Dünyanın bilinen ilk portreleri Fayyum
Fayyum Portreleri, Roma devrinde Mısır'da mumyaların üzerlerine yerleştirilen ahşap plakalara yapılmış gerçekçi portrelerdir. Çarpıcı bakışlarıyla izleyiciye direkt olarak bakan bu çehreler, dünyanın bilinen ilk portreleridir. Bu eserler, ayrıca eşsiz özellikleriyle bilinen ilk tipik ikon resimlerdir. İşte yüzlercesinin günümüze ulaştığı mumya portreleri hakkında detaylar...
Giriş Tarihi: 20.02.2020
09:50
Güncelleme Tarihi: 27.06.2020
14:31
Mumyalara neden portreler yapıldı?
Grek soyundan gelenlerin Romalıların Mısır'a egemen olduğu üç yüzyıllık süre boyunca yaşam biçimlerini ve kültürel miraslarını korudukları bilinmektedir. Fakat Greklerin dini inanışları aynı sürekliliği göstermemiş, bunun yerine Mısır'ın inanç sistemini benimsemişlerdir. Mısırlılar, öldükten sonra ruhun yaşadığına ve o ruhun kendi vücudunu aradığına inandıklarından, mumya yapımına önem vermişlerdir.
Grekler de ölülerini gömerken Mısır geleneklerinden etkilenerek, ölülerini mumyalamaya başlamışlardır. Daha sonradan iktidara gelen Romalılar bu geleneği kendi ölüleri için uygulamışlardır. Fakat kendinden öncekilerden farklı olarak mumyaların yüzlerine yerleştirilmiş maskların yerine ölen kişiye ait iki boyutlu mumya portreleri yaptırmışlardır. Kişinin ölüm yolculuğunda kendisine eşlik edilmesi için bu mumya portreleri yaptırılmıştır.
Fayyum portreleri nasıl yapıldı?
Özel işlemlerle mumyalanmış bedenin sargılarla sarılmasından sonra, cesedin portresi bu sargılarla cesedin yüz bölgesine tutturulmuştur. İnsan vücuduna benzeyen bir sanduka içine dik bir vaziyette (hayatta olduğu gibi) yerleştirilen ve üzeri mühürlenerek kimlik bilgileri yazılan mumya, daha sonra mezar odasına yerleştirilmiştir. Genellikle ürperti uyandıran mezar ve ceset görünümleri, bedenin bütünlüğünün bozulmasının önüne geçmek için işlemler yapılmış mumyalara dönüştüğünde, yerini tedirginliğe bırakırken, yanlarından çıkan bu portreler kendisini seyredende olağanüstü duygular uyandırmaktadır.
Fayyum portrelerinin kültürel alt yapısı nedir?
Mumya portreleri, ruhların kendi görünümlerini kolayca bulabilmeleri amacıyla Greklerin klasik sanat anlayışında üretilmiş yapıtlardır. Her iki kültürden beslenen Fayyum portreleri, bu yönüyle farklı kültürlerden beslenen sanat eserlerinin gücünü ispatlayan yapıtların arasına girmiştir. Tessa Kostrzewa'nın; geçiş dönemini yaşayan bir toplumun karışık, belirsiz ve kozmopolit yapısının ürünleri olarak değerlendirdiği Fayyum Portreleri, Grek kültür mirasının siyasal ve toplumsal düzene damgasını vuran Roma egemenliğinin ve Mısırlıların öldükten sonra başka bir yaşama olan inanışlarının bir arada var olduğu bir dönemin özelliklerini taşırlar. Greklerin klasik sanat geleneğiyle Mısırlıların öldükten sonra yaşamın devam edeceği inancının birleşimiyle ortaya çıkan biricik sanat eserleridir.
Portreler hangi medeniyetten sanatsal ve kültürel izler taşır?
Fayyum Portreleri, Mısır sanatından ziyade Klasik Yunan sanatı ve Roma etkilerini yansıtırlar. Mumyaların içine kondukları sandukalara Grek alfabesiyle kişinin adının yanı sıra bazen meslekleri de yazılmaktaydı. Yazıtlara göre, portrelerdeki kişiler çoğunlukla varlıklı üst sınıfa ait askerler, üst sınıf din adamları ve hükümete çalışan memurlardan oluşmaktadır. Portresi yapılan kişilerin Mısırlı, Grek ya da Romalı olduğuna dair kesin bilgiler olmamasına rağmen yazıtlarda Mısır, Grek ve Roma kökenli isimler yazılmıştır. Yazıtlardaki bilgilerin idealleri mi yoksa gerçekleri mi yansıttığı net olmamakla birlikte en azından mesleklerinin kesin olduğu düşünülmektedir.
Portrelerde Grek ve Romalı yöneticilerin etkileri açıkça izlenebilir. Özellikle farklı şekillerde tasvir edilen saç şekilleri Romalılara ait özellikler taşımaktadır. Bu saç şekilleri dönemin modası hakkında bilgi vermesi bakımından da önemlidir. Aynı unsurlar heykellerde de görülmektedir. Erkekler kıvırcık saç ve kısa sakallarıyla betimlenirken, kadınların saç şekilleri genellikle kalın buklelerden ya da gevşek topuzlardan oluşmaktadır. Saç şekilleri gibi kıyafetler de Roma modasını yansıtmaktadır. Erkek ve kadınlar iç giysi olarak ince bir tunik, üzerine de bir pelerin giymiştir.