-ı Hümayun üyelerinin görevlerini derledik.
Giriş Tarihi: 13.11.2020
16:56
Güncelleme Tarihi: 13.11.2020
16:58
📌Vezir-i azam, devlet işlerinde padişahın mutlak vekiliydi. Padişahın mührünü taşıyabilme yetkisine sahipti. Eğer mühür kendisinden alınırsa bu görevden azîl edildiği anlamına gelirdi.
📌Sadrazam siyasi ve askeri konularda çok geniş yetkilere sahipti. Devletin iç ve dış siyasetini yürütmek ve bu konularla ilgili politikalar belirlemek onun yetkisindeydi.
Fatih kanunnamesinde vezir-i azamın görevi şöyle açıklanmaktadır; "Vüzerâ ve ümerânın başı veziriazamdır. Cümlesinin ulusudur, cümle umurın vekil-i mutlakıdır."
📌Padişah sefere gitmediği zaman serdar-ı ekrem unvanını alır ve savaştaki bütün yetkiler kendisine verilirdi. Sefer boyunca padişah adına ferman yazabilirdi. Yazdığı belgelere pençe denilen imzasını atardı.
📌 Sadrazamlar görevleri boyunca 1. 200 bin akçâlık hasları vardı. Bu bir nevi makam maaşıydı. Osmanlı Devleti'nde Sokollu Mehmet Paşa ve Köprülüler en önemli sadrazamlar idi.
📌 Kuruluş döneminde devlet yönetiminde tek bir vezir vardı. XV. yüzyıldan itibaren genişleyen topraklarla birlikte vezir sayısı arttırıldı.
📌İstanbul'da bulunan vezirler kubbe veziri yani divân üyesiydiler. Sadrazam sefere gidince, yerine ikinci vezir vekalet eder ve kaim-i makam sıfatıyla başkentte kalırdı.
📌Vezirler, başkent dışında göreve gönderildiklerinde serdar unvanını alırlar ve geniş yetkilere sahip olurlardı. Osmanlı Devleti'nin geniş topraklara ulaştığı dönemlerde, önemli eyaletlere beylerbeyi olarak atanırlardı.
📌Vezirler, bulundukları bölgede yargılama yetkisine sahiptiler. İdam cezası gibi ağır cezalar verebilirlerdi.
Tüm cihana hükmeden Osmanlı padişahlarının bilinmeyen meslekleri
📌Kazaskerlik kurumu, Osmanlı Devleti'ne Anadolu Selçuklu Devleti'nden miras kaldı. Selçuklu Devleti'nde bu makam kadı-ül leşker adında bulunuyordu.
📌İstanbul'un fethine kadar devlet yönetiminde bir kazasker bulunuyordu. Fetihten sonra bu sayı ikiye çıkarıldı. Bunlar Anadolu ve Rumeli kazaskerleriydi.
📌Anadolu kazaskeri görevi, boğazlardan itibaren devletin doğu ve güney bölgesindeki kadıların işlerine bakardı. Rumeli kazaskeri ise Avrupa Yakası'nda bulunan eyaletlerde bulunan adli ve hukuki işlere bakardı. Rumeli kazaskeri, Anadolu kazaskerinden rütbece öndeydi. Divan-ı Hümayun toplantılarında mevkileri, vezirlerden sonra gelirdi.
📌Divan toplantılarına gelen adli ve hukuki sorunlar kazaskerlerin sorumluluğundaydı. Kazaskerler, şer-i ve örfi hukuku iyi bilen, ihtisas sahibi kişilerden seçilirdi.
📌Kazaskerliğe gelebilmek için devletin en büyük kazası olan İstanbul'un kadılığını yapmış olması gerekirdi. Osmanlı Devleti'nde bu makama ilk atanan kişi Çandarlı Halil'dir.
📌Divan toplantılarında tahrir işleri ve tuğra çekme işi nişancıya aitti. Toplantılarda çıkan kararların berat, hüküm, name-i hümayun gibi şekillere getirilmesi görevleri arasındaydı.
📌 Nişancı zamanla örfi hukukun en yüksek otoritesi haline geldi. Şeyhülislam nasıl şer'i hukuk konusunda söz sahibi ise, nişancı da örfi hukuk konusunda söz sahibiydi.
Divan-ı Hümayun hakkında bilinmesi gerekenler
📌Defterdar, devletin mali işlerinden sorumlu idi. Divan-ı Hümayun toplantılarında mali meseleler tartışılırken onun görüşü önemli idi. Toplantılara veya padişahın yanına vezir-i azam ve vezirlerle birlikte girerdi. Fatih kanunnamesine göre tuğra ile hüküm yazdırmak ve ferman göndermek yetkisine sahipti. Bu yüzden padişah adına hüküm yazma yetkisini elinde bulunduruyordu. Divandaki rütbesi, kazaskerin altındaydı.
📌Defterdar, Topkapı Sarayı'ndaki defterdar kapısında toplanan divânda devletin mali işlerini görür ve meselelerini hallederdi. Emrinde çok geniş memur kadrosu bulunurdu.