Fatih Sultan Mehmet'e hayran Rus düşünür İvan Peresvetov
16. yüzyılın önemli düşünürleri arasında yer alan İvan Semyonoviç Peresvetov, Korkunç İvan döneminde yönetim biçimindeki aksaklıkları dile getiren bir eser kaleme aldı. Bu eserinde söz konusu ettiği kişi; Peresvetov'un üstün vasıflarına hayran olduğu, İstanbul'u fethederek bir çağı kapatan cihan hükümdarı Fatih Sultan Mehmet'ti… Peresvetov, Fatih Sultan Mehmet Menkıbesi'nde adaletsizliğin hüküm sürdüğü 16. yüzyıl Rusya'sına Fatih'in oluşturduğu ideal devlet düzeni üzerinden bir yönetim modeli sundu. Rus Çar'ına Fatih'in eşsiz hükümdarlığı üzerinden yöneticilik dersi verdi. Peki, Peresvetov'un Fatih'in adalet duygusu ve bilgeliği çerçevesinde temellenen Rusya'yı kalkındıracak ideal devlet anlayışı nasıldı?
Giriş Tarihi: 12.08.2020
09:45
Güncelleme Tarihi: 12.08.2020
14:44
FATİH'İN BAŞARISI ADALET DUYGUSU VE BİLGELİĞİNDE YATIYORDU
Rusya'daki boyarların adaletsiz yönetim anlayışından mustarip Peresvetov için Fatih'in başarısı, işte bu adalet duygusunda ve bilgeliğinde yatıyordu. Hatta öyle ki Peresvetov'a göre adalet duygusu yüksek olduğu için, "Tanrı ona yardım etmiş" ve İstanbul'u fethedebilmişti...
Fatih Sultan Mehmet Menkıbesi'nin önemi nedir?
Peresvetov'un 1547 yılında yazdığı "Sultan Mehmet Menkıbesi", dini düşüncenin baskın olduğu 16. yüzyılda Müslüman Türk bir hükümdarı rol model bir şahsiyet olarak ele alması açısından, Rusya'nın düşüncesi sisteminde önemli bir basamak oluşturdu.
PERESVETOV’UN OSMANLI’YI ÖRNEK ALAN İDEAL DEVLET ANLAYIŞI NASILDI?
Rus Çarı Fatih'i hangi açılardan örnek almalıydı?
Peresvetov, Çar'a sunmak için yazdığı yazılarında devlet yönetiminde öncelikle cesur ve sadık askerlerden oluşan düzenli bir ordu kurulmasının altını çizdi. Kurulan bu ordunun ise her türlü ihtiyaçları giderilmeli ve korunmalıydı.
Fatih Sultan Mehmet menkıbesinde bu düşüncesini Fatih'in askeri kimliği ve yönetici kimliğini örnek vererek temellendirdi:
"BİLGE HÜKÜMDAR ASKERLERİNİN GÖNLÜNÜ ALIR..."
"Türk hükümdarı akıllıca davrandı. Silahlarla donatılmış 40.000 usta nişancı yeniçeriyi her gün yanında bulundurdu, onlara her gün için maaş ve ulufe verdi. Sahip olduğu topraklarda bir düşmanın belirip hainlik etmesini ve günaha girmesini önlemek için yeniçerileri yanında tutardı. Böyle bir deli, hükümdarın canına kıyabilir, güçlenerek kibirlenebilir ve hükümdarın yerine geçmek isteyebilirdi. Fakat o, hükümdar olmayı başaramaz ve işlediği günah yüzünden sonsuza dek mahvolurdu. Oysa bir ülke hükümdarsız kalamaz. Hükümdar yeniçerileri bu yüzden yanında tutardı. Yeniçeriler hükümdara sadıktı ve onu sevdikleri için verdiği maaşla yetişip sadakatle ona hizmet ederlerdi. Bilge hükümdar askerlerinin gönlünü alır, çünkü o, ordusuyla güçlü ve şanlıdır"
Fatih'in örnek şahsiyeti üzerinden ideolojisini geliştiren Peresvetov, eserinde her fırsatta cihan hükümdarına duyduğu hayranlığı dile getirdi. Fatih'in kültürüne atıfta bulunan Peresvetov, onun başarısını okuduğu kitaplarda buldu, nitekim ideal bir hükümdar "bilge" ve "filozof" olmalıydı...
"Türk hükümdarı Sultan Mehmet, Türkçe eserler okuyarak yetişmiş bilge bir filozoftu. Yunanca eserler okuyup bunları kelimesi kelimesine Türkçeye çevirdiği zaman hükümdarın bilgeliği daha da artmıştı"
Fatih Sultan Mehmet'in Anadolu ve Rumeli fetihleri
İstanbul'un fethini nasıl değerlendirdi?
Peresvetov, İstanbul'un fethine de objektif bir şekilde bakabilme yetisine sahipti. Nitekim düşünür, Bizans'ın çöküşünün sebebi Konstantin değil, onun maiyetindeki soyluların açgözlülüğü, sahtekârlığı, para hırsı ve çıkar hevesleri ydi. Bu düşüncesiyle sık sık eleştirdiği boyarlara atıfta bulunuyordu.
"O, babası öldükten sonra küçükken, henüz 3 yaşındayken imparatorluğa geçti. Yunanlılar tefecilikle, topladıkları kirli haraçlarla insanoğlunun gözyaşı ve kanından zengin oldular. Adil yargıyı hiçe saydılar ve masum insanları rüşvet suçuyla yargıladılar. İmparatorun maiyetindeki soylular, o reşit oluncaya kadar, topladıkları kirli haraçlarla zengin olmuşlardı"
Peresvetov'un İstanbul'un fethi ile ilgili düşüncelerinin dini ve siyasi arka planı da mevcuttu. Rus kilisesi İstanbul'un fethini Bizans Kilise'nin Roma ile birleşmesinden kaynaklı olduğunu düşünüyordu. Bizans Kilisesi Roma ile birleşerek "lanetlenmiş", İlahları da bu sebeple onları cezalandırmıştı. Bu durum da Ortadoksluğun en büyük koruyucusu Rus Kilisesi'nin "en doğru yol Ortadoksluktur" tezini kendi içlerinde doğrulamaya sebebiyet verdi. İşte Peresvetov'a göre İstanbul'un "kaybedilmesindeki" ana sebepler; Ortadoksluğa dair bu düşünce ve Bizanslı asilzadelerle zenginlerdi.