Doğu'nun ilk kuduz tedavi merkezi; Dârü’l-kelb Tedavihanesi
19. yüzyılda Fransız bilim adamı Pasteur, birçok insanın ölümüne neden olan kuduz hastalığına aşı geliştirse de ne tıp otoriteleri ne de Fransız hükûmeti destek oldu. Fransız bilim adamına tek bir kişi el uzattı; o da Sultan Abdülhamid'di. Sultan'ın tıp dünyasındaki bu gelişmeleri takip etmesi ve desteklemesi sayesinde İstanbul'da ilk kuduz tedavi merkezi de açıldı. Bu merkez, dünyanın üçüncü, Doğu ülkelerinin ise ilk kuduz tedavi merkezi oldu.
Giriş Tarihi: 03.09.2019
10:16
Bu başarısı dünya ve Osmanlı basınında da yerini almıştı. Yeni tedavi yönteminden haberdar olan Sultan II. Abdülhamid Han , konuya hassasiyet göstererek, tıp dünyasında bu icadın yankılarını yakından incelemeye başlamıştı .
SULTAN ABDÜLHAMİD’İN DESTEĞİ
Bu icadından dolayı Pasteur'e gerekli desteği vermeyi, onun sağlık hizmetlerinden Osmanlı halkını istifade ettirmeyi düşünen Sultan Abdülhamid, 26 Ekim 1885'te kuduz aşısını bilim dünyasına tanıtan Pasteur'e verilmek üzere birinci dereceden bir mecidi nişan ve kuduzla ilgili enstitüye de bağışlanmak üzerek 10.000 Frank parayla Zoeros Paşa, Hüseyin Remzi Bey ve Hüseyin Hüsnü Bey'den oluşan bir heyeti 8 Haziran 1886'da Paris'e gönderdi.
Lois Pasteur, gelen bu heyeti ilgiyle karşılamış, Sultan'ın desteğinden dolayı teşekkürlerini arz edip, kendilerine destek sağlayacağı sözünü vermişti. Bu heyetin Paris'e gidişini o heyette bulunanlardan Hüseyin Remzi Bey, Kuduz İlleti ve Tedavisi adlı eserinde anlatır.
Sultan II. Abdülhamid'in Paris'e gönderdiği heyet, 6 ay Pasteur'ün yanında eğitim gördükten sonra, 1886 yılında yurda dönerek Ocak 1887'de İstanbul'da Dârü'l-kelb ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi ni açmış, kurumun başına Zoeros Paşa getirilmişti.
Sultan II. Abdülhamid'in emriyle kurulan ve hizmete başlayan hastane, dünyanın üçüncü ve Doğu'nun ilk kuduz müessesi oldu.
Dahiliye Vekâleti'nden bütün vilayetlere gönderilen bir uyarıda, kuduz olan hayvanların itlaf edilmesi ve hastaların ise Mekteb-i Tıbbiye'ye gönderilmesi gerektiği belirtildi. Kuduz aşısının keşfinden sadece üç yıl sonra, İstanbul'da kuduz aşısı üretilmeye başlandı.
1894 yılında Dârü'l-kelb Tedavihanesi ismiyle hizmete devam eden müessese, Paris'teki Pasteur Enstitüsü ile aynı zamanda; İstanbul'da ürettiği aşılarla ülke geneline hizmet vermişti. 1905'te İstanbul Da'ül-kelb Tedavihanesi Müdürü Ziya Seyfullah Bey'e başarılı çalışmalarından dolayı Fransa Pasteur Enstitüsü tarafından nişan verildi.