Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası hakkında 10 bilgi
UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'nde yer alan ve 'Anadolu'nun Elhamrası' olarak görülen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Anadolu geleneksel taş işçiliğinin önemli örneklerinden biridir. Taş bezemeleri, 3 boyutlu geometrik stilleri, mimari özellikleri ve manevi havasıyla eşsiz bir eser olan yapının inanç ve tarih turizmi açısından önemi de bir hayli büyüktür. Sizler için Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası hakkında bilmeniz gereken 10 bilgiyi derledik.
Giriş Tarihi: 12.02.2020
16:45
Güncelleme Tarihi: 12.02.2020
17:31
Motiflerin hiçbiri kendini tekrar etmez
Başta kapılar ve sütunlar olmak üzere, külliyenin birçok yerinde bulunan, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan, taş işçiliğinin en nadide ve en ince örneklerini yansıtan harikulade motifler tüm dünyanın ilgi ve dikkatini çeker. Bu eseri farklı ve özgün kılan bir diğer özellik de, uzaktan bakıldığında simetrik olduğu düşünülen, fakat özünde asimetrik olan bezemelerde yer alan on binlerce motifin hiçbirinin bir daha kendini tekrar etmemesi; kâinattaki farklı varlıkların muhteşem bir ahenk ve denge içerisinde olduklarının taşa nakşedilerek gözler önüne serilmesidir.
Cumhurbaşkanlığı makamının koruması altındadır
Mimari üslubu , süsleme ve örtü sistemlerinin dengeli ve uyumlu tasarımıyla önem kazanan bu şaheser, dünyada, görülmeye değer eserler listesinin başında yer alır. Bu büyüleyici eseri anlatmaya sözlerin yetersiz kalacağını Evliya Çelebi yüzyıllar önce şöyle ifade etmiştir: "Methinde diller kısır, kalem kırıktır" . Görenleri kendisine hayran bırakan bu muhteşem abide eser, sanat tarihçileri tarafından "Divriği mucizesi", "Anadolu'nun Elhamrası" gibi ifadelerle tanımlanmıştır. 1985 yılında UNESCO tarafından "Dünya Kültür Mirası" listesine alınan, İslam mimarisinin bu başyapıtı, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı makamının koruması altındadır.
768 metrekarelik alana sahip "Darüşşifa"
Divriği Ulu Camii bin 280 metrekarelik, caminin bitişiğinde Behram Şah'ın kızı Melike Turan Melek'in de aynı yıl yaptırdığı Darüşşifa da 768 metrekarelik alana sahip. Camiye bitişik olan bu bölüm içerideki kanal ve havuzdan gelen su sesi ve akustiğiyle çalınan ney ile akıl ve sinir hastalarının tedavilerinde kullanıldı, daha sonra medrese olarak da hizmet verdi. Camiyi yaptıranların aileleri ve mimarların kabirleri burada yer alır.
Hastalar su sesi ile sağlıklarına kavuşurdu
Bugünkü hastanelerin görevini yapan yapılar için geçmişte şifahane, bimarhane, darüşşifa gibi isimler kullanılmaktaydı. Divriği Şifahanesi Anadolu'daki darüşşifaların günümüze ulaşan en eski ve en önemlilerinden biridir. Şifahane, Osmanlı döneminde, aynı zamanda pozitif ve dini ilimlerin verildiği bir medrese olarak da kullanılmıştır. Camiye bitişik olarak inşa edilen iki katlı, avlulu ve eyvanlı bir yapı olan Darüşşifa , hastaların su sesi ile sağlıklarına kavuştuğu bir hastane olarak benzersiz özelliklere sahipti.
Orta Asya Türk yapı geleneğine bağlı olarak inşa edilen Şifahane , doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen plâna sahiptir. Kesme taştan yapılan eser, kapalı avlulu, üç eyvanlı olup batı kanadı çift katlıdır. En belirgin örtü sistemi, ana eyvanın yıldız tonozudur. Yapıda beşik, sivri, aynalı, çapraz, artı ve yıldız tonozlar da kullanılmıştır. Avlusu, bezemeli sütunlara çift yönlü kemer atılımıyla artı biçimli dokuz bölüme ayrılmıştır. Orta bölümün üzeri, iki yanda beşik tonoz kollarının ortadaki köşe taşlı sekizgen kasnakla birleştiği camlı demir doğrama bir külâhla örtülüdür.